Güncel

Cumartesi Anneleri 737. Hafta | İki Farklı Kıta, Aynı Mücadele

Cumartesi Anneleri’nin 737. Hafta eylemine, Arjantin’den Plaza Del Mayo anneleri de konuk oldu. Burada konuşan TİHV Genel Başkanı Şebnem Korur Fincancı “Bu buluşma, aynı devlet terörüne maruz kalan, aynı acıyı yaşayan, aynı adaletsizliğe karşı mücadele eden İnsanların kıtalararası mücadele yoldaşlığıdır”

Cumartesi Anneleri’nin 737. Hafta eylemi 38 haftadır Galatasaray Meydanı’nın yasaklanmasından dolayı bu hafta da İnsan Hakları Derneği’nin önünde yapıldı. Bu hafta ki eyleme, Plaza Del Mayo eylemcilerinden Margarita Isabel Naoia, HDP milletvekili Filiz Kerestecioğlu ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.

Eylemde ilk olarak dün Bakırköy Hapishanesi ve Mısır Çarşısı’nda açlık grevlerine karşı eylemlerde polis işkencesine maruz kalan anneler anılarak, polis işkencesi kınandı. Eylemlerde haber takibi yaparken gözaltına alınan gazetecilere de özgürlük istendi. Daha sonra basın açıklamasına geçildi.

Vazgeçmediniz, vazgeçmeyeceğiz!

Basın açıklamasını TİHV Genel Başkanı Dr. Şebnem Korur Fincancı okudu. Açıklamada ilk olarak çocuklarının akıbetini öğrenemeden hayatını kaybeden anneleri anarak “Mücadelenizin devamcısı olmayı sürdüreceğiz; vazgeçmediniz, vazgeçmeyeceğiz!” diyerek hayatını kaybeden anneleri selamladı. Bu hafta da Şırnak’tan, Amed’den ve Arjantin’den kayıp yakınlarının bir arada olduğunu belirten Fincancı “Bu buluşma, aynı devlet terörüne maruz kalan, aynı acıyı yaşayan, aynı adaletsizliğe karşı mücadele eden İnsanların kıtalararası mücadele yoldaşlığıdır” dedi. 1977’de faşist diktatörlüğe karşı Arjantin’in başkentinde dikilen Plaza Del Mayo anneleri ile 1995’te aynı devlet terörüne direnen Cumartesi Anneleri’nin birbirinin devamcısı olduğunu belirten Fincancı, iki ayrı kıtada sürdürülen bu mücadelenin siyasi bir duruşa dönüştüğünü kaydetti.

Açıklamanın devamında bu haftaki eylemde şahsında toplanılan amca çocukları Halil ve Kasım Alpsoy’un gözaltında kaybedilme süreçlerini anlatan Fincancı, 25 yıl önce kaybedilen Halil ve Kasım Aksoy’un gözaltılarının aradan geçen 25 yılda hala inkar edildiklerini belirtti. Halil ve Kasım Alpsoy dosyalarındaki cezasızlığa bir son verilmesi gerektiğini belirten Fincancı “Kasım ve Halil Alpsoy için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz! 38 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekanımız olan Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diyerek açıklamasını sonlandırdı.

Mücadelemize devam edeceğiz

Kasım Alpsoy’un eşi Leyla Erdoğan Aksoy 25 yıl önce eşinin gözaltına alınarak ağır işkence gördüğünü ve sabah eve geldiğini, kimliğini almak için tekrar karakola gittiğini ve kendisinden bir daha haber alamadıklarını dile getirdi. Eşinden haber alana kadar burada mücadelesini sürdüreceğini bildiren Alpsoy, “Bize Galatasaray’ı yasakladılar. Galatasaray’ı bize açıncaya kadar mücadelemize devam edeceğiz” dedi.

‘Bir gün adaleti sağlayacağız’

Kardeşi kaybedilen ve Plaza De Mayo meydanına ilk çıkan ailelerden Margarita Isabel Noia “Burada sizinle onur duydum” diyerek kendilerinin 30 Nisan’da meydana çıkışlarının 42’nci yılını doldurduklarını söyledi. Her perşembe alana çıkmaya devam ettiklerini ve kayıplarına saygı duyulmasını istediklerini belirten Margarita, “Adaletsiz olmaz adalet sağlanana kadar mücadeleye devam. Bir gün adalet sağlanacak” şeklinde konuştu.

Diyarbakır’da 1996 yılında evinden gözaltına alınarak kaybedilen Şirin Bayram’ın annesi Remziye Bayram da söz aldı. Anne Bayram Kürtçe yaptığı konuşmasında hukuktan sonuç alamadıkları için davayı AİHM’e taşıdıklarını belirtti. “Hak, hukuk ve adalet yok” diyen anne Bayram, şunları aktardı:

“Biraz vicdan merhamet olsa kayıp yakınlarına parkları, Galatasaray Meydanı’nı yasaklamazlardı. Hak, hukuk, adalet yok. Dün Diyarbakır’daydım, bugün İstanbul’dayım yarın da belki başka bir yerde olacağım. Ama bu devletin ayıbıdır.”

‘Sizin gözlerinize her bakışımda sizi orada yargılayacağım’

Şırnak’ta 2001 yılında kaybedilen Kürt siyasetçi Ebubekir Deniz’in kızı Ceylan Deniz bugün buraya akıttığı gözyaşlarının hesabını sormaya geldiğini belirtti. Herkesin anne babasıyla birlikte yaşama hakkının bulunduğuna değinen Deniz, kendisinden bu hakkın alındığını dile getirerek şöyle devam etti:

“Babama o kadar safça beslediğim duygular şimdi özleme dönüştü. Ben her gün her sat babamı düşünüyorum. Ben bugün onları anmaya geldim. Onların mücadele arkadaşlarının hikayelerini dinlediğimde her birinin bir kıtasında kendimi buluyorum. Hepsi babamın arkadaşlarıydı, hepsi kaybedildi. Onlara işkence mi edildi yoksa direkt olarak öldürüldüler mi, bilmiyoruz. Yaşıyorlar mı, bilmiyoruz. Umudumuz her daim var olacak. Ben babamı her zaman bekleyeceğim. Ya kemiklerini ya kendisini… Ben babamı istiyorum. Sizin gözlerinize her bakışımda sizi orada yargılayacağım. Babamı sizin gözlerinizin içine her baktığımda isteyeceğim.”

Kayıpları zaman aşımına uğratmaya çalışıyorlar

10 yaşındayken babası, amcası ve amcaoğlu kaybedilen Adnan Orhan ise 25 yıldır onları bulmak için çaba harcadıklarını ama devletten bir yanıt alamadıklarını aktardı. Kayıp yakınlarının yasaklarla içerilere sığdırılmasını teşhir ederek “Mücadelemizden vazgeçeceğimizi düşünüyorsanız yanılıyorsunuz” diyen Orhan, aynı zamanda hukuk ve demokrasi mücadelesi de verdiklerini ancak düzen yargısının kayıp davalarını zaman aşımına uğratma çabası içerisinde olduğunu kaydetti. Konuşmaların ardından “Vazgeçmeyeceğiz, unutmayacağız, zalimlerle uzlaşmayacağız” sözleriyle eylem sonlandırıldı.

Halil ve Kasım Alpsoy

37 yaşındaki Halil Alpsoy, 12 Mayıs 1994 gecesi eşi ve 40 günlük bebeğiyle birlikte, akraba ziyaretinden dönüyordu. İstanbul Kanarya mahallesindeki evinin önüne geldiğinde kendisini bekleyen sivil polisler tarafından gözaltına alındı. Eşi Fikriye itiraz edip bağırınca kimliklerini gösteren polisler; “Merak etme, karakola kadar götürüyoruz, yarım saat sonra gelir.” dediler ve Halil Alpsoy’u Beyaz Toros marka araca bindirerek götürdüler. Halil Alpsoy bir daha evine dönemedi. 1 8 gün sonra işkenceden tanınmaz hale gelmiş bedeni, İstanbul’a 530 km uzaklıktaki Kırıkkale’de ormanlık bir alanda bulundu. Ailesi onu elindeki çocukluktan kalma izden teşhis edebildi.

Halil Alpsoy’un gözaltına alınmasından bir süre sonra polisler amcasının oğlu Kasım Alpsoy’un Adana’daki evine de baskın yaptı. 18 Mayıs 1994 tarihinde sabaha karşı uzun menzilli silah taşıyan çelik yelekli polisler 30 yaşındaki Kasım Alpsoy’u darp ederek gözaltına aldı ve Adana İstihbarat Dairesi’ne götürdü.

Gözaltına alındığı günün akşamı Kasım Alpsoy’u serbest bırakıp kimliğini alıkoydular, “Yarın gel, kimliğini al” dediler. Eve geldiğinde işkenceden perişan haldeydi. Ertesi gün kimliğini almak üzere bir akrabasıyla MİT binasına gitti. Akrabası bütün gün kapıda bekledi ancak Kasım Alpsoy o binadan bir daha çıkamadı. O tarihlerde Akkapı Kimsesizler Mezarlığı’nda polislerin gece saatlerinde gizli defin işlemi yaptığını söyleyen kişiler oldu ancak bu kişiler korkup tanık olarak ifade veremedi. Bu bilgiler üzerine ailenin şüpheli mezar yeri açılsın başvurusu reddedildi.

25 yıldır Kasım ve Halil Alpsoy’un gözaltına alındıkları inkâr edildi. Ailelerinin tüm başvuruları karşılıksız bırakıldı.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu