GüncelManşet

Savaş Karşıtı Koordinasyon’dan, “Savaşa Hayır” çağrısı

H. Merkezi: Efrîn’e karşı işgal girişimi başlamadan çalışmalarına başlayan Savaşa Karşı Koordinasyon, aydın, yazar, siyasetçi ve demokratik kitle örgütü, kadın örgütleri ile birlikte Makine Mühendisleri Odası’nda bir araya gelerek, “Bugün barış isteyenler ‘suçlu’ ilan ediliyor. Barışı istemek bir haktır. Buradan bağırıyoruz: Savaşa hayır, barış hemen şimdi” dedi.

Savaşa Karşı Koordinasyon’un açıklamasını okuyan Yazar Nesteren Davutoğlu, Fransız bir yazarın “Tüm savaşlar iç savaştır, çünkü tüm insanlar kardeştir” sözleriyle konuşmasına başladı. Davutoğlu, “basın toplantımız savaşı durduramaz biliyoruz ama sözlerimiz, yoksul, imtiyazsız kesimlerin ölümüne ‘hayır’ diyenlerin tarihe bir not düşmesidir” dedi.

Davutoğlu, savaşın bilgisayar oyunu olmadığına dikkat çekti, “Savaş gerçek, ürettiği düşmanlık da gerçek. Sessizlik yanıltmasın hiçbirimizi” dedi.

Davutoğlu açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi: “Barış isteminin, çocuklar ölmesin demenin cezalandırıldığını biliyoruz. Ölüm sessizliği istenen… Halkları birbirine düşman kılmak suçtur. İnsanlığın yarattığı değerler, barışı savunmayı görev kılıyor. Ülkemizde ve bölgemizde savaş değil sulh ve sukün istiyoruz. Savaş taraftarlığının gürültüsünde gerçeklerin örtülmesine rızamız yok. Ölümleri konuşamıyoruz, gazetecilik ölüyor, çocuklara yönelik cinsel istismarları tartışamıyoruz, işçilerin grevlerini duyamıyoruz. Hanefi Kürt, Sünni Arap, Şii Türkmen, Alevi Kürt, Ortodoks Süryani, Ermeni, Çerkes ve Kürt Ezidilerin yaşadığı Afrin’de kim bilir neler yaşanıyor? Kadın erkek, yaşlı genç, çocuk hasta yüzbinlerce insanın sesi de duyulmuyor. Tıpkı Yemen gibi, tıpkı Filistin gibi. Coğrafya kaderse bu geniş coğrafyada yaşayanların gidecek bir yeri yok, birbirimizin yüzüne bakacağımız müzakere alanını korumak zorundayız. Kapı komşumuzla, yanı başımızdaki komşu halklarla…

Bizler, düşmanlıkların toplumları tükettiğini biliyoruz. Bunu tarihten biliyoruz. Yeni bir yaşamı var etmenin toplumları güçlendirdiğine inanıyoruz. Barışı istemek bir haktır. Ölümü değil yaşamı savunuyoruz.”

Nesteren Davutoğlu’nun açıklaması ardından koordinasyon içinde yer alan parti temsilcileri ve kişiler söz aldı.

 

“Emperyalizm karşıtı bir savaş değil”

EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan: Bu operasyon emperyalizm karşıtı bir savaş değil, emperyalist savaşları güçlendiren, ona zemin sunan bir karardır. Türkiye’nin bir bekaa sorunu yoktur. AKP’nin yanlış politikaları sorunu vardır. Dün Obama’nın aldattığını öğrendik. Sürekli aldatılan hükümetin isabetli bir karar alacağını düşünmüyoruz. Bu ülkenin bütünlüğünü sağlamayacağı gibi, halklar arasında duygu birliğinin zayıflamasına neden olacaktır. Kutuplaştırıcı, milliyetçi politikalarla birlikte birlikte yaşama duygusu iyice zayıflayacaktır. İnsanlık gereği olarak, yurttaşlık bilinci ve siyasi sorumluk gereği, bu karardan dönmeye çağırıyoruz. Askeri birlikler tekrar sınır içine alınmalı. Bu operasyona son verilmeli ve ülkede kutuplaştırıcı siyasete son verilmelidir.

 

“İktidara karşı, savaşa karşı duracağız”

Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Eş Sözcüsü Naci Sönmez: İnsanlığın unutturulduğu vicdanın öldürüldüğü bir dönemdeyiz. Burada savaş karşıtı vermenin çok önemli. Toplumu psikolojik algıyla yönetmeye çalışan iktidara karşı, evet savaşa karşı duracağız demek çok önemli. Ses vermek için topluma cesaret vermek vicdani görevdir. Toplumun bütün kesimlerini yan yana dizecek, savaşa karşı barış talebini duygularını dile getirmeliyiz.

 

“Efrin’de savaş yok, işgal girişimi var”

HDK Eş Sözcüsü Onur Hamzaoğlu: Ben aynı zamanda bir Barış Akademisyeni olarak da buradayım. Bu konuşmayı barış istemek için yapıyorum. KHK’yla atılmadan önce ‘Savaş ve Halk Sağlığı’ dersleri veriyordum. Derslerde savaşların toplumun geleceğini yok ettiğini, tüm sivilleri hedef aldığını söylüyorduk. Özellikle 20. yüzyılın ortasından itibaren süren savaşlarda ölen 1 askere karşılık 15-20 sivilin öldüğünü anlattık. Savaş tanımı, ilk olarak 1907 yılında Lahey sözleşmesi, 1949 Cenevre sözleşmeleri gündeme geliyor. Bunları ayrıntılı olarak incelediğimizde, evet Efrîn’de savaş yok. Bugün ifade ettiğimiz gerçek ise bir savaşın ötesinde bir durumu ifade ediyor. Bir katliam girişimi ve bir işgal girişimidir Efrîn. Türkiye’nin de taraf olduğu kışkırtılmış Suriye iç savaşı sonrasında nüfusu 1,5 milyonu aştı. Bölgeye yerleştiler. Bir üniversite kuruldu, iki hastanesi faal çalışıyor, 7 anadilde eğitim yapıyorlar, onlarca okul var. Bu kurulu düzene saldırıyorsunuz. Orası askeri üs değil. O bakımdan Efrîn’e yönelik saldırılara, bu özellikleri dikkate alarak karşı durmamız gerekiyor.

 

“Saldıran tekçilik, savunulansa çoğulculuktur”

HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan: Efrîn, bütün bir yangının içinde çok kültürlü renkliliğini koruyabilen ender vahalardan biri oldu Suriye’de. Bu saldırının asıl amacı bu çokluğu boğmaktı. Ben her şeye rağmen Efrîn halkının bu saldırıya karşı kendi vatanlarını koruyacaklarını düşünüyorum, bu saldırganlığı püskürteceklerdir. Oraya saldıran tekçilik, savunanlarsa çoğulculuktur. Sınırlarımız dışındaki insanların evlerine saldırıyoruz. Orada Araplar, Türkler, Ermeniler Türkmenler bir arada yaşamanın yollarını bulmuşlar. Bunu bulamayan Türkiye halklarıdır. Bir an evvel bu saldırıyı durdurmaya, Efrîn halkından başlayarak topyekün birbirimize sarılmaya çağırıyorum. Savaş insanlık suçudur. Savaşa evet demek suçtur. Savaş yapanların yanında durmak suçtur. Bu suça ortak olmayın. Savaşa hep beraber hayır diyelim.

 

“Bunların dini fetihçilik, ideolojisi kızıl elmadır”

Antikapitalist Müslüman yazar İhsan Eliaçık: İki noktaya değinmek istiyorum. Bu harekatın dini fetihçilik, ideolojisi kızılelmadır. Kuran’ı Kerim’deki Fetih suresinin, 90 bin camide okunması stendi. Darbede olduğu gibi dine sarıldılar. Bu sure silahlar konuştuğunda değil, silahlar sustuğunda okunur. Tam tersine çevirerek, dini araç olarak kullanıyorlar. Kabul etmiyoruz. Barış olan bir dil savaşçı ideolojilerde kullanılmasını reddediyoruz. ‘Kızıl Elma’ dedi Cumhurbaşkanı. Yeryüzüne hakim olmak Allah’ı şirktir. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Dinimizin savaşçı ideolojiye alet edilmesini kabul etmiyoruz. Savaşa hayır diyenler, barıştan yana olanların, hak hukuk adalet diyenlerin yanında olmaya devam edeceğiz.

 

“Sokağa çıkıp barışın sesini yükseltmeliyiz”

Alevi Bektaşi Federasyonu MYK Mustafa Can: Bu topraklarda bin yıllardır katliamlara uğramış bir neslin temsilcisiyim. Erfin’deki Kürtler arı kovanına çomak soktular. Çünkü onlar Ortadoğu’da bir oyunu bozdular. Onlar emperyalistlerin oyununu bozdular. Katliamcıları bozguna uğrattılar. Bu ülkenin ve coğrafyanın farklı kültürleriyle birlikte hep beraber bu oyunu bozmalıyız. Sokağa çıkıp barışın sesini yükseltmek gerekiyor.

SYKP Eş Başkanı Ahmet Kaya: Barış çağlığını çoğaltmanın zamanıdır. Var gücümüzle devam etmeliyiz. Halkların kardeşliğini ve barış çığlığını yükseltmeye devam edeceğiz.

Halkevleri Nuri Günay: Savaşın olduğu yerde insanlık suçu işlenir, içeride de yalan suçu işlenir. Ülkenin dört bir yanında insanlar gözaltına alınıyor. Tek gerekçeyle, barış istediği için. Barış istemek suç değildir demek yeterli değil. Barış istemek, insanlık görevidir. Biz bu görevi yerine getirmeye devam edeceğiz. Bu iradeyle bir araya gelenler, kardeşlik isteyenler az değil. Bu sesi yükseltmek için elimizden geleni yapacağız.

Demokratik İçin Birlik Erdoğan Aydın: Suriye gibi tekleştirici bir rejimi değil, çoğulculuğu kurumsalaştıran komşu toprağımıza saldırı, çoğulculuğu ortadan kaldırmıyor Türkiye’nin tüm kazanımlarının tasfiyesi anlamına da geliyor. Barıştan yana güçlerin, mutlaka bu savaşın, ne milli, ne güvenlik, ne demokrasi için değil, tek adam rejiminin bölgedeki demokratik örneklere yönelik saldırı olduğu anlatmalı.

 

“Efrin halkının yanındayız”

ESP adına Deniz Bakır: Bu savaş iç savaş olduğu kadar işgal savaşı. Ortadoğu’da halklara, ezilenlere umut olmuş bir devrimi ve bunu temsil eden Efrîn’i yok etmek, bu umudu kırmak için işgal harekatını başlattılar. İkincisi de bu işgal, Türkiye halklarının umudunu geleceğini işgal etmek istiyordu. Harekatın başladığı ilk günlerden beri ilk günlerden beri izliyoruz. OHAL rejimi altında halkları koyu faşizm altında yaşamaya mahkum ettiler. Savaşı yaşamın bir parçası haline getirdiler. Savaşa hayır demek, işgale direnmektir. Sokakları, umudumuzu, özgürlüğümüz, geleceğimizi Saray’ın pervasızlığına, onların çetelerine bırakmamak gerekiyor. Savaşa karşı çıkmanın yolu direnişin yanında saf tutmaktan geçiyor. Efrîn halkının, Rojava devriminin direnişinin safında yer tutmaya devam edeceğiz.

 

“Kadın eşitlikçi yaşam hedefleniyor”

HDP Kadın Meclisi adına Gülsüm Ağaoğlu: Savaşlar da galibiyetler hanesine ganimet olarak kadınların sayısı yazılır. Orada hedeflenen aynı zamanda birlikte yaşama iradesi, kadın eşitlikçi sistem ve ekoloji sistemdir. Bundan bahsetmeden orada tehlikenin ne olduğunu söylemek eksik kalır. Köle pazarlığında kafesler içinde yaşanan kadınlar vardı. O yüzden buraya Rojava kadın devrimi diyoruz. Bir kez daha kadın eşitlikçi kazanımlar hedefleniyor. Tüm Efrîn halkı, oradaki kadın eşitlikçi kazanımı için işgal girişimine karşı olduğumuzu bir kez daha ısrarla ısrarla barış istemeliyiz.

Barış İçin Kadın Girişimi Lale Bakırezer: Bilmeme görmeme duymama seçiliyor. Bildiğimizi sandığımız büyük bir oyunun içinde debeleniyoruz ne zamandır. Yaşamaya ve yaşatmaya gündelik olağan hesaplar yerine büyük hesaplar, bitmeyen hınçlar ve intikamlar bekleniyor. Hayallerimizi, çocuklarımızın insan olması, gelecek kurması üzerine mi kurduk gerçekten. Zulüm sarmalı mı arzuladığımız. Gerçekten bizler ne istiyoruz?

Savaş Karşıtı Koordinasyon’un açıklamasına, Kaldıraç, Suruç Yaralıları, Partizan, Sosyal Araştırmaları Vakfı, İşçi Sözü Gazetesi, 78’liler Girişimi, Barış Bloku, Türkiye İnsan Hakları Vakfı, Çağdaş Sinema Oyuncuları, ‘Savaşa Hayır’ diyen 170 imzacı arasında yer alan Gençay Görsoy da katıldı, “Savaşa Hayır” mesajını iletti.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu