Kültür&Sanat

Unutulmaya yüz tutan bir değer olarak kütüphaneler…

Farsçada ev manasına gelen “hane” ile Arapçada kitap-yazınsal alan manasına gelen “kütüb” kelimelerinin birleşmesi ile oluşan kütüphaneleri hatırladınız mı?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ilk kez kütüphane istatistiklerini açıkladı. Açıklamaya göre; Türkiye genelinde 2014 yılında 1 milli olmak üzere bin 121 halk, 559 üniversite ve 27 bin 948 örgün ve yaygın eğitim kurumu olmak üzere toplam 29 bin 629 kütüphane faaliyet gösteriyor. Milli Kütüphane’nin 28 bin 356, halk kütüphanelerinin 1 milyon 209 bin 766 ve üniversite kütüphanelerinin 3 milyon 870 bin 112 üyesi bulunuyor. Kitap sayılarındaki değişime bakıldığında Milli Kütüphane’deki kitap sayısı, geçen yıl 2013’e göre yüzde 12,8 artarak 1 milyon 629 bin 496’ya ulaştı. Geçen yıl, Milli Kütüphane’deki diğer materyal sayısı ise aynı dönemde yüzde 4,8 artış gösterdi. Ancak bu artışların yanında kütüphanelerin düzenlenmesi ve örgütlenmesi için gerekli olan kütüphane personeller atamalarında düşüş yaşanıyor. Konuya ilişkin olarak Türk Kütüphanecileri Derneği İstanbul Şube Başkanı Mustafa Özyürek ile bir söyleşi gerçekleştirdik. Son yıllarda artış gösteren kütüphane kapanmaları ve okuma oranlarındaki düşüşe ilişkin yapmış olduğumuz söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.

– Öncelikle bize Türk Kütüphanecileri Derneği’nden ve amaçlarından bahsedebilir misiniz?

-1949’da Türk Kütüphanecileri Derneği adıyla Ankara’da kuruldu. O günden bugüne hiçbir şekilde kapanmadan faaliyetlerine devam etmektedir. Kamu yararına çalışan bir statüye sahibiz. Aynı zamanda bu Bakanlar Kurulu kararı ile verilen bir statüdür. Bugün Türkiye’de mevcut derneklerin sadece yüzde 10’u bu statüde.

Biz İstanbul şubesiyiz ve bizim şubemiz 1965’te kuruldu. Derneğin genel merkezi ise Ankara’da ve şu an 16 ilde örgütlü. Amacımız ise toplumdaki kitap ve kütüphane kültürünü, okuma kültürünü artırmak. Öte yandan kimi kamu ve kurumlara kitap destekleri sunmak. Kitap bağışlamak isteyen kurumlarla kitap ihtiyacı güden kurumlar arasında bağ kurmak gibi bir amacımız da var.. Ama tüm bunların yanında esas amacımız okuma kültürünü artırmak. Çünkü her zaman söylüyoruz; bilgi güçtür.

– Son zamanlarda sosyal medyanın ve bilişim ağlarının gelişmesi ile kitaplara artık gerek kalmadığı belirtiliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?

– Evet, internette birçok bilgi ve iletişim ağını rahatça elde edebilirsiniz. Ancak bunların kaynağının da bir aklın yazınsal hali olduğu unutulmamalı. Yani bilginin kaynağı kitaptadır. Anca şurada belirtmek gerekir ki internet ve sosyal medyada bilginin kaynağı belli olmayan birçok yanlış bilgi dolaşmaktadır. Bu anlamda Can Yücel’e ait olduğu belirtilen birçok şiir dolaşmaktadır. Wikipedia örneğini bilirsiniz. Birçok yazar birçok bilgiyi paylaşıyor ancak bu bilginin kaynakları belli değil. Birçok insan da bilgi kaynağı olarak Wikipedia’yı kullanıyor. Avrupa’da Wikipedia örnekleri Türkiye’deki gibi değil. Örneğin oralarda yazar ve editör seçimleri dikkatlice yapılmaktadır. Daha refarans olacak kişiler seçiliyor. Ancak Türkiye’de bu durum tam tersi bir şekilde işlemektedir. Evet interneti reddetmiyoruz. Hatta bilişimin insan yaşamına girmesiyle kütüphaneler de kendilerini oralara taşımaktadır. Telif sorunu olmayan kitapları ve gazete arşivlerini dijital ortamlara aktararak bunu paylaşıma açıyoruz.

2 mustafa– Kütüphane kullanımlarının düşüşü hakkında ne düşünüyorsunuz?

– İstatistiklere baktığımızda bunun düştüğünü görebiliriz. Bunun ülkenin kültür seviyesindeki gerileme ile paralellik taşıdığı kesindir. Tüm bunlar okuma oranları ile alakalı bir durumdur. Eğitim sistemi bunun başlıca etkenlerinden biri. Bildiğiniz üzere ezberci, bilimsel olmayan bir eğitim sistemi ile karşı karşıyayız. İlkokullarda da görüyoruz. Örneğin öğretmenler performans ödevleri veriyorlar. Öğrenci de bunu internetten çıkarıyor. Öğretmen de kabul ediyor. Yani bilimselliğe dayalı bir araştırma söz konusu değil.

– Ülkemizde kitaba ulaşma durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?

– Ülkemizde elbette kitaba ulaşım ciddi sıkıntılara sahip. Zira devlet vergileri ve bilginin sermayeye dönüştürülme dürtüsü olduğu için insanlar kitaplara ulaşamıyor. Kütüphaneler bunu gideriyor. Ödünç kitap alabiliyorsunuz. Ayrıca bunca bilgi içinde illaki sadece incelemeyle bilgi sahibi de olabiliyorsunuz. Yani sonuç olarak kütüphanelerde araştırmanızın boyutu ne olursa olsun bilgiye bulaşıyorsunuz. Ülkenin birçok yerinde halk kütüphaneleri kuruluyor. Ve bu kütüphaneler güncel kitaplar olmak üzere birçok kitapları da temin edebiliyor. Ancak bu alanlara ilgi az.

– TÜİK Kütüphanelerin kapandığına ilişkin birçok veri yayımladı. Bunu değerlendirebilir misiniz?

– Ülkede bin 121 tane kütüphane var. Ancak kütüphanelerin nitelikli hizmet vermesi konusu burada önemli. Çünkü kütüphane nitelikli hizmet verdiğinde kapanmaz. Biz dernek olarak şunu belirtiyoruz: Nitelikli kütüphane isteniyorsa nitelikli kütüphanecilere ihtiyaç var. Tabii bu da yeterli değil. Bunun ücretli çalışmanın yanında gönüllü ve politik bilinçle yapılması gerekmektedir. Çünkü böylesi bir kültürün yaygınlaştırılması görevi aynı zamanda bir toplumu geliştirme görevidir ki bu da büyük bir görevdir. Birçok kapanan kütüphaneye baktığımızda bunun gerekçeleri ya bütçe ya da personel eksikliği olarak ifade edilmektedir. Ancak bizim de çeşitli örneklerimiz var. Örneğin birçok arkadaşımız bölge halkının destekleri ile kütüphane kurmaktadır.

Esas olarak her iktidar döneminde kültür noktasında geri bir politika var. Hatta diyebiliriz ki politikası yok; nasıl ki eğitim alanları yapboz haline getirildiyse bu kütüphanelere de yansıyor. Okuma kültürü esas olarak ilkokullarda başlar. Ancak ilkokulların çoğunda kütüphane yok. Buralarda kütüphaneci olmaması profesyonel hizmet verememek, okuma alışkanlığını geliştirecek hizmet verememek demek oluyor. Bu noktada esas olarak okullarda derme çatma değil, daha esaslı ve profesyonel bir kütüphane kurulması ve buralara profesyonel kütüphanecilerin atanması gerekiyor. Biz de bu noktada çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Örneğin dernek olarak Hatay’da Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi’ni kurduk. Hakkari’de Dağlıca Karakolu’na da kütüphane kurduk. Bizim buradaki amacımız bilgiyi tekelden çıkararak toplumsallaştırmak. Ancak bu mesele bir devlet politikasıdır. Bu sorun ne bizim gibi kamu yararına çalışan bir dernek ne de bir vakıf ile çözülebilir. Belli değişimler yaratılabiliriz, ancak kitap ve kütüphaneye ilgi bir devlet politikasının yansımasıdır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu