EmekGüncel

SÖYLEŞİ | “İşten Çıkarılan Arkadaşlara Ses Olmalıyız, Yoksa Çıkarmalar Devam Eder”

"İşveren hiç bir zaman sendikanın gelmesini istemez, bu sarı sendikada olsa böyle. Al, bu hak senin demez."

Çin sermayeli Xiaomi ve iş ortağı Salcomp’un İstanbul Avcılar’da kurduğu fabrikasında sendikalaşan işçilerin işten atılması üzerine işçiler 27 Ağustos gecesi iş bıraktı.

800 civarında işçinin bulunduğu Salcomp’ta asgari ücret seviyesinde ücret aldıklarını ve kötü koşullarda çalıştıklarını söyleyen işçiler bir süre önce Türk Metal’de örgütlenmeye başladı. Sendikalaşma faaliyeti üzerine gruplar halinde 25 kadar işçi işten atıldı.

İşten sendikal çalışma yaptığı için Kod-49’tan işten atılan işçilerden biri olan Yenigül, işten atılma sürecini ve fabrikadaki çalışma koşullarını aktardı.

-Kısa bir süre önce işten çıkarıldın, bu süreci  bize aktarır mısın, neler yaşadın?

İşyerinin sorunlarını anlatayım öncelikle. Xiaonmi telefon fabrikasında başlarken daha çok kadın işçiler vardı. Bu devlet tarafından teşvik aldı fabrika kurulduğunda. Çin fabrikası daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın Çinli’lerle anlaşması gereği Ziraat Bankası teşvik verdi. Fabrika kurulalı yaklaşık olarak 7 ay oldu, 7 yılda burada kalacak.

Yenigül, fabrikaya başladıklarında daha fabrika inşaatının bitmediğini, mutfağın bile olmadığını, yemeklerin dışarıda konteynırlarda yendiğini aktararak çalışma koşullarının daha başından epey kötü olduğunu aktardı ve “İşçiler çok mutluydu yeni bir telefon öğreniyorduk, montaj telefonların A’dan Z’ye yapılmasını. Biz montaj yapıyorduk, Çin’den geliyordu ürünler, birleştiriyorduk. 1-2 ay çalıştık 3 vardiyaydık sonra 10 saate döndü, 2 vardiyaya döndü bize hiç bir şey açıklamadan, söylemeden, hiç bir toplantı yapmadan sadece kulaktan dolma biçimde 2 vardiya olduğunu 10 saat çalışacağımızı öğrendik. Her ay mesailerimizi alamıyorduk, maaşlarımız eksik yatıyordu. Sürekli her ay gidip İKA ile konuşuyorduk hala devam ediyordu, çözülmüyordu. Bizim asgari ücretinin düzeltileceğini söylediler ama düzeltmediler” sözleriyle koşulların her gün biraz daha kötüleştiğini dile getirdi.

Sus payı olarak çikolata dağıtıldı”

“Asgari ücretle çalışmaya devam ettik. Sonra insanlara mobing uygulanmaya başladılar. Çay molalarımızı kaldırdılar daha sonra tekrar verdiler. Zaman zaman işçiler iş durdurdular kendiliğinden daha sonra işten atmalar başladı. Türk-İş’e bağlı bir kaç kişi işten atıldı sendika çalışmasından dolayı ama biz onları pek tanımıyorduk, iletişimde değildik. Daha sonra fabrika önünde bir akşam saat 6’da eylem yaptı işten atılanlar.

Servisleri arka tarafa fabrikanın içerisine çektiler, işçileri apar topar fabrikadan çıkarttılar, diğer vardiyayı almadan geldiler, diğer servisin alması gerekirken almadılar. Daha sonra müdür bizi fabrikadan çıkarttı, herkesi servise bindirdiler güvenlik ve polis eşliğinde.

Yenigül sürecini “Bayrama iki hafta varken bizlere çikolata dağıttılar. Sus payı! Diğer vardiyadakiler arıyorlar ‘bizi ne zaman alacaksınız’ diye. Yetkililer işyerin önünde eylem olduğunu söylüyorlar. Diğer vardiyayı bırakıp sizi alacağız diyorlardı, bir kargaşa yaşanıyordu. Bizim yemek, çay paydoslarımız da sıkıntılıydı, yemekhane mesafesi uzun ve biz soyunma dolaplarımıza gidip elbiselerimizi, terliklerimizi çıkartıp sivil kıyafetlerimizi giyinip güvenlikten geçiyoruz, alt kata yemekhaneye iniyoruz.

Tekrar soyunma odalarına gidip iş kıyafetlerimizi giyinip işbaşı yapıyorduk. 10 dakika erken işbaşı yapıyorduk. Lavaboya giderken sürekli kıyafet değiştiriyoruz, kaç dakika erken kaç dakika geç geliyoruz bunları hesap yapıyorlar. Sürekli işçilere mobing uyguluyorlardı” sözleriyle aktardı.

“Sendika kahvaltısı Kod-49 ile işten çıkarma gerekçesi”

“Bayramdan sonra Türk-İş’in baya bir üyesi oldu. Hızlı ve açıktan yürütmeye başladılar sendikal çalışmayı. Türk-İş’in bir kahvaltısı oldu oraya gideceğimi iş yerindekilerine söyledim. Birkaç kişinin beni ihbar ettiğini düşünüyorum. Kod-49’dan işten çıkarıldım. Hiç bir açıklama yapmadılar. İKA Ağustosun 5’inde akşam mesai bitiminde beni çağırdı. Herkesi sessizce, üretimde kimseye duyurmadan yukarıya çağırıyorlar. 

Diğer çıkarttıklarını da bu şekilde yukarıya çağırıyorlardı. Ne olduğunu anlamıyorsun, sonradan anladık. İKA hiçbir açılamada bulunmadan ‘üzgünüz sizle çalışamayız’ dedi. Ben neden diye sordum. Onlar ‘biz nedenini bilmiyoruz’ dediler.

Beni çıkarıyorsanız nedenini de biliyorsunuz dedim, bilmiyoruz dediler. Beni güvenlik eşliğiyle servise bindirmediler, kartlarımı elimden aldılar. Ben ne demek servise binemiyorum, ben buranın işçisiyim ve kartımı okutmak zorundayım dedim. Kartımı aldıkları için yüzümü okuttum çıkışta. ‘Yazılı olarak noterden bildireceğiz neden çıkış olduğunu, biz bir şey bilmiyoruz’ dediler. Üretim mühendisi, müdür yardımcısı, takım liderleri şaşırdılar çıkarılmama. Nedenini soruyorlar onlara da ‘size bilgi veremeyeceğiz’ diyorlar. Sendikadan dolayı çıkartılmamı, ‘gereken işi, görevi yerine getirmemem’ şeklinde gerekçelendiriyorlar. Eve hala kağıt gelmedi, 170 arayarak öğrendim bunları. 

-Patronların sendikalı işçilere tahammülsüzlüğünü nasıl değerlendiriyorsun, bu neyin korkusu sence?

İşveren hiç bir zaman sendikanın gelmesini istemez, bu sarı sendikada olsa böyle. Al, bu hak senin demez. Ama işçiler; işyerlerinde zor koşullarda çalıştığı, lavaboya gitmenin bir ihtiyaç olduğu halde süre kısıtlamasının olduğu, sürekli mobing uygulandığı, molalar keyfi kaldırıldığı, asgari ücrete geçinemediği ve bunlarla sendikaya üye olarak mücadele edeceği, bu hakları bu vesile ile elde edeceğini bildiği için sendikayı isterler. İşverende sendikayı istemez.

Esenyurt’ta birçok işçi havzasında iş yerinde işten çıkarmalar var. İşçiler neler yapmalı sence?

İşçiler bir araya gelmeliler, yan yana durmalılar. Her işçi işten çıkartıldığında bireysel düşünmemek, o işten atıldı dememek, seyirci kalmamak, işten çıkarılan arkadaşlara ses vermek, buna bir tepki oluşturmamız gerekli. Göz yumarsak çıkartmalar devam eder. Ve öylede oluyor.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu