GüncelMakaleler

YORUM | Cellat ve Papaz Rolü 

"CHP kitlelerin tepkisini ve öfkesini sindirmek ve denetimlerinde tutmak için sözde “muhalif” konumuyla papaz rolü oynamaktadır."

31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel seçimlerden sonra halk açısından ülkenin mevcut yapısında durum değişikliği olmamıştır. Türkiye, köhnemiş ve çürümüş minvalden çıkmış değildir. Sistemin atıkları devamlı emekçi, yoksul kesimlere yükleniyor. Külfet hep onlara mal ediliyor. Emekçilerin ve tüm ezilenlerin kemerleri hep sıkılıyor. Beraberinde emekçi sınıflara ve düzene muhalif kesimler üzerindeki siyasal baskı ve saldırı da aynen devam ediyor. Hatta 1 Mayıs’ta Anayasa Mahkemesi’nin kararına uyulmamış ve İstanbul’da saldırı yapılmış ve sonrasında kitlesel tutuklamalara gidilmiştir. 

Kısacası faşizmin baskısı katmerli boyutlarda varlığını devam ettiriyor. Bu baskı ve sömürü mekanizması bir taraftan devamlı dini, milli, feodal, burjuva ve tüm sanal manipülasyonlarla hep kamufle edilmek isteniyor. Diğer taraftan faşizmin baskı ve zulüm mekanizması tüm ağırlığıyla uygulanıyor, had safhaya tırmandırılıyor. Egemen sınıflar ve onların faşizme ve tahakküme tekabül eden devlet aygıtı varlığını ancak şiddetle ve manipülasyonla devam ettirebiliyor. 

Bunun nedeni toplumdaki sınıflar arası çelişkiler yumağının giderek büyümesi ve keskinleşmesidir. Aralarındaki mesafe daha açılmaktadır. Daha net bir deyimle, sömürülen ve ezilen sınıflarla, sömüren ve ezen sınıflar arasındaki derin uçurum giderek tırmandırılmaktadır. Öyle ki, egemen sınıflar ve devleti yönetenler çığırından öyle çıkmışlar ki, yaptıkları talan ve yağmayı mafya boyutlarına tırmandırmışlar ve edindikleri saraylar, villalar, servetler, kara paralar, zevk ve sefa ile ülkeyi adeta Lale Devri’ne sokmuşlardır. Buna karşın işçiler ve köylüler, küçük üreticiler, memurlar, emekliler ülke tarihinde en yoksullaştıkları döneme sokulmuşlardır. Bunun sonucu, hakim sınıflar ve devlet erki bu iktidarlarını, işçi sınıfı ve diğer emekçi sınıflar, Kürtler, Aleviler, emekçi kadınlar, muhalif aydınlar ve tüm ezilenler üzerindeki faşist diktatörlüklerini kat be kat tırmandırarak sürdürebiliyor. Daha net bir deyimle sömürü ve yağma arttıkça, faşizmin baskısı da tırmanıyor. Nitekim yerel seçimlerden sonra da mevcut diktatörlük varlığını aynı minvalde devam ettirmektedir. Hatta sömürü, sınıf çelişkileri ve siyasi baskı ve yaptırımlar giderek içine girdiğimiz süreçte daha katmerli hal alacaktır. 

Böylece AKP ve diğer devlet kurumları zor ve baskı unsuruyla toplumun tüm ezilen katmanlarını sindirmek ve etkisiz kılmayı amaçlamaktadır. En azından kendi kulvarlarında tutmak istemektedirler. Çökmüş ve çürümüş sistem bir türlü düzen ve istikrar oluşturamadığı için daha saldırganlaşıyor ve faşizmin zor unsurunu daha tırmandırıyor. İktidarda kalmak için faşist anayasalarını bile çiğnemektedirler. Varlıklarını ve iktidarlarını ancak zor unsurunun tırmandırarak devam ettiriyorlar. 

Diğer taraftan başını CHP’nin çektiği egemen sınıfların muhalif partileri ise ezilen sınıfların sömürü ve gördüğü baskıya karşı, kendilerini alternatif olarak gösteriyorlar. Sadece işbaşındaki AKP-MHP yönetimini sorumlu gösteriyorlar. Yoksulluğa, sömürüye ve baskılara karşı kitleleri kendi güdümlerinde tutmaya çalışıyorlar. Sömüren ve faşizmi uygulayan sistemi kitlelerin nezdinde gizliyorlar. Kendilerini kitlelere alternatif gösteriyorlar. AKP’ye karşı yığınların haklı taleplerini düzen içinde “savunma” rolünü oynuyorlar.

CHP’nin üstlendiği rol onların taleplerini “savunma” kisvesiyle halk katmanlarını kurulu düzen içinde tutmaktır. Amaçları işçi sınıfının giderek derinleşen sömürüye karşı radikal mevzilerde yer almalarını engellemektir. Siyasi baskılara karşı da onların tepkisini sistem içinde tutmaktır. İyice yoksullaşan ve mülksüzleşen küçük üreticileri de kendi denetimlerine almaktır. Kürt sorunu, Alevi sorunu, kadın sorunu gibi konularda da kendilerini öne çıkartıp sorunları düzen içi statükocu muhtevada tutmaktır. Tüm bu sorunlarda kendilerini alternatif olarak gösteriyorlar. Amaçları ezilen sınıfları ve ezilen kesimleri devrimci önderlikten yoksun tutmak ve kendi denetimlerine almaktır. Yeri geldi mi yönetimdeki AKP/MHP’yi düzen içi teşhir etmekte, sorumlu göstermekteler. Ama özünde birlikte hareket ediyorlar. 

Kısacası, yönetimdeki AKP yönetimi faşizmin baskı ve saldırılarıyla cellat rolü oynarken; CHP kitlelerin tepkisini ve öfkesini sindirmek ve denetimlerinde tutmak için sözde “muhalif” konumuyla papaz rolü oynamaktadır. Düzen partilerinin her zaman yaptığı bu görev bölüşümüne günümüzde daha ihtiyaç duyuyorlar. Hakim sınıfların yönetimdeki kesimiyle, muhalefetteki kesiminin üstlendiği cellat ve papaz rolü günümüz koşullarında da oynanıyor. Hatta günümüzde halkın içten içe kabaran öfkesini kendi kontrollerinde tutmak için papaz rolüne daha çok ihtiyaç duyuyorlar!..

Amaç, sömürünün, yoksullaşmanın, işsizliğin, açlığın, baskının, zulmün hızla arttığı koşullarda kitleleri mümkün mertebe devrim perspektifiyle donanmış komünist ve devrimci hareketlerden uzak tutmaktır. Bunun için CHP ve diğer irili ufaklı düzen içi “muhalif” partiler böyle bir rol oynuyorlar. Aslında CHP’nin tarihine bakıldığında 1925 tarihinde 1 Mayıs yasaklanmış, 1935’te ise 1 Mayıs’ı “Bahar Bayramı” olarak kutlanmıştır! Günümüzde ise sözde “1 Mayıs” kutlayıcısı olmuştur!.. Papaz rolü üstlenen CHP esen yele göre hareket ediyor… 

Her ne kadar günümüzde devrimci hareketler kitlelerden kopuk olsa da, yıpranan, çöken ve çürüyen sistemin girdiği agresif ve kısır döngü, önümüzdeki dönemlerde kopukluğun yerini devrimci ilişkilere bırakmasının nesnel koşullarını da olgunlaştırmaktadır. Sorun kitleleri kararlı ve ısrarla devrim perspektifiyle örgütleme sorunudur. Ancak kitleleri örgütlemenin öznel koşulları giderek daha gelişmektedir. Yeter ki, bu doğrultuda karar ve ısrarla hareket edilsin. 

Bundan dolayı CHP’nin papaz rolüne günümüzde hakim sınıflar daha ihtiyaç duyuyorlar. Diğer taraftan AKP ve CHP biraraya gelerek egemen sınıfların ve emperyalistlerin çıkarları için bir araya geliyorlar. MHP ile de görüşülüyor, ortak bir “Yeni Kapı Ruhu” oluşturuyorlar. Papaz ve cellat rolüne soyunan partiler ülkenin girdiği bu agresif dönemde birlikte kararlar alıyorlar. Baskı ve sömürü düzeninin devamı için iş bölümü yapıyorlar. 

Ancak çatırdayan ve temelleri sarsılan sistem ve yönetimin geleceği hiç de parlak değil. Yeter ki doğru devrimci minvalde örgütlenmeye ve mücadeleye gidilsin!.. 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu