Makaleler

Türkiye’de maden işçisi olmak; ya ölüm ya direniş!

Zonguldak’ta ücretlerini alamadıkları için maden ocağında açlık grevine başlayan işçiler eylemlerini 11’inci günlerinde sonlandırdılar. İşçiler maaşlarını alma sözüyle direnişlerini noktalarken, kıdem tazminatı için de dava açacaklar.

Gelik beldesinde faaliyet gösteren Deka Madencilik A.Ş. ve bu şirkete ait Balçın Madencilik’te çalışan 120 maden işçisi, Ocak ayından itibaren ücret alamadıkları için 4 Nisan’da iş bırakmıştı. Madene kayyum atanması sonrası direnişe başlayan işçiler, eylemlerinin 9’uncu gününde göçük yaratarak kendilerini madene kapatmıştı. İşçiler yapılan görüşme sonunda ödenmeyen ücretlerini alma garantisi alsa da kıdem tazminatı konusunda anlaşma sağlanamazken, bunun için de dava açmaya hazırlanıyorlar.

 

Madencilik zorunlu baba mesleği!

Maden işçileri en zor şartlar altında çalışan ve güvencesiz çalışmayla beraber iş sınıfı içerisinde en çok katledilen kesimi oluşturur. Türkiye’de Zonguldak ve Soma başta olmak üzere çeşitli bölgelerde maden işletmeleri vardır. Yoğunlukla Türkiye’de kömür madenleri bulunmaktadır. TC tarihinde maden işçilerinin katliamları ile beraber grevleri de olmuştur.

Kömür dünyada en çok tüketilen madenlerden biridir. Her ne kadar günümüzdeki enerji ihtiyacının çoğunluğu kömürden elde edilen enerjiden karşılanmasa da, halen pek çok ülkede kömür üretimi ve kullanımı ciddi boyutlardadır. Nükleer enerji ve petrol kaynaklı enerjilerle kıyaslandığında, kömür üretimindeki ucuz emek, kömürü daha ucuz bir enerji haline getirmektedir. Ayrıca nükleer enerji üretiminin ileri teknoloji gerektirmesi, kullanımının içerdiği ciddi riskler ve petrolün dünya geneline yayılmış rezervler içermemesi gibi nedenler de kömüre olan talebin önemini kaybetmemesi sonucunu doğurmuştur.

Kömür madenlerinde çalışanların neredeyse tamamı bölge halkından oluşmaktadır. Bölge nüfusuna bakıldığında da çoğunluğun maden işçilerinden oluşması bölgede alternatif işin çok az olmasından kaynaklanmaktadır. Maden işçilerinin yaklaşık dörtte üçünün baba mesleği yine maden işçiliğidir. Kuşaklar arasındaki bu yatay hareketliliğin en büyük nedeni dediğimiz gibi iş imkanlarının çok sınırlı olmasıdır. Şunu da unutmamak gerekir ki, bu bir devlet politikasıdır.  Devlet bu madenleri açarken bölge halkını ilk başta zorunlu çalışmak zorunda bırakmış, daha sonrasında ise halk, başka işletmelerin açılmaması sebebiyle maden işine yönelmek zorunda kalmıştır.

En zor şartlar altında çalışan işçiler yerin metrelerce altında sağlıksız şartlarda çalışmaktadır. Maden işçilerinin çalışma ortamlarında en çok rahatsız oldukları şeylerin başında ocakların tozlu ve zehirli ortamlar olması gelmektedir. Yeraltı kömür madenleri tozlu, gürültülü, sıcak, sürekli göçük ve grizu riski taşıyan ortamlardır ve bu olumsuzlukların giderilmesi için önlem ve düzenlemeler alınmamaktadır. Türkiye’deki maden ocaklarında olumsuz bir durumda hayati önem taşıyan yaşam odaları da bulunmamaktadır. Yaşam odasının olmadığı madenlerdeki göçüklerde işçiler göz göre göre katlediliyorlar.

Türkiye maden işçisi katliamı sıralamasında dünyada ilk sıralamada yer almaktadır. Geçmişe kısaca göz atarsak 1983’de Armutçuk’da grizu patlaması sonucu 103; 1992’de Zonguldak’ta kömür madenindeki grizu patlaması sonucu 263 işçi katledildi. En yakın olarak da 2 sene önceki Soma’da 301 madencinin ve Ermenek’te 18 madencinin katliamı hala hafızalardadır. Bu verilen örnekler sadece birkaçı. Toplu katliamlar dışında onlarca işçi maden ocaklarında yaşamını yitirmiştir-yitirmektedir.

 

En etkili silah: Grev!

Katliamlarla beraber maden işçileri haklarını almak için grevlere de gitmiştir.

1965 Martında Kozlu’da büyük bir direniş patlak verdi. İki işçinin yaşamını yitirdiği eylem, sendika yönetiminin uzlaşmacı tutumu nedeniyle yenilgiyle sonuçlandı. 13 Haziran 1969’da bu defa Alpagut’ta çalışan işçiler, aylardır ücretlerinin ödenmemesi üzerine maden ocaklarını işgal ettiler. 35 gün devam eden direnişlerinin sonunda taleplerini kabul ettirmeyi başardılar.

91 yılındaki Zonguldak madencilerinin grevi ve büyük Ankara yürüyüşü en önemli işçi eylemlerinden biri olarak tarihe geçmiştir. Onbinlerce işçi, karşılaştıkları her asker ve polis barikatını yıkarak geçmiştir. Grevin 5. gününde Genel Maden-İş Sendikası Başkanı Şemsi Denizer, kendisinin hükümetle görüşeceğini söyleyerek işçilerin yürüyüşü sonlandırıp Zonguldak’a dönmelerine sebep olmuştur. Daha sonra Denizer’in hükümetle yaptığı görüşmelerden hiçbir sonuç çıkmamıştır. İşçi sınıfının devrimci yürüyüşü sarı sendika tarafından resmen frenlenmiştir. Her ne kadar olumlu bir sonuç çıkmasa da işçi sınıfının örgütlü gücünün ne kadar etkili olduğu herkes tarafından görülmüştür. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu