Makaleler

İşsizliğe karşı yedek sanayi ordusunu örgütlü güce dönüştürelim! -1-

TÜİK Ekim 2016 işsizlik rakamlarını açıklamıştı. 2016’ın 3. çeyreğinde üretici sektörlerde yaşanan durgunluğun doğrudan işsizlik oranına yansıdığı bu rakamlara bakıldığında görülüyor. Resmi rakamlara göre işsizlik oranı yüzde 11.8. Fakat DİSK-AR’a göre işsizlik oranı yüzde 19.6 düzeyinde. Hemen her fırsatta ekonominin “iyi”, “sağlam”, “kaya gibi” olduğundan bahseden devlet erkânına en somut cevabı yine bir devlet kurumu verdi. Ekonomideki kötü gidişat, kriz eşiğine doğru gidiş işçi sınıfına her zaman olduğu gibi ilk önce işten atma olarak yansıdı.

“Üretim boyutlarındaki düzensiz genişlemeler, ayı şekilde beklenmedik daralmaların da ön koşuludur; bu daralma tekrar genişlemeye yol açar, ama el altında hazır insan malzemesi olmadan, emekçi sayısında, nüfusun mutlak büyümesinden bağımsız bir artış olmadan üretim boyutlarında genişleme olmaz. Emekçi sayısındaki bu artış, emekçilerin bir kısmını durmadan ‘serbest hale getiren’ basit bir süreçle, üretimdeki artışa oranla çalıştıran emekçi sayısını azaltan yöntemlerle gerçekleştirilir. Demek oluyor ki büyük sanayinin bütün hareket şekli, emekçi nüfusun bir kısmını, sürekli olarak işsiz ya da yarı işsiz insanlar haline getirmeye dayanıyor.” (Marx, 1997, Kapital Cilt 1, s. 603, Sol Yayınları, 5. Baskı, Ankara)

İşsizlik, kapitalist sistemin yapısal sorunlarından biridir. Ekonomik gelişmelerde daralma, durgunluk, canlanma ve büyüme dönemlerinde artma ve azalma biçiminde her daim var olan, Marks’ın vurgusuyla “durmadan üreten şey kapitalist birikimin ta kendisidir.” 2016 yılının Ekim ayında işsizliğin artarak 3.6 milyona (resmi rakam) çıkması, DİSK-AR’ın geniş tanımlı işsizlik sayısında gerçek işsiz sayısının 6.5 milyon olması doğrudan “büyük sanayinin” hareket şekliyle ilintilidir. Bu hareketi tetikleyen etkileyen etmenler ekonomiden ziyade siyasi alandaki gelişmelerdir.

AKP/Erdoğan’ın Suriye’deki paylaşım savaşına dahil olması, T. Kürdistanı’nda Kürtlere yönelik baskı, zulüm ve katliama yönelmesi, göbekten bağlı olduğu emperyalizme “çatması” ve 15 Temmuz darbe girişimi emperyalist sermayenin azami kâr oranı için riskli bölge ülke haline getirdi. Kredi derecelendirme kuruluşlarının TC devletinin yatırım yapılamaz (buna çöp notu deniliyor) ilan etmesinin üretici sektörlerde durgunluğa, çarkların dönmemesine temel etkisi oldu. Bunun kaçınılmaz sonucu olarak hem yabancı yatırımlarda azalma oldu hem yabancı sermaye çıkışı yaşandı hem de ihracat rakamları geriledi.

Üretmeyen, çarklarını döndüremeyen ve ürettiğini ihraç edemeyen üretici sektörlerde dükkânlar kapanırken, krizi fırsata çevirmek isteyen ve azami karını koruma derdine düşen patronların ilk yaptığı şey işçileri işten atmak oldu. Yeni istihdam alanlarının kurulmaması, kurulanların yığılan iş gücünü emecek düzeyde olmaması işsizlik sorununu daha yakıcı hale getirdi. Başkanlıktan başka bir şey görmeyen AKP/Erdoğan’ın ekonomideki gidişata “sorun yok” yaklaşımı işsizlik olarak patladı.

 

Devam edecek

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu