GüncelMakaleler

YORUM | Uygur Türkleri, Siyasal İslam ve TC’nin politika ihracatı

"İdlib Eyaletinde, 18 bin Uygur (en az 5 bini tekfirci) aylardır Suriye’nin Türkiye sınırındaki bir yerleşim olan el-Zambari’de  eğitim almaktadır. Almanya ve Fransız teşkilatlarının da desteği ile ekonomik destek alan bu örgüt bölgede asimetrik savaşın seyyar figürüdür"

Şubat ayı itibar ile Türk medyasında yine bir konu dikkatler üzerine çekerek bir reaksiyona dönüşmektedir.

Çin’in Sincar Özerk Bölgesi’nde Uygur’lara dönük Çin devletinin politikaları sadece Türk basınında değil dünya basınında yer edinmeye başladı. Kuşkusuz Çin’de Uygur’lara dönük ciddi bir zulümden bahsetmek mümkün, ancak bu zulmün yarattığı ortam çelişkiler Siyasal-İslamcı fundamentalist hareketler tarafından örgütlendiği için bölge adeta cihadist hareketlerin besin kaynağına dönülmüştür.

Bu konu tartışmaya değer ve kapsamlı bir muhakemeyi gerektiriyor. Sincar Özerk bölgesinde yaşanan gelişmeler dahilinde TC devletinin ortaya koyduğu refleksleri değineceğimiz bu yazımızda mevcut tepkinin gayesini görmeye çalışacağız.

Ortaya çıkan tepkilerin tümüne baktığımızda ortaya çıkan sokak eylemleri milliyetçi/faşist hareketler tarafından örgütlenirken  örgütlenmeleri destekleyen, örgütleyen ve kanal açan TC devleti ise kendi imtiyazını hangi kanallar ekseninde örgütlemektedir. Konumuzun ana başlığını bu burası oluşturacaktır.

Kriz cenderesindeki TC’nin politika ihracatı

TC devleti uzun süredir içerde istikrar için toplumu Alzheimer ederek ve kendi imtiyazlarını üretmektedir. Gündem üretme, değiştirme muhalefetini belirleme ve ortaya çıkan verili koşul ekseninde tekrar politika üretme ve kendi bekasını koruma konusunda ustalaşan AKP iktidarı, dışarıya dönük politika ihracatı yaparak ve bunu artı-güce çevirmektedir. Örnek olarak Suriye meselesinde mültecileri Avrupa’ya karşı bir silaha dönüştürmüş toplumsal kutuplaşma ekseninde muhalefetlerini mülteci tartışmalarında bir tarafa çekerek kendi bekasını üretmiştir.

Bu politika ekseninde Ortadoğu’da sadece AKP güdümlü örgütlenen bir ordu oluşturulmuş ve bunun mali desteğini ise ülkedeki mülteciler adı altında AB’den almıştır. Bu AKP’nin kendi paralel ve illegal örgütlenmesini yarattığını göstermektedir.

Ülkemizde siyasal İslamcı Kemalist ulemanın yıllardır hayata geçirmek istediği bu politika AKP eliyle hayata geçirilmiştir. AKP’nin politika ihracatı olarak tarif edeceğimiz bu durumun yeni ayaklarından birisi de  Çin’in Sincar Özerk Bölgesidir.

Sincar’daki gelişmelere geniş yer ayıran ve 2019 yılı itibar ile dış politika gündemine koyan TC devleti, bu konuda ABD ile  eşgüdümlü bir politika izlemekte ve hatta bu konuda ABD’den destek de almaktadır Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy’un 9 Şubat’ta Uygur Türklerinin etnik, dini ve kültürel kimliklerinin Çinlileştirilmesin ve bir bestesi yüzünden sekiz yıl hapse mahkum olan Sincarlı ozan Abdureyim Heyit’in cezaevinde ölümünü  kınayan açıklaması ile tartışmalar başlamış oldu. Çin ve Pekin arasında yazışmalara neden olan bu açıklama TC’nin ekonomik yönünü sarsmıştır.

Zira Ağustos 2018’de ABD başkanı Donald Trump’ın Türkiye ekonomisine dönük yaptırımları ile TC’nin ekonomik yönü Çin ve Rusya’ya kaymıştır. Mevcut açıklamaların ardından 11 Şubat’ta Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hua Çunying, TC devletinin asimetrik bir politika içinde olduğunu belirtti.  TC devleti içinde bulunduğu ekonomik krizi aşabilmek için dış politikada sersemlemiş ve ne şiş yansın ne kebap politikası ile kendisine imtiyaz gelecek her ortamı kullanmaktadır.

ABD’nin yaptırımları karşısında savrulan ve TC ekonomisi şimdide ABD’nin Çin’i kuşatma politikasına dahil olmaya çalışmaktadır. Bu TC’nin bir piyon olmasının ötesinde bir tartışmadır. Zira TC devleti bölgede dikkat çekici bir pozisyondadır.

 

Fundamentalist hareketlerin koordinatörü AKP

AKP’nin 17 yıllık iktidarı boyunca bölgede asimetrik politikanın en önemli askeri figürünü oluşturması onu sadece ülke içinde değil Ortadoğu’da oyun kurucu pozisyona getirdi. Kemalist ulemadan farklı olarak AKP dış politikadaki paradigma değişikliği ile sürece ayak uydurmuştur. Ortadoğu’da siyasal İslam’ın örgütleyicisi ve hamisi olan AKP Çin’de de Sincar özerk bölgesinde onun kurucu pozisyondadır.

Yeni Osmanlıcılığın koordinatlarından biri olan “İslamiyet’in olduğu her bölgede silahlı örgütler yaratma ve destekleme politikasının en uğrak yeri Sincar’dır. Çin devletinin bölgedeki politikalarının tıkanmışlığını da gösteren bu tablo bölgede krizi derinleştirmektedir. Sincar ulusal örgütlerinin bu demokratik talepleri kitle desteği ile buluşarak bir demokratik mücadeleye dönüşmüş durumdadır.

Ancak Çin devleti bu hakları tanımayarak bölgede siyasal İslamcılığın üretim merkezine dönüşmüş olan Sincar bölgesinde gerici örgütlenmelerin varlığına zemin sunmaktadır. Bölgede ulusal kapsamda öncü rolü üstlenen hareket ise 1997’de  kurulan Doğu Türkistan İslami Hareketi (DTİH)’dir. Afganistan’da Taliban ve El-Kaide’de  askeri eğitim alan bu hareket emperyalistlerin desteğini almaktadır. Bugün de TC devleti  Ortadoğu’da DAİŞ saflarına bu kesimlerden çeteler aktarmaktadır. Doğu Türkistan İslami Hareketi (DTİH), MİT  desteği ile desteğiyle birlikte, Suriye’ye yönelik savaş sırasında çok faal çalışmalar yürütmüştür.

İdlib Eyaletinde, 18 bin Uygur (en az 5 bini tekfirci) aylardır Suriye’nin Türkiye sınırındaki bir yerleşim olan el-Zambari’de  eğitim almaktadır. Almanya ve Fransız teşkilatlarının da desteği ile ekonomik destek alan bu örgüt bölgede asimetrik savaşın seyyar figürüdür.

TC devleti bölgede bu örgütü mülteci adı altında finanse etmekte ve ayrıca emperyalistlere karşı önemli bir oyuncu olarak pazarlayıp kendi ekonomik krizinde şantaj politikası uygulamaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu