GüncelKadınLGBTİ+

Çok sayıda kentte binlerce kadın gece yürüyüşlerine akın etti

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nde İstanbul, Antakya, İzmir, Ankara, Aydın vb. çok sayıda düzenlenen gece yürüyüşlerine binlerce kadın akın etti.

İstanbul’da kadınlar, “Kurtuluşumuz Feminist Mücadele” şiarıyla 22’nci Feminist Gece Yürüyüşü’nü Taksim’de gerçekleşti. Bir araya gelen binlerce kadın, dövizleri, sloganları ve coşkularıyla Taksim’e akın etti.

Sabahın erken saatlerinde Taksim’e çıkan tüm yollar polis bariyerleri ile kapatılırken, aralarında Yeni Demokrat Kadın’ın (YDK) da bulunduğu kadınlar gruplar halinde farklı noktalardan Sıraselviler Caddesi’ne doğru hareket etti.

Yağmura rağmene binlerce kadının sokağa aktığı eylemde kadınlar sık sık “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz”, “Polis defol, bu sokaklar bizim”, “Yüklen yüklen barikata yüklen”, “Tayyip kaç kaç kadınlar geliyor”, “Jin jiyan azadi”, “Gelsin baba, gelsin koca inadına isyan” sloganlarını attı.

Ellerinde erbane ve farklı müzik aletleri ses çıkaran, zılgıt çeken kadınlar ellerinde, “Her dilde yan yana verdiğimiz mücadelemiz sizin ırkınızdan üstündür ”, “Hep kavgaydı yaşamım”, “Bilincimizde özgürlük mücadelesi”  “Jin jiyan azadi”, “Her çığlığın arkasındayız”, “Bize örgütlü delilik lazım” dövizlerini taşıdı.

Filistin’i unutmayan kadınlar, “Filistinliler öldürülüyor, insanlık ölüyor” dövizini taşırken aynı zamanda mülteci kadınlara da dikkat çekerek, “Mülteci kadınlar için de 8 Mart” dövizlerini taşıdı.

Kadınlar ellerinde taşdıkları her bir dövizle cezasızlık politikaları ve yasalar başta olmak üzere haklarına dönük saldırılara ayrı ayrı mesajlar verdi.

Barikatlar yıkıldı

Binlerce kadının yürüyüşü polisler tarafından engellenmeye çalışılsa da barikatlara yüklenilerek engeller aşıldı. Yüzlerce kadın da Tel Sokak’taki Feminist Mekan’da, “Feminist İsyan” yazılı dev pankart ile Sıraselviler Caddesi’ndeki kadınlar ile buluşmak için yürüdü.

Binler, on binlere dönüşerek tüm coşku ve isyanlarıyla Karaköy’e doğru zılgıt, slogan ve tefleriyle yürüyüşe geçti.

Ardından on binlerce kadın, “Yaşasın feminist mücadelemiz”, “Geceleri de sokakları da terk etmiyoruz”, “Jin jiyan azadî”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Yaşasın 8 Mart” sloganları atarak Cihangir Caddesi’ne yürüdü. Burada, platformun basın metninin Kürtçesini Derya Doğan, Türkçesini de Evrim Gürenin okundu.

“Savaşın, patriyarkanın, transfobinin, homofobinin, kapitalist emek sömürüsünün, ırkçılığın olmadığı bir dünyayı hayal etmekten vazgeçmeyeceğiz”

 

Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Bugün 8 Mart 2024. 22’nci Feminist Gece Yürüyüşü’ndeyiz. Sadece 22 yıldır değil, kendimizi bildiğimizden beri, yüzyıllardır mücadele vermiş, erkeklere direnmiş kadınlardan aldığımız güçle mücadele ediyoruz. Bu sene de başta patriyarkayla ve gücünü yine patriyarkadan alan siyasi baskılarla mücadele etmenin yolunu feminizmde, direnmenin gücünü feminist dayanışmada bulduk. Feminist mücadele bize sadece kadın ve lgbti+ düşmanlığıyla başa çıkma azmini değil, aynı zamanda her gün, her yerde dünyayı değiştirebileceğimize dair inancımızı verdi. Yalnızca bizler mücadele ettikçe, direndikçe artan iktidarın siyasi baskılarına karşı değil, hayatımızın her alanını ele geçirmeye, bedenlerimiz üstünde söz söylemeye, emeğimizi gasp etmeye, paramıza, malımıza, mülkümüze el koymaya, sırtımızdan geçinmeye, bizi sindirmeye, şiddetle kontrol edip cezalandırmaya çalışan erkeklere karşı her gün her an mücadele verdik.

Bu erkekler kimi zaman sokakta tanımadığımız bir erkek, kimi zaman iş arkadaşımız, patronumuz, kimi zaman ve en çok da babamız, sevgilimiz kocamız oldular. Bizi sindirmek için, bizi bu eşitsiz sömürü düzenine mahkum etmek için yalnızca baskı ve şiddeti değil, aynı zamanda sevgi sözcüklerini kullanarak bizim için en iyisi olduğunu iddia ettikleri kendi kararlarına bizi iknaya çabaladılar. Şu yüzyılda, bugün burada bulunan on binlerce kadın, sırf geçtiğimiz 8 Mart’tan bu yana binlerce defa hayatındaki erkeklere eşit olduklarını anlatmaya, kendi kararları ile diledikleri yaşamı sürme hakları olduğunu anlatmaya çalıştı. Bizim mücadelemizden, feminizmden korkuyorlar çünkü feminist dayanışmamız, birlikte ördüğümüz bu mücadele bizlere yalnız olmadığımızı hatırlatıyor. Kendimizi en çaresiz, alternatifsiz hissettiğimiz anlarda, bu hayatı değiştirme gücümüz olduğunu bizlere hatırlatıyor. Erkeklere hayır deme, bu düzene başkaldırma gücü veriyor.

6 Şubat depremleri sonrasında bu düzenin nasıl işlediğini en ağır biçimde gördük. Evler, binalar yıkıldı, sokaklar, meydanlar yok oldu ama kadınların yaşamı yeniden kurma yükü ortadan kalkmadı. Ev yokken bile ev içi emek sömürüsü vardı. Günler, aylar boyunca kadınlardan yoklukta düzen yaratmaları, çocuklarına, kocalarına, hastalara, yaşlılara, engellilere bakmaları, su olmadan çamaşır, bulaşık yıkamaları beklendi. Şiddet uygulayan kocalarıyla, akrabalarıyla çadır ve konteyner paylaşmaya zorlandılar. Sağlığa, beslenmeye, güvenliğe, haklarına erişimleri olmadan bir seneyi doldurdular. ‘Bize oy vermezseniz işte böyle olur’ lafını işittiler siyasetin en tepesinden. Biz kadınlar bu tehdidi, ‘bana itaat etmezsen dayağı hak edersin” diyen erkeklerden, ‘o saatte sokaktaysan, öyle giyindiysen, içki içtiysen tecavüzü hak edersin’ diyen erkek medyadan, yargıdan, toplumdan iyi biliyoruz.

Bir de bu yıkımın sorumlusu olan belediye başkanları, bakanlar hiç utanmadan yerel seçimde aday oldular. Yaşadıklarımızı unutturma, bizi tehditle susturma çabalarını kabul edecek olsak, buna karşı susacak olsak çoktan sinmiştik, hayattan silinmiştik. Ama tam tersine bugün feminizm her yerde, çünkü kurtuluşumuz feminizmde. 2024’te giderek yoksullaşırken barınma krizinden işsizliğe, çocuk bakımından yaşlı bakımına, nitelikli eğitime erişmekten meslek seçebilmeye kendi ayaklarımız üzerinde durmamızın ne kadar zorlaştırıldığının farkındayız. Bize bunun karşısında tek bir yol sunuluyor: Aile. Bu siyasetin en üst mertebesinden Aile şuralarıyla, Medeni Kanunu ve Anayasa’yı değiştirme çabalarıyla, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tamamen silindiği eğitim sisteminin Diyanet’in etkisi altına girmesiyle örgütleniyor. Bize kapatılan bu sokaklar, “Büyük Aile Buluşmaları” adı altında LGBTI+ nefreti yayan tarikatlara açılıyor. Onların aile dedikleri, içinde istismara ve şiddete uğradığımız, emeğimizin, bedenizim, varlığımızın yok sayıldığı ve sömürüldüğü bir dayatma.

Barınacak bir ev, geçinebilmek için eşitsizliğe razı gelmemiz bekleniyor. Başka türlüsünü yaşamak ise ‘ayıp’ ve ‘yasak’. Bununla beraber mevcut iktidar, esnek ve güvencesiz çalışma vaadiyle kadınları evden ve evin yükünden çıkışsız bırakmak, yılların emeğinin karşılığı olmayan nafaka ve tazminatı bile kısmak üzerine sürekli gündem üretiyor. Özetle, paramız olmadığı için erkeklere mecbur olalım istiyorlar. Yoksulluğu gizlemek için buldukları yöntem patriyarkayı pekiştirmek. Bu sırada o ailelerin içinde kadınlar öldürülüyor veya şiddetten kurtulmak için öldürmek zorunda kalıyor, sonra da hayatta kaldığı için en ağır şekilde cezalandırılıyor. 1980’lerden bu yana feminist hareket o kutsal addedilen ailelerde yaşanan şiddeti ifşa ediyor. Erkeklerin şiddetinin devletin uygulamalarıyla meşrulaştırıldığını anlatıyor. Resmi olmayan verilere göre 2023’te de 300’ün üzerinde kadın erkekler tarafından öldürüldü. Sadece iki gün içinde 9 kadın ya evlilik içinde ya boşanmaya çalışırken ya boşandıktan sonra uzaklaştırma kararına rağmen katledildi.

Biz erkek şiddetini, şiddetin engellenmeyişini, erkek egemenliğini bir toplumsal sistem olarak ele alıyoruz. Kolluğun görevini yapmadığını, 6284’ün etkin uygulanmadığını, hakimlerin cinsiyetçi yargılamalarını, devlet sığınaklarının yetersizliğini gündeme getiriyoruz. Mevcut siyaset ise kadınların güçlenmesini, eşitlenmesini ürkütücü buluyor ve aileyi güçlendirmede ortaklaşıyor. Ürksünler zaten, çünkü bize eşitlik, özgürlük yoksa onlara da huzur yok. Bu yıl yine her yanımız savaşla kuşatılmış halde. Gazze’de gözlerimizin önünde açık bir soykırım sürüyor. Bu soykırım Batı dünyasında feminizmle meşrulaştırılmaya çalışıyor. Halbuki işgalle, soykırımla feminizm olmaz. Türkiye bir yandan Filistin’e destek olduğunu söylerken öte yandan İsrail’le ticareti, sürdürüyor. İsrail’e betonu, çeliği, petrolü sağlamaktan geri durmuyor. İsrail’i kınadığını söylerken Rojava’da kadınların çocukların üzerine bombalar atıyor. Bunun üzerine mülteci ve yabancı düşmanlığı sürekli kışkırtılıyor. Göçmen kadınlar her zamankinden güvensiz. Ama tüm bunların karşısında bitiremedikleri feminist dayanışmamız var.

Savaşın, patriyarkanın, transfobinin, homofobinin, kapitalist emek sömürüsünün, ırkçılığın olmadığı bir dünyayı hayal etmekten vazgeçmeyeceğiz. Bunun için umudumuz, gücümüz, hayatımız ve kurtuluşumuz feminist mücadele.”

Ardından Cihangir Caddesi’ne dev “Feminist İsyan” bayrağı asıldı. Kadınlar alkış, zılgıt ve sloganlarla isyanlarını haykırdı. Yürüyüş, ne mücadeleden ne de sokaklardan vazgeçilmeyeceği vurgusuyla sona erdi.

 

Antakya

Antakya’da Harbiye yolu üzerinde buluşan kadınlar, “Emeğimiz ve özgürlüğümüz için direnişe, kadınlar yeni bir yaşamı örmeye” yazılı pankartı taşıdı. aralarında YDK’nında bulunduğu kadınlar 8 Mart’ta isyanlarını sokaklara taşıyarak bir yürüyüş gerçekleştirdi. Yürüyüşte sık sık “Ma rıhna nehna hon! Mara hara hurriya” sloganlarını atan ve “Yarattığınız enkazın hesabını kadınlar soracak”, “Yaşasın kadın mücadelemiz” yazılı dövizleri taşıyan kadınlar, halaylar ve zılgıtlarla eylemi sonlandırdı.


İzmir

İzmir de kadınlar, “Gücümüzü birbirimizden gücümüzü feminizmden alıyoruz” şiarıyla ‘Feminist Gece Yürüyüşü’nü gerçekleştirdi. Binlerce kadın katıldığı gece yürüyüşü Alsancak Eski Leman Kültür Merkezi önünde başlayarak, Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde son buldu. “Patriyarkal kapitalizme, kutsal aileye savaşa karşı gücümüz birbirimizden gücümüz feminizmden” pankartı açılan yürüyüşe DEM Parti Milletvekili Burcugül Çubuk, İzmir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan Adayı Türkan Aslan Ağaç ve ilçe belediye eşbaşkan adayları ve aralarında YDK’nın da bulunduğu çok sayıda kadın örgütü katıldı.

YDK, “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizim. Korkmuyoruz” yazılı pankartı taşıdı.

Yürüyüş sonrası basın açıklamasının Kürtçesini Belkısa Süleyman Bitkin, Türkçesini Deniz Şentürk ile Dilek Sav, Arapçasını ise İpek Karanfil okudu.

Dünyanın birçok yerinde sağ-muhafazakarlığın yükselişiyle kadınlara yönelik şiddet ve nefret politikalarının her geçen gün arttığı belirtilen açıklamada, “Toplumsal cinsiyet karşıtlığı üzerinden şekillenen bu hareketler bir yandan doğrudan varoluşlarımızı hedef alırken, bir yandan da kadınları kutsal aile içerisine hapsediyor. Kadınları ev içi ücretsiz emek, kutsal aile ve annelik üzerinden evlere hapsetmeye çalışan AKP-MHP ittifakı, İstanbul Sözleşmesinin de feshedilmesinin ardından 6284 Sayılı Kanuna saldırılarını sürdürüyor. Dişimizle tırnağımızla kazandığımız haklarımızı ataerkiye teslim etmeye niyetimiz yok. Medeni Kanuna yönelik düzenlemelerle makbul aile ve makbul kadınlık anlayışını anayasal düzlemde kalıcılaştırmak isteyen iktidar, nafaka hakkımızdan soyadı kanununa kadar kazanılmış haklarımızı gasp ediyor. Yaşamlarımıza yöneltilen tehditleri görüyor ve kabul etmiyoruz” denildi.

 


Bodrum

Öte yandan Ege’nin diğer kentlerindeki birçok noktada kadınlar sokağa çıktı. Muğla’nın Datça, Milas, Menteşe ilçelerinde basın açıklamaları yapılırken Bodrum ilçesinde ise Feminist Gece Yürüyüşü düzenlendi. Menteşe Kadın Platformu Girişimi, Akyol Parkı’nda buluşarak “Ataerkil devlet yıkacağız elbet”, “Devlete inat yaşasın hayat” sloganlarıyla Sınırsızlık Meydanı’na yürüdü. Datça Kadın Platformu ve Datça Kent Konseyi Kadın Meclisi de Cumhuriyet Meydanı’nda, DEM Parti Datça Kadın Meclisi ise ilçe binasında basın açıklaması yaptı. Milas Kadın Platformu ise Şehir Parkında “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizimdir” pankartı ile basın açıklaması düzenledi.

Bodrum Kadın Platformu ile Bodrumlu Kadınlar Turgutreis Sabancı Parkı’nda bir araya gelerek Turgutreis Marina’ya kadar feminist gece yürüyüşü gerçekleştirdi. “Yoksulluğa erkek devlet şiddetine karşı isyandayız” pankartının taşındığı yürüyüşte sık sık, “Jin jiyan azadî” sloganları atıldı. Yapılan yürüyüşün ardından kadınlar adına konuşan Nurgül Tarım, erkek şiddetine karşı kadınlar olarak alanlarda olduklarını belirterek, şiddette karşı mücadelelerini sürdürdüklerini söyledi.


Aydın

Aydın’da ise Didim, Kuşadası, Efeler ve Söke ilçelerinde kadınlar özgürlükleri için yürüdü. Kuşadası’nda Bülent Ecevit Parkı’nda toplanan kadınlar, İsmail Cem Dostluk ve Barış Meydanı’na yürüdü. “Erkek devlet şiddetine karşı isyandayız” pankartı açan kadınlar, “Faşizme karşı buradayız, güçlüyüz”, “Önünde eğileme şapkam düşer” ve “Ursula’nın yaban kızlarıyız” dövizleri taşıdı. Efeler ilçesinde ise gece yürüyüşü düzenleyen kadınlar, “Emeğimiz, bedenimiz, kimliğimiz bizim, mücadelede kararlı, özgürlükte ısrarlıyız” ve “Ücretsiz, anadilde kreş” pankartı ve “Cemreler düştü sıra patriyarkada”, “Göçmen kadanlarla mücadelemiz ortak” ve “Kadının özgürlüğü toplumun özgürlüğü” dövizleri taşıdı. Didim’de ise aralarında YDK’nın da bulunduğu Didim Kadın Platformu, “Haklarımızdan, hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz” yazılı pankartı taşıdı.


Manisa

Manisa’da ise Yunusemre ve Saruhanlı ilçelerinde etkinlikler düzenlendi. Manisa Kadın Platformu, Yunumere ilçesi Cumhuriyet Meydanında bir araya gelirken, Saruhanlı İlçesinde ise kadınlar Kurtuluş Mahallesinde bir araya gelerek kadınlara karanfil dağıtarak 8 Mart’a ilişkin bilgilendirme yaptı.


Ankara

Ankara Kadın Platformu, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde “Jin, Jiyan, Azadi”, “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” ve “Kadınlar birlikte güçlü” yazılı dövizlerle Kolej Meydanı’ndan Sakarya Caddesine yürüdü.

Sakarya Caddesi’nde buluşan kadınlar adına platform üyeleri İlke Kumartaşlıoğlu ve Nebahat Çapan, açıklamayı hem Türkçe hem Kürtçe okundu.

Açıklamada, 8 Mart’ta erkek devlet şiddetine karşı mücadelenin büyütüldüğü vurgulanarak şöyle devam edildi: “AKP-MHP ittifakı kadın düşmanı politikalarla en temel haklarımıza saldırmaya devam ediyor. Medeni Kanun’da yapılmak istenen değişiklik ile kadınların nafaka hakkına göz koyulurken, ‘aile arabuluculuğu’ sistemi ile kadınların boşanması zorlaştırılarak ‘kutsal aile’leri içerisinde yola getirilmeye çalışılıyor. Devletin en temel sorumluluğu olan kadınların yaşam hakkını korumak, şiddeti önlemek, failleri cezalandırmak yerine kadınların kazanılmış haklarına saldırılıyor. Haklarımıza da hayatlarımıza da sahip çıkıyoruz.”

Dünyanın dört bir yanında emperyalist savaşlar ve işgallerin devam ettiği belirtilen açıklamada, “Savaş naraları atarak barışın sesini susturmaya çalışanlar iyi bilmeli ki kadınlar barışta ısrarcı. Rojava’da direnen kadınları selamlıyoruz. Barışın egemen olduğu bir ülkeyi kurmak isteyenler olarak Filistin halkının direnişini selamlıyoruz. Nehirden denize özgür Filistin sözüne sahip çıkmaya devam edeceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Gültan Kışanak’tan mektup

Açıklamanın ardından Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Ankara Kadın Sözcüsü Emine Akyıldız, DEM Parti Ankara Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayı, tutsak siyasetçi Gültan Kışanak’ın gönderdiği mektubu okudu.

Kışanak’ın mektubunda şu ifadeler yer aldı: “Diyarbakır’dan Ankara’ya, Ankara’ dan dört bir yana toplumsal barış köprüleri kurulmasına öncülük edeceğiz. Gazze’deki kız kardeşlerimizi de Şengal’deki, Kobanê’deki kız kardeşlerimizi de unutmayacağız. Jina Mahsa Emini’nin Jin Jiyan Azadi çığlığını dört bir yanda haykıracağız. Barış mücadelesi biz kadınlar açısından ilkesel bir konudur. Her yerde ve her zaman, barışı savunacağız, barışın inşası için mücadele edeceğiz.”

Açıklamanın ardından kadınlar, feminist gece yürüyüşü için Sakarya Caddesi civarında yürüyüş yapmak istedi. Polis, kadınları engellemek istedi, kadınların iradesi sonucu barikatları aşmak zorunda kaldı. Kadınlar, sloganlarla cadde boyunca yürüyüş yaptı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu