Emek

“Sözleşmeyi imzalamayana kapıyı gösteriyorlar”

Kartal: 200’lü günlerine varan İSMACCO direnişinde yeni gelişmeleri aktarmak amacıyla bir röportaj gerçekleştirdik.

— Gezi Direnişi boyunca ve bu süreçte direniş sürecini biraz anlatabilir misiniz?

Fikriye Akgül: Direnişimizin 205. gününde fabrika önündeki mücadelemiz devam ediyor. Bu süreç boyunca dönem dönem hareketli günler yaşadık, pek çok yerde eylem kararları alınmıştı, farklı işyerleri önünde basın açıklamaları yapılacaktı, çeşitli sendika ve kurumlar bizlere destek olmak için ziyarete geldi.

Böyle bir süreç başlamıştı, ama bir süredir, Gezi Eylemleri başladığından beri durgun bir hava var. Direnişler biraz Gezi Direnişinin gölgesinde kaldı. Bundan şikâyetçi miyiz, rahatsız mıyız, Gezi başladı direniş geride kaldı diye bir şey yok, burayla bütünleşememek gibi bir sıkıntımız var. Bizler sesimizi daha fazla duyurmak için tam da böyle binlerce işçinin, emekçinin mahallelerde bir araya geldiği, hareketlendiği bir dönemde sesimizi duyurmaya çalıştık. Örneğin Gezi’ye gittik bir pankart astık, dövizlerle sesimizi duyurmaya çalıştık ama yeterli olmadı.

— Tam da burada sendikaların rolünü oynayabildiğini düşünüyor musunuz?

— Sendikaların bu süreçte hiç seslerinin çıkmaması, hiç müdahil olmamaları, hareketin gerisinde kalmaları ve sadece basın açıklamaları yapmaları, grev kararı alıp gerisini getirmemeleri iyi olmadı. Yani Gezi’nin ilk günlerinde sendikalar, saldırının başladığı anlarda hayatı durdurmayı hedefleselerdi çok daha farklı olurdu. Tam da hayatın durması gereken bir zamanda örneğin tersaneler çalışmasa, fabrikalar çalışmasa işçiler işlerine gitmeseydi belki bu direnişler de bu kadar geriye düşmeyecekti. Çünkü bütünleşmiş olacaktı, özüyle bütünleşecekti. Ben bunu siyasi bir tutum olarak görüyorum kimi sendikanın iktidara yaranma, kiminin kendini riske atmamak için yaptığı bir şey oldu.

Bizim de bağlı olduğumuz Deri-İş Gezi direnişine destek olmak için iki saat iş durdurma eylemi yaptı, yürüyüş düzenlendi. Bu yürüyüş bizim çadırımızda son buldu. Gezi ile başlayıp direnişle bitmesi bütünleştirme açısından bir adım oldu. Yine Limter-İş basın açıklamaları ve iş durdurma eylemleri yaptı. Ama bütün bunlar yeterli değil, Hava-İş grevinin geriye düşmesi, DHL’deki arkadaşların bizlerin sesini duyurmaması sendikaları tutumlarından kaynaklı, eleştirilmesi gerekmektedir. Yani gazeteleri okuyorduk kim ne demiş diye destek açıklamaları geliyordu. Ben diyordum ben de evime gider destek açıklaması yaparım, çok zor bir şey değil. Direnişlerin geriye düşmesinin nedeni bu tutumlardır. Bununla birlikte bizler direnişimizi sessiz sessiz sürdürürken sermaye durmuyor.

— İçeride yani fabrikada epey hareketli günler yaşanıyor sanırım, değil mi?

— Evet, işçi düşmanlığı ayyuka çıkmış durumda. Bizlerin kişilik haklarına saldırı vb. şeyler yetmedi, Ermenegildo Zegna’da ISMACCO patronu kendini garantiye almak için yeni bir yöntem geliştirmiş. İşçilere kişisel sözleşme imzalatmakta. Sözleşmenin sadece 5 sayfasını işçiler görüyor. Ama işçilerin imzalayacağı sözleşme aslında on sayfa. İşçi gittiğinde on sayfaya imza atacağını bilmiyor ya da okumak istiyor kafası karışıyor, zaten stresli.

Sözleşme kazanılmış hakları geri almaya dönük”

Bizler o sözleşmeyi gördük ve gören herkes sakın imzalamayın diyor. Çünkü tamamen kazanılmış hakları geri almaya yönelik bir hamledir. Sözleşmeyi imzalayan kişiye 500 TL teklif edilmiş, ayrıca senede 20 Euro zam alacak imzalayan, üretime göre prim alacak. Ama sözleşmeyi imzalamayan hiçbir şey alamayacak. Zaten fabrikada inanılmaz bir baskı var. İşçilere “Eşek gibi imzalayacaksınız, başka şansınız yok” vb. tehdit edilmekte. İmzalamayana hiçbir şey yok diyerek ayrımcı bir tutum izlenmekte. İşçiler ilk başta imzalamadı, bizler bildirilerle anlatmaya çalıştık, fabrikanın önüne gittik. Bizleri önce dikkate aldılar. Bizler içeride sendikanın çıkarmış oldu yaklaşık 200 bildiri dağıttık ve elden ele okundu. Bildiride bu sözleşmenin kölelik koşullarını dayattığını, şimdiye kadar kazanılmış haklarımızı geri almaya dönük olduğu anlatılıyordu. Pek çok maddeyle işçilerin iradesi teslim alınmaya çalışılmakta, işçinin çalışma yerinin keyfi şekilde değiştirilmesini içeren saldırılar içermektedir. Bizi anlamaya başladılar, çünkü 15 yıldır çalışan işçiler için hiçbir şey almadan gitmenin korkusu vardı ve canları yanmaya başladı. Çünkü sözleşmeyi imzalamayana kapıyı gösteriyorlar.

Patronun parası umurumuzda değil”

Zaten bizim mücadelemiz bir onur mücadelesidir. Biz kimsenin cebindeki parayı falan istemiyoruz. Onurlu bir yaşam mücadelesi veriyoruz, onlar alsınlar 500 TL’sini başlarına çalsınlar, Biz hakkımız olanı istiyoruz. Ermenegildo Zegna patronunun parası umurumuzda değil bizim.

Kadın örgütlerinin bizlere destek olmak için yapacağı eylemler olacak. Bizler zaten başından beri kadın arkadaşlarımızı, işçi arkadaşlarımızı davet ediyoruz. Daha fazla ses getirmek için, gücümüze güç katmak için. Kadın olarak direnişte olmak zaten başka bir farkındalık katmak demektir. Tüm kadınlara mücadeleyi büyütmek, direnişi sahiplenmek ve dayanışma içinde olmak için çağrımızı yineliyoruz.

Fabrika bugünlerde tatile girecek, sonrasında işçinin yapacağı tercihle birlikte bir değerlendirme yapılacak.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu