Tüm dünyada işçiler, emekçiler, ezilen halklar, İşçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ı kucaklamaya hazırlanmaktadır. Bundan yıllar önce 8 saatlik iş günü için, insanlık dışı çalışma koşullarına karşı Amerikalı işçilerin yaktığı ateş dünyanın dört bir yanında ve elbette ülkemizde bir kez daha yakılacaktır.
2012 1 Mayıs’ı yaklaşırken ülkemizdeki baskı politikaları da ayyuka çıkmış bulunmaktadır. Emperyalistlerin Ortadoğu’da girdiği kriz, bölgede yaşanan halk hareketleri Türk Devleti’nden beklentileri arttırmıştır. Bu beklentileri karşılamak için canla başla çalışan AKP hükümeti dışarıda Suriye halkını savunduğunu iddia ederken, Türkiye halkına pervasız bir saldırı dalgası dayatılmaktadır. “ Türkiye’de 35 Kürt Roboski’de katledilmiş, Sivas katliamının sorumluları aklanmış, Newroz kutlamalarını engellemek için kapsamlı bir devlet terörü ortaya konulmuş, reform adı altında işçilerin- emekçilerin güvenceleri, hakları bir bir ellerinden alınmış, işçi katliamları “kader” denilerek ‘aklanmıştır’.
12 Eylül davası adı altında sahneye konulan tiyatro oyunu oynana dursun bugün ülkemiz hapishanelerinde binlerce insan -akademisyeninden, avukatına, belediye başkanından, öğrencisine- devrimci, demokrat, yurtsever olduğu için tutsaktır. Bu binlerce tutuklunun 600’den fazlası öğrencidir. Sayıları 700’e yaklaşan tutuklu öğrenciler egemen sınıfların ve bunların sözcüsü AKP’nin “ileri demokrasisini apaçık göstermektedir.
Bu öğrenciler devletin iddia ettiği gibi yasadışı örgüt üyesi olduğuna dair kuvvetli şüpheler bulunduğu için tutuklanmamıştır. Bu öğrenciler kendileri gibi bir öğrenci olan ve Kürt genci olduğu için katledilen Aydın Erdem’i, Şerzan Kurt’u, daha 14 yaşındayken havan topuyla vurulan Ceylan Önkol’u andıkları; Cihan Kırmızıgül gibi puşi taktıkları, Ali Tektaş gibi Newroz’a katıldıkları; yasal kitaplar bulundurdukları, devrimci, muhalif gazeteleri, dergileri okudukları; YGS sürecinde yaşanan şifre skandalına karşı çıktıkları, zorunlu din dersine hayır dedikleri; parasız eğitim istedikleri, üniversite ve liselerimizdeki piyasalaşmaya karşı çıktıkları; 6 Kasım, 8 Mart, 1 Mayıs eylemlerine katıldıkları, devrimci önderlerimizi andıkları için tutuklanmışlardır.
Muhalif olduğu, hak gasplarına, devlet terörüne karşı çıktığı, sömürüsüz bir dünya özlemi duyduğu için tutuklanan öğrenci arkadaşlarımız asılsız gerekçelerle hapishanelere konulurken, eğitim hakları gasp edilmektedir. Hapishane sürecinde eğitim göremeyen öğrenciler, daha davaları sonuçlanmadan, soruşturmalarla okuldan atılmakta ya da uzaklaştırılmaktadır. Amaç yasadışı örgüt üyesi kişileri tespit etmek değil, devrimci, yurtsever, muhalif öğrencilerin sesini kısmaktır.
2012 1 Mayıs’ı egemen sınıfların artan saldırılarına karşı güçlü bir cevap olmalı, tutuklu öğrenci arkadaşlarımızın kısılmaya çalışılan sesi hapishanelerden, alanlara tüm ülkede duyularak, bir çığlığa dönüşmelidir. 600’ü aşkın arkadaşımız hapishanede olsa da alanlar işçilerin, emekçilerin, ezilen kadınların, Kürtlerin yanında saf tutan öğrencilerle dolmalıdır.
Puşi takmaya, Komünist Manifesto okumaya, eylemlere katılmaya, parasız eğitim haktır demeye, devrimci önderleri, katledilen Kürt gençlerini anmaya, anadilde eğitim talep etmeye devam eden öğrenciler olarak, öğrenci gençliğin taleplerini “ileri demokrasi” savunucularına inat bu 1 Mayısta da haykırmalıyız. İşçi sınıfının birlikte mücadele ve dayanışma günü olan 1 Mayıs’ta alanları daha fazla doldurmalı, tutuklayarak, katlederek bize boyun eğdiremeyeceğini, sesimizi kısamayacağını egemenlere bir kez daha göstermeliyiz.
YENİ DEMOKRAT GENÇLİK
