GüncelManşet

“Böyle candan bağdaştık Serapool’de!”

Kartal: Serapool, Pendik’e bağlı Kavakpınar Mahallesi’nde bulunan ve 76 ülkeye seramik ihracatı yapmakla övünen bir fabrika. Bu fabrikanın “övünmesi” gereken başka bir yönü de işçi düşmanlığı olmuştur. Serapool Fabrikası işçileri DİSK’e bağlı Cam Keramik-İş Sendikası’na üye oldukları için işten çıkarıldı. İşten çıkarılan işçilerin çoğu yıllardır bu fabrikada çalışıyor. Yıllar boyunca kendi iş yerlerine gider gibi evlerinden çıkan işçiler, akşam eve giderken ertesi gün için, “işin kalitesini daha ne kadar artırırım” diye düşünmeyi de eksik etmediler. İşçilerin fabrikayı bu kadar sahiplenmesine karşılık Serapool patronu işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından koşulları bir zulme çevirmekten geri durmadı.

Kadınların çoğunlukta çalıştığı fabrikada işçiler, ellerindeki iş olanağını kaybetmemek için bu koşullara boyun eğdiler. Ta ki üç ay öncesine kadar… Üç ay önce sendikada örgütlenerek haklarını kazanmak için mücadeleye başlayan 120’ye yakın işçi, artık “Zulüm karşısında sessiz kalan, dilsiz şeytandır” diyor. 

Serapool işçi sağlığı ve güvenliği açısından oldukça kötü koşullara sahip. Çalışırken sağlığından olmanın her türlü hali mevcut, öyle ki boyun ve bel fıtıkları sıradan hastalık halini almış durumda. Fabrikada porselen havuz kaplama maddeleri üretiliyor ve işçiler, kesme, çapak temizleme gibi işlemler sırasında porselen tozu solumak zorunda kalıyor. Var olan durumu “Maske yok, var olan maskeler de ağzı ve burnu kapatmaya uygun değil, ağızları burunlarını tahriş ediyor” şeklinde anlatıyor işçiler ve patronun makinelerin on-off tuşunu iptal ettiğini, böylece bantların hiç durmadan çalıştığını da şu sözleri ile belirtiyorlar: “Hiç durmuyor bu bant. Lavaboya bile gidemiyoruz, yerimize birini bulabilirsek su içebiliyoruz”.

Serapool’de çıkarılan işçilerin yüzde 70’e yakını kadın. Direnişin kadın yanının ağır bastığı grevde birbirlerini ilk defa bu kadar yakından tanıdıklarını belirtiyor kadın işçiler. Böyle candan iş arkadaşlarının olduklarını bu direnişle görüp sonuna kadar devam edeceklerini aktarıyorlar.

“Solcuyum galiba!”

Serapool’de çalışma koşullarına karşı geliştirilen direnişin 20. gününde polis işçileri fabrika bahçesinden çıkarmak için yığınak yaptı. İşçilerden Şenay Çalkaya’ya bu olaya ilişkin düşüncelerini sorduğumuzda, “Polisin bu şekil davranması zorumuza gitti. Çünkü bu grev anayasal hakkımız. Polise ‘elinizde belgeniz var mı’ diye sorduğumuzda ‘hazırlıksız geldik’ dediler ve ‘ısmarlama’ geldiklerini açıkça ortaya koydular. Kanunlara bakmadan geldiklerini söyleyen polis aslında kanunsuzluk yaptı orada. Televizyonda gördüğüm zaman kızardım insanlara, polise iyi davranmıyorlar diye. Şimdi ise polisin taraf tutma durumunu gördüğüm için yanıldığımın farkına vardım” diyor.

Hakkını arayanların terörist durumuna düşürüldüğünü belirten Çalkaya, medya ile on yıllardır bu durumun işlendiğini ve hakkını arayanın solcu olduğunun öğretildiğini anlatıyor ve ekliyor: “Solcu nedir? Hakkını arayan! Çok da kötü değilmiş. Yani hakkımı aradığım için ben de solcuyum.

23 yıllık emeğin karşılığı 1000 TL

Fabrikada işçilere nasıl davranıldığını “Bir Allah’ın selamını bile çok görürlerdi bize. Hiç durmadan çalışıyoruz, patron görüyor. Yanımızdan geçip gidiyor. Bir ‘Kolay gelsin’ demez mi insan? Bir kere bile demedi. Makinelerden farksızdık biz onlar için, bizi insan yerine koymuyorlardı” sözleri ile aktaran Çalkaya, işten çıkarılmasının ardından kendisinin yerin 3 işçinin alındığını da sözlerine ekliyor.

Kendisinin 1000 TL alırken bu üç işçiye kişi başı 1600 TL verildiğini belirten Çalkaya iç çekiyor ve “23 yıldır burada çalışıyorum fakat bizlere iki yılda bir bile zam yapmadılar” diyerek sömürünün ne düzeyde olduğunu da açıklıyor.

“Çünkü üreten bizdik”

Serapool işçilerinden Zeynep Doğan ise “İş şartlarının düzeltilmesini istiyoruz” diyor ve “Bu fabrika bizim. Çünkü 14 yıldır burada çalışıyoruz. İçeride kaç tane memurları var, üretim yapamıyorlar. Yapamazlar! Çünkü üreten bizdik” diyerek emeğinin, hakkının nasıl yok sayıldığını açıklıyor.

Doğan, işe giremeseler de koşullar düzelir ümidiyle, kendilerinden sonra çalışacak olanlar için mücadeleyi sonuna kadar devam ettireceklerini “Biz yandık onlar yanmasın” diye ifade ediyor.

“Biz burada bağdaştık”

Döne Polat ise “Ben zaten bu sene sonunda işten ayrılacaktım. Ama benim arkadaşlarım neredeyse ben de orada olmalıydım” diyor. Polat,  “Bizim için değişen bir şey yok. Sabah işe gelir gibi gelip akşam eve gider gibi devam ediyoruz” diyerek bu durumu aktarıyor ve “Bu kadar iyi dostlarımızın olduğunu bize gösterdi” diyor. Mücadele kararlılığının bilendiğini vurgulayan Polat, “Biz burada bağdaştık! Birbirimizi görmeye başladık” diyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu