GüncelMakaleler

Melih Gökçek şova devam ediyor, peki ama Pasur’da neler oluyor?

H.Merkezi: Tutsak Özgür Gelecek çalışanı Aslı Ceren Aslan, AKP’li belediye başkanlarının istifası etrafında yürüyen tartışmalarla üstü örtülen gerçekleri, AKP’li kayyumların cinsel istisamarcı, tekçi kimliklerini Pasur’da yaşananları yazdı:

**

 

AKP/Erdoğan tarafından “halkın iradesi” söylemi her fırsatta kullanılmaya devam ederken geride bıraktığımız bir yıl boyunca DBP’li belediyelere kayyum  aracılığıyla el konulması ve belediye eş başkanlarının tutuklanması bu söylemin altının boşluğunu defalarca gösterdi, göstermeye de devam ediyor.

Kendi saflarında dahi son süreçte belediye başkanlarının “istifa”ları ile “halkın iradesi”ni çiğneyen AKP/Erdoğan, binbir hile-hurda, trafoya kaçan kediler ile kazandıkları belediyelerin koltuklarını boşaltmaya girişti. “Metal Yorgunluğu”ndan “istifa” adı altında belediye başkanlarını görevden alarak sıyrılmaya çalışan AKP/Erdoğan, 15 Temmuz darbe girişimi her ne kadar “Allah’ın lütfu” olarak adlandırsa da klik dalaşının saflarında yarattığı güçsüzlüğü gidermeye çalışıyor. Gülen Cemaati Erdoğan arasındaki klik dalaşının AKP saflarında yarattığı ayrışma, Erdoğan’ın siyasi ayağa da yöneleceğini kabinenin yenilenmesinin ardından belediye başkanlarına yönelmesi ile kendini göstermeye devam ediyor.

 Nitekim İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın damadının Gülen Cemaati’ne yönelik operasyonda tutuklanması ve Topbaş’ın ısrarıyla serbest bırakılmasının ardından Topbaş’ın “istifası” bunun göstergelerinden biri. “İstifa”lar ile görüntüyü kurtarmaya çalışanlar, yıllardır içli-dışlı oldukları Gülen Cemaati’nin kendi saflarındaki yansımalarını en az gürültü ile gidermeye çalışıyorlar.

Topbaş ile sınırlı kalmayan belediye başkanlarının “istifası” gündemine giren isimlerden biri de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek. Ancak Gökçek’in “istifa”sı yani görevden alınması  diğerlerine göre oldukça zorlu olacak gibi. Beştepe’de Erdoğan-Gökçek arasındaki görüşmeden sonra rafa kaldırılan “istifa”nın sebebinin Gökçek’in elindeki bilgiler ve kendisinin de karıştığı yolsuzluklarla ilgili olduğu aşikar. Görevi başladığı 1994 yılında Erdoğan ile aynı mevkii paylaşan ve hatta Necmettin Erbakan tarafından Refah Partisi’nin veliahtları arasında gösterilen Gökçek Erdoğan, oldukça uzun bir geçmişe sahip. Bu uzun geçmişte yapılan yolsuzlukların ortaklaştığını bugün daha açık hale gelmiş durumda. Gökçek’in siyasette yerini korumaya almadığı sürece, Erdoğan ile anlaşmalarının “15 Temmuz Müzesi”nin ötesine geçmeyeceği bu uzun geçmişle alakalı.

AKP/Erdoğan’ın “metal yorgunluğu”ndan sıyrılma istemiyle parti içinde yaptığı isim değişikliklerine ek olarak belediyelere uzanması, hem yerel seçimlerin ve hem de 2019 cumhurbaşkanlığı seçimleri için siyaset alanını kendisi açısından “temizlemeye” yönelik. Nitekim referandum sonuçlarının Ankara ve İstanbul’da AKP açısından tatmin edici olmaması buralara yönelimi de getirdi.

 

Erkek ve tekçi kimlik kayyumlar eliyle yerellerde!

Gündemde AKP’yi belediyelere dönük “istifa”lı görevden almalar dönedursun, esas itibarıyla halkın idaresine yönelik saldırılar DBP’li belediyelerde can bulmaya devam ediyor. Kayyum atanan belediyelerin icraatlarının tekçi ve erkek anlayışı yaşama geçirmek olduğu kayyum uygulamalarıyla açığa çıkıyor. İlk elden belediyelerin Kürtçe tabelalarını sökenler, buldukları her parkın ismini 15 Temmuz ile “taçlandırıyor”! T. Kürdistanı’nda katliamlarla ve infazlarla dair yapılmış heykeller yıkılıyor, halk ile belediye arasında yüzlerce kolluk kuvveti konuşlandırılıyor.

batman kayyum spor merkeziKürt halkının kimliğini iradesini yok etmeye çalışan TC, bölgede yakıp yıktığı şehirlerin ardından kayyumlarıyla saldırılarına devam ediyor. TC devletinin tekçi uygulamalarının yanısıra erkek kimliği de kayyumlar aracılığıyla uygulamaya konuluyor. DBP’li belediyelerde kadına dair her şey kayyum tarafından yok ediliyor. Bu belediyeler tarafından kadın politikaları ekseninde oluşturulan kadın merkezlerinin kapatılması ve yerine evlendirme daireleri ya da kuran kursları açılması bunun en sembolik örneklerinden!

DBP’li belediyeler döneminde kadın politikalar müdürlükleri ile “kadın ekonomisini güçlendirme”, “kadın eğitimini geliştirme” ve “şiddetle mücadele” birimleri oluşturan belediyeler, kadın merkezleri ile de yerellerde çeşitli kurslar ile kadının yaşamın içinde olması yönünde olumlu adımlar atarken kayyumlar özellikle evlendirme dairelerine çevirdikleri kadın merkezleri ile kadına yükledikleri misyonu gösterdiler. Kadının ismini bile anmaktan kaçınarak kadını aile ile eş tutarak “aile ve sosyal politikalar bakanlığı” adı altında kadını aile içinde eriterek yok etme politikaları üreten bir devletin kayyumlar aracılığıyla yerellerde politikalarını başka türlü sürdürmesi elbette düşünülemezdi!

DBP’li belediyelerin kadın eş başkanları ise gözaltına alınarak tutuklanarak kadına yönelik gözdağının en büyüğü verilmeye çalışılıyor. Ya evinizde oturursunuz ya da hapishaneye konulursunuz! Sizleri bir dört duvardan alıp diğerine koyarız! Yaşamın hiçbir alanının kadına tanımayan erkek egemen zihniyet, siyaseti de kadınlara böylece yasak kılmaya uğraşırken Amed’in Pasur (Kulp) ilçesinde yaşananlar bu zihniyetin erkek ve devlet işbirliğiyle nasıl ortaya konulduğunu bir kez daha gösteriyor.

 

Cinsel istismarcı tanıklığıyla görevden alınan kadın eşbaşkan!

Pasur Belediye Eş Başkanı Sadiye Süer Baran da diğer belediye eş başkanları gibi kayyum ataması ile görevden alınan ve tutuklananlardan biri. 5 Ocak 2017’den beri tutuklu olan Baran hakkında 8.5 yıldan 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor. AKP’li belediye meclis üyelerinin şikayeti üzerine tutuklanan Baran’ın mahkemelerinde de aynı meclis üyeleri tanıklık yapıyor. Aralarından biri ise Pasur’da yaşanan cinsel istismara ilişkin davada tutuklanan ve ardından serbest bırakılan erkelerden biri. Pasur’da yaşanan cinsel istismar olayının hatırlatmamızda fayda var.

Amed’in Pasur ilçesinde 13 Haziran 2014-21 Mart 2015 tarihleri arasında 86 erkeğin sistematik olarak cinsel istismarına maruz bırakılan bir çocuğun şikayeti ile 60 erkek hakkında soruşturma açılmış; bunlardan 21 erkek hakkında ise soruşturma davaya dönüşmüştü. 9 erkeğin tutuklu yargılandığı davada cinsel istismar suçluları hakkında “çocuğun nitelikli cinsel istismarı” ve “kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlarından 44.5 yıl hapis cezası istenirken koruma altında bulunan çocuk ve annesi tehditler üzerine ilk iki duruşmanın aksine üçüncü duruşmada şikayetlerini geri çekmişler, 9 tutuklu ile tahliye edilerek ödüllendirilmişti! Erkek yargının kadın ve çocuğa dönük tüm saldırıları “iyi hal”, “haksız tahrik” indirimleriyle ele alıp kısa yoldan cezasızlandırılmaya çalıştığı bilindiği.

Kadın mücadelesindeki büyüme ile kadınların örgütlü olarak, erkek devletin her aracı ile ödüllendirmeye çalıştığı ve çoğu zaman da üzerini örttüğü cinsel saldırılara karşı koyuşu bugün cinsel istismar ve cinsel şiddetin daha görünür olmasını sağlıyor. Nitekim kadın mücadelesinin bu etkisini Ensar Vakfı’nda açığa çıkan cinsel istismarın üzerinin kapatılmaya çalışılmasına karşın devletin etkisiz kılınışın ile gördük. Ancak olayların üzerinin kapatılışı engellense de erkek devlet, cinsel istismara karşı Ensar Vakfı ile MEB anlaşması yaparak üzerine düşeni yapıyor!

Cinsel istismar ve cinsel şiddet; “hastalıklı” kişilerce işlenen “tekil” olaylar olarak meşrulaştırılmaya çalışan devlet, “Hadım yasası”nı tartışmaya açıyor; cinsel istismara ve cinsel şiddete karşı çocuk ve kadınların kendilerini koruma altına alınmasını telkin ediyor; yetmiyor çocuk ve kadınları cinsel istismar ve cinsel şiddette bulananlarla evlendirmek adına meclisten yasa geçirmeye çalışıyor. Kısacası erkek egemen sistem varlığını korumak ve pekiştirmek üzere devleti her aygıtıyla devreye sokuyor.

Pasur’da kayyum atanan belediyelerin meclis üyesi ile beraber erkek devlet, “bir taşla iki kuş” misali kadınlara ve çocuklara yönelik saldırılarını sürdürüyor. Cinsel istismarcı cezasızlıkla ödüllendiriliyor, cinsel istismarın önü açıyor; aynı cinsel istismarcı tanık olarak dinleneceği Pasur belediye eş başkanı Baran’ın nezdinde kadının siyaset de dahil olmak üzere yaşamın her alanından uzaklaşmasının

sağlamak üzere ele alınıyor. Tablomuzu netleştirelim: Pasur’da bir çocuğa cinsel istismarda bulunan onlarca erkekten biri çocuk ve ailesinin tehdit edilmesi sonucu şikayetlerini geri geçmeleri ile tahliye ediliyor. Aynı erkek kadına dair politikalar üreten ve hayatın her alanını olduğu üzere siyaseti de kadınlaştırmaya çalışan kadın belediye eş başkanı üzerinde yalan ifadelerle şikayette bulanarak tutuklatıyor; üzerine mahkemede tanık olarak dinleniyor. Beştepe’nin gündemi Melih Gökçek vb.leri gibi dursa da esas gündem Kürt halkının iradesini hiçleştirmek; kadına- çocuğa yönelik saldırıları boyutlandırmak. Pasur örneği bize bunun net bir şekilde tekrar gösteriyor.

(Tutsak ÖG çalışanı A. Ceren Aslan)   

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu