Güncel

YORUM | “Dünya Feci bir Ahlaki Çöküşün Eşiğinde”

Yoksulun, ülkemiz özelinde Kürtlerin, aşıya veya başka bir sağlık hizmetine ulaşamaması, toplumun bütününden yalıtılması kendi gemisini kurtarmaya çalışanların da sonunu getirecektir.

Bir yılı aşkındır devam eden pandemi ile beraber halk nezdinde birçok eşitsizliğin ve hak gaspının daha da derinleştiği bir sürecin içerisinde bulduk kendimizi. Kapitalist sistem hali hazırda ulusal, mezhepsel, sınıfsal ve cinsel sömürüyü, eşitsizliği derinleştirirken, pandemi bu eşitsizliklerin yönetenler nezdinde bir kılıfa uydurulmasını kolaylaştırdı.

Pandemi hayatın her alanına etkide bulundu. İşsizlik arttı, cinsel sömürü derinleşti, yoksulluk her zamankinden daha derin yaşanmakta. Genç işsizlik oranı her geçen gün artarken, enflasyon oranının artması ile çalışanlar dahi geçimlerini sağlayamaz hale getirildi.

Ülkemiz özelinde bakacak olursak kendi pisliğinin üzerini örtmeye çalışan iktidar, şovenizm zehrini kullanarak Kürt ulusuna yönelen faşist saldırıları körükledi. Devletin bizzat faili olduğu birçok saldırı gerçekleşti. “Psikolojik sorunları vardı, arazi kavgasıydı” denilerek işin içinden çıkılmaya çalışıldı.

Yaşananlar, tarihi faşizm ile harmanlanmış olan TC için elbette ki şaşırtıcı olaylar değil. Ama gün geçtikçe daha çok derinleşen çelişkiler, bu olayların şovenizm etkisi altında olan toplumda da bir nebze “rahatsızlık” uyandırmasına olanak sağlıyor.

Yoksula ve Kürde Aşı da Yok!

Dünya genelinde özgünlüklerin yanı sıra benzer sorunların açığa çıktığını söylemek mümkün. Eşitsizliklerin her alanda derinleşmesinden tahmin edeceğimiz üzere, koronavirüs aşısının dünyada dağılımında da derin eşitsizlikler söz konusu.

Koronavirüs aşısı üzerinden de kar sağlamaya çalışan emperyalist güçler kendi ülkelerinde aşılama sorunu yaşamazken, nüfusun yarısından fazlası aşılanırken, Afrika gibi yoksul yerlerde nüfusun yüzde ikisinin aşılanması gibi trajikomik bir olayla karşı karşıya kaldık. Afrika’ya verilen aşı dozunun yüzde ikilerde dolaşması ve bölgede salgının artması küresel çaptaki büyük eşitsizliğin pandemi sürecindeki göstergelerinden yalnızca biri. Yoksul ülkelerde aşılama oranlarının bu kadar düşük seyretmesinden kaynaklı bir Avrupa ülkesi ile kıyaslandığında, bu ülkelerde ölümler de bir hayli fazla.

WHO başkanının geçtiğimiz aylarda yaptığı bir açıklamada değindiği üzere; zengin ülkelerde genç ve sağlıklı kişiler dahi aşılanırken, yoksul ülkelerde tehdit altındaki insanlar bile aşıya ulaşamıyordu. Bu açıklama aşılamaya başlanılan sürecin başında yapılmasına rağmen hala geçerliliğini korumakta.

O süreçten bu yana Amerika, Afrika’ya oranla yaklaşık 28 kat daha fazla aşıya ulaştı. Yani her ülkenin esasta kendi nüfusuna öncelik verdiğini ve sınıfsal farkın daha derin hissedildiğini söylemek yerinde olacaktır.

Türkiye açısından baktığımızda ise temel olarak ulusal çelişkinin öne çıktığını görmek mümkün. Elbette ki sınıfsal çelişki de kendini göstermekte, yoksul halk koronavirüs testine ulaşamazken zenginlerin dilediği gibi test yaptırdığı bir süreçten geçtik nasılsa.

Aşılama sürecinde karşımıza çıkan durum da, bu coğrafyada yaşanan temel sorunların bir tezahürü olarak karşımıza çıkıyor. Güncel bir örnek ile benzeştirecek olursak; ülkenin güneyi ve batısında çıkan bir yangın gündem olabiliyorken doğusunda yani Kürdistan’da yaşanan bir doğa felaketinden güç bela ve günler, belki de aylar sonra haber alınabiliyor. Elbette ki iki bölgede yaşanan felaketlere iktidarın yaklaşımı benzer. Batıdaki yangın göstermelik müdahaleler ile geçiştirilmeye çalışılırken Kürdistan’da yaşanan orman yangınlarına müdahale dahi edilmiyor ve hatta çoğu yangın askeri helikopterlerden ya da başkaca askeri envanterlerden açılan ateş sonucunda çıkartılıyor.

Aşı politikalarını övmekten ve toplumu aşıya yönelttiğini iddia etmekten başka bir şey yapmayan sağlık bakanlığı, eşitsizliği “aşı olmaya gitmiyorlar, gitmeliler” diyerek kapatmaya çalışıyor. Aşılama tablosunun çok iç açıcı olduğunu iddia etmekten öteye gidemeyen bakanlık yeterli bir pratik içerisine girmediği için aşıya ulaşım Kürdistan’da çok daha düşük seviyede. Mevcut durumda aşı tablosuna baktığımızda, birkaç il dışında bütün Kürt illerinde aşılanmayan nüfus yüzde altmışın üzerinde.

Anadilinde aşı çağrısı yapılmayan Kürdistan’da bu oranların görülmesi ne yazık ki doğal. Ücretsiz sağlık hakkına ulaşımdan, en temel ihtiyaçların karşılanmasına kadar birçok şeyden yoksun bir biçimde, batıdan yalıtılmış doğu, zenginden yalıtılmış yoksul, toplumdan yalıtılmış kadın profillerini sağlamlaştırmaya çalışan sistem temsilcileri elbette ki birçok çelişkinin fitilini ateşlemekte. Yoksulun, ülkemiz özelinde Kürtlerin, aşıya veya başka bir sağlık hizmetine ulaşamaması, toplumun bütününden yalıtılması kendi gemisini kurtarmaya çalışanların da sonunu getirecektir.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu