Güncel

Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için Kadıköy’de eylem düzenlendi

Adalet İçin Dayanışma Platformu, ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için Kadıköy İskele Meydanı'nda basın açıklaması gerçekleştirdi

Adalet İçin Dayanışma Platformu, ölüm orucunda olan avukatlar Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal için Kadıköy İskele Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirerek, Timtik ve Aytaç’ın derhal tahliye edilmeleri gerektiğini vurguladılar.

“Ebru Timtik, Aytaç Ünsal, Özgür Karakaya ve Didem Akman’ın talepleri kabul edilsin” yazılı pankartın açıldığı eylemde sık sık, “Adil yargılanma haktır”, “Zorla müdahale cinayettir” sloganları atıldı. Eylemde basın açıklamasını Avukat Seda Şaraldı okudu.

Açıklamada şunlar ifade edildi:

“Bugün Avukat Ebru Timtik ölüm orucunun 232. Avukat Aytaç Ünsal 201. gününde. İki avukat adil yargılanma hakkı için yüzlerce gündür aç. Didem Akman ve Özgür Karakaya ölüm orucunun 185. gününde.

Ülkemizde iki avukat adil yargılanma hakkı için ölümüne direniyor. Ebru ve Aytaç bütün dünyanın gözüönünde adeta bir engizisyon mahkemesinde yargılandılar. On yıllarca hapis cezası verildi onlara. Hem de halkın, katledilen halk çocuklarının, madenlerde katledilen işçilerin, direnişçilerinin avukatlığını yaptıkları için. Bunu yaparken de gizli tanık iftiralarından, sözde tanık beyanlarından medet umdular. Adaletsizliğin yeni kılıfı olan iftiracı tanıklara bel bağladılar. Ebru da Aytaç da Özgür de aynı yalan beyanlara dayanılarak cezalandırıldı. Oysa Ebru pek çok kere söylemişti: “Evet biz sosyalistlerin, devrimcilerin avukatlarıyız. Bu yüzden bizi cezalandırmak istiyorsanız, bunu açıkça söyleyin. Ama şizofren devşirme tanıklarınızla bunu yapamazsınız.”

Onlar, adaletsizliği sineye çekmedi. Halka yöneltilmiş bütün adaletsizliklere karşı bedenlerini siper ettiler. Avukatların bile adil yargılanma hakkının bu kadar açıkça ihlal edildiği bir ülkede kimse halkın adil yargılandığını düşünemez. Memleketin dört bir yanından “adalet istiyoruz” sesleri yükselirken, dünyanın pek çok yerinde halklar adalet için ayaktayken, onlar adaletsizlikleri seyretmediler. Biz de onlara yapılan adaletsizliklerin seyircisi değiliz. Ebru ve Aytaç’ın Adli Tıp Kurumu tarafından verilen “hapishanede kalamazlar” raporuna rağmen tahliye edilmeyip hastanelere kaçırılmasına seyirci kalmadık. Gece gündüz hastane önlerindeyiz. Zorla müdahale işkencesi tehdidi altında tutuldukları hastanelerden çıkarılmalarını ve tahliye edilmelerini istiyoruz.

21 gündür hastanelerin mahkum koğuşlarında tutuluyorlar. Havasız, ışıksız, gürültülü bu odalar Ebru’ya hapishanede ne kadar rahatmışım dedirtti. Karşılarında yemek yiyen jandarmaların sürekli gözetimi altında tutuluyorlar. Sıcak sıvı alabilmesi için bir cam bardağı Ebru’ya 10 gün sonra verebildik. Ebru ve Aytaç’ı tahliye etmeleri gerekirken zulümlerini katmerlendirler. Biz biliyoruzki; inanırsak, birara da olursak zulmün kalelerini yıkabiliriz. Ebru ve Aytaç’ı çekip alabiliriz.

Didem Akman, bir ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü. 4 yıl önce Sincan Hapishanesi’nden Aliağa Şakran Hapishanesi’ne sürgün edildi. Şakran’da ağırlaştırılmış müebbet hükümlülerinin infazı için uygun hücre olmadığı için disiplin cezalarının çektirildiği bir hücreye konuldu. Yasalara göre burada en fazla 20 gün kalınabiliroysa Didem 4 yıldır iki adım da biten bu hücrede yaşıyor.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infazı ağır tecrit içeren, insan onuruna aykırı olan bir infaz rejimiyken Didem Akman bu rejimin fiilen daha da ağırlaştırılmış halini yaşıyor.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin aileleriyle aynı anda görüşebileceğine dair Yargıtay kararı bulunmasına rağmen Şakran Hapishane idaresi tarafından bu karar uygulanmıyor.

Kanun da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan kişilerin günlük en az 1 saat havalandırma hakkı olduğu belirtilirken ve pekçok hapishanede kademeli olarak 4 saate kadar arttırılırken Didem Akman 4 yıldır günde 1 saat havalandırma hakkını kullanabiliyor. Günün 23 saatini hücresinde geçirmeye mecbur ediliyor. Didem hücre temizliğini, havalandırma temizliğini tek başına yapıyor. Defalarca talep etmesine rağmen yanına refakatçi verilmedi. Didem ağır tecridin de etkisiyle çok erken ciddi sağlık sorunlarıyla karşılaştı.

Didem Akman ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının infaz rejiminin iptalini istiyor.

Avukatları tarafından hiçdeğilse şuan ki infaz rejiminin koşullarına uygun olan Sincan Hapishanesi’ne sevkedilmesi için başvurular yapılsa da bu başvurular cevapsız bırakıldı.

Didem Akman’ın hapishane idaresine verdiği sevk talepli dilekçelerinse “zaten disipli cezası olduğu için sevk talebinin kabul edilmeyeceği” ileri sürülerek bakanlığa bile gönderilmemiş olduğunu öğrendik. Didem’in dilekçe hakkı bile gasp ediliyor.

Şakran hapishane idaresi suç oluşturan bu uygulamalarından derhal vazgeçmelidir.

“İnsan evrende gövdesi kadar değil yüreği kadar yer kaplar.”demişti Yaşar Kemal

Ebru, Aytaç, Özgür ve Didem küçülen bedenlerine inat evrende kocaman bir yer kaplıyorlar.

Onlar adalet için gün gün erirken evrende kapladıkları, halkımızın yüreğinde kapladıkları yer büyüyor.”

Basın açıklaması sonrası Aytaç Ünsal’ın gönderdiği mektubu Ertan çına okudu

Ünsal’ın yolladığı mektup şöyle;

“Sevgili dostlar, kardeşler, arkadaşlar, merhaba!
Bizi sizden tecrit edebilmek için hastane hücrelerinde tutsak ettiler. Acuzeler, küçük insanlar buralarda yalnız olacağımızı sandılar. Yanılıyorlar. Ben şimdi oradayım. Dost omuz başlarınızın yanında zulme karşı dimdik ayaktayım. Sizinle birlikte adalet için mücadele ediyorum. Hastane koridorları, duvarlar, fiziki ayrılıklar ise sadece teferruat.
Siz orada biz burada adalet için savaşıyoruz. “Yeter artık, yeter be! Köleniz olmayacağız! Hakkımızı alacağız! Bundan sonra susmayacağız!” diye haykırıyoruz.
Ve sadece Adalet için de savaşmıyoruz. Mücadelemiz aynı zamanda korku ve yılgınlıkla. Yıllardır bu topraklara şırınga edilen umutsuzluk ve inançsızlıkla savaşıyoruz. Dağıttığınız her bildiri, astığınız her afiş, konuştuğunuz her insan, attığınız her tweet, yaptığınız her eylem umudu ayağa kaldırıyor. İnancı güçlendiriyor. Emeklerinize sağlık, direncinize sağlık.
Bu direniş hepimizin direnişi. Emeğimizi ve mücadelemizi bu direnişe kattıkça adalet mücadelesi örgütleyecek, devletin terörünü etkisizleştirecek, umudu yayacak ve yıllardır susturulanları harekete geçirecek. Emin olun o zaman en büyük zaferi kazanacağız. Direndikçe kazanıyoruz da.
Özellikle bu hafta dönüm noktasındayız. Av. Ebru timtik Dersim’in Karacaları kadar kaldı. O şimdi 30 kilo. Vücudunun 1/3 ünü çaldılar resmen. Şimdi bunu yapanlara öfkemizle, direnişimizin gücüyle, umudumuzla, haykırışımızı iki kat arttıralım. Duymak istemeyenler sağır kalmayı göze alsınlar! Haklarımızı gasp edenlerin yakasına yapışalım. Hakkımız olanı alalım.
İnanıyorum emekleriniz ve mücadelenizle bizi yaşatacaksınız. yürekten inanıyorum ki adil yargılanma hakkımızı alacağız. Selam olsun zulme karşı kenetlenip bir araya gelenlere. Selam olsun onuru ve namusu için direnenlere. Sahiplenmeniz için teşekkür ederim. Hepinizi çok seviyorum.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu