GüncelManşet

OHAL ve “demokrasi”ye Gever’den bakmak

Gever: 15 Temmuz Askeri Darbe Girişimi ve ardından gelişen süreç; klik savaşının doruğa ulaşması, tasfiye edilmeye çalışılan Gülen Cemaati, tutuklanan darbeci askerler, yargıçlar ve vesairesi… Darbe olsaydı da ilan edilecek OHAL’in darbe “olmadığında” da ilan edilmesi… İstanbul’da sokaklarda, metro duraklarında çalınan “Ölürüm Türkiyem”ler… Sokağa “demokrasi” adına çağrılan kitleler…

81 ilde ilan edilen 3 aylık OHAL’in bir yılı aşkın süredir “isimsiz” olarak uygulandığı T. Kürdistanı’nda, Cizîr, Nisêbîn, Sûr, Gever, Şirnex, Hezex, Silopiya ve Farqin’in devletin katliam, talan ve zulüm politikalarına olan tanıklığı da devam ediyor. Birçok ilçede kaldırılan sokağa çıkma yasaklarının göçe zorladığı Kürt halkı, yakıp yıkılan evlerine, olmayan sokaklarına dönmeye başladı. Dönüşler, topraklarını bırakmak istemeyen bir halkın yakılıp yıkılan evlerini, yok olan sokaklarını yeniden inşası ile sürüyor. 13 Mart günü başlayan ve 7 Haziran günü sona eren, 78 gün boyunca sokağa çıkma yasağının sürdüğü Colemêrg’in Gever ilçesi de bunlardan biri.

Gever’de “isimsiz” OHAL, “isim” kazanırsa…

İlan edilen 3 aylık OHAL, aslında Gever’e çoktandır uğradığı için şehrin askerli, polisli ve bol denetimli halleri bir “isim” kazanmış oldu. Yani ilan edilen OHAL’in ardından burada çok büyük bir değişim söz konusu değil. Her köşebaşında TOMA’sı, sokaklarında asker ve polisin zırhlı araçları gezen, saat 23.00’dan sonra sokağa çıkma yasağının olduğu bu kentte, “Ölürüm Türkiyem”ler metro duraklarında değil, zırhlı araçlarda çalınıyor. 1980 Askeri Faşist Cuntası’nın ardından hapishanelerde devrimci tutsaklara işkence altında dinletilen faşist marşların bugün metro duraklarından, zırhlı araçlardan dinletilmesi, yaşadığımız toprakların ezilenler için açık bir hapishaneye dönüştürülme isteminin bir parçası. Darbenin her halinin ise halkı sindirmek ve sindiremediğini ise yok etmek amacıyla yapıldığı ise açık.

Peki ya “demokrasi”?

IMG 993415 Temmuz Askeri Darbe Girişimi’nin başarıya ulaşamamasının ardından “demokrasiye sahip çıktık” nidalarındaki “demokrasi”nin ne olduğunu Gever’den net olarak anlamak mümkün. 78 günlük sokağa çıkma yasağı, yakılıp yıkılan evler, katledilen ve göçe zorlanan Kürt halkı, sokaklarına yazılan cinsiyetçi yazılar… Gever’de sohbet ettiğimiz her bir kişi bize bu devletin “demokrasi”sinin ne olduğunu anlatıyor aslında! Örneğin sokağa çıkma yasağının olduğu ilk günlerde yüzünden gaz kapsülü ile vurulan genç bir kadın… Ya da katliama, topraklarının işgal edilmesine direnenlerin katledilmesi ve hatta direndikleri hendeklere kolluk kuvvetlerince gömülmesi … Bazen halkın konuşmasına bile gerek kalmıyor “demokrasi”yi anlamak için. Bir ana, dümdüz edilen evinin moloz yığınları üzerinde yürüyebiliyor. Girdiğin her evde, kolluk kuvvetlerinin hıncını almak üzere saldırdığı, yakıp yıktığı, talan ettiği eşyalarla karşılaşabiliyorsun. Oyuncak bir ayıdan bile delik deşik ederek hıncını çıkaranların olduğu bir “demokrasi” bu… Sonra düşünüyorsun, darbe girişimini boşa çıkaranların “demokrasi”si buyken darbe girişimi gerçekleştirenler de tam da burada değil miydi JÖH’leriyle! Söz konusu ezilenler olunca hedef net, işbirliği tam…

Yeniden inşa ile dayanışmayı büyütmek…

IMG 9961Ancak hedeftekiler, yani ezilenler dün şehirlerine konulan ablukaya direniyorlardı, bugünse yakılıp yıkılan evlerine, sokaklarına sahip çıkıyorlar. Gever’de talan edilen evler hakkında şimdi de yıkım kararı çıkaran devlete karşı halk, yeniden inşasını devam ettiriyor. “Yaşadığımız toprakları, yıllarımızı vererek inşa ettiğimiz evlerimizi yıktırmayacağız” diyerek evlerini yeniden inşa ediyor.

Devletin saldırı politikasının bugünden sonra asimilasyon ve göç ettirmeye yoğunlaşacağı açıkken Gever’de inşa edilenin aslında sadece evler değil, yaşam olduğunu görmek gerekiyor. Bu yüzden burada olmak, yeniden inşa ile dayanışmayı büyütmek önemli.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu