GüncelManşet

“Sarraf Ayakkabı Kutularını Ve Rüşveti Anlatacak”

H.Merkezi: ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarını yasa dışı yollarla delme, rüşvet ve para aklama suçlamasıyla ABD’nin New York kentinde başlayan ve Rıza Sarraf’ın sanıkken tanık olduğu davanın jürili duruşmaları dün başladı.

Dün görülen duruşmada Savcı David Denton, tanık olan Rıza Sarraf’ın “ayakkabı kutuları ile Türk yetkililere nasıl rüşvet verildiğini anlatacağını” söyledi. Sunulan dilekçede Sarraf’ın itirafçı olmayı 26 Ekim’de kabul ettiği belirtildi.

Denton, Sarraf’ın iddia makamının “yıldız tanığı” olacağını belirterek, “olayın iç yüzünü anlatacağını ve yalanların ardındaki gerçekleri ortaya çıkaracağını” kaydetti.

Jüri üyelerine Sarraf’ın Türkiye ve İran hükümeti yetkililerinin ABD yasalarını delmek için “petrol karşılığı altın ticareti” adı altında nasıl bir tezgâh kurduklarını anlatacağını aktaran Savcı, bu tezgahın ortaya çıkmasının Türk ve İranlı bakanlar tarafından engellendiğini sözlerine ekledi.

 

Denton: “Yozlaşmış üst düzey politikacılar Sarraf’a hâkimlere daha da çok, milyonlarca dolar rüşvet vermesi talimatını verdi.”

Davada Rıza Sarraf’ın aleyhine tanıklık yapacağı ve yargılanan isim ise tutuklu sanık eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Hakan Atilla. Ancak Atilla’nın avukatı Victor Rocco, Sarraf’ın tanıklığına itiraz etti.

Avukatı Atilla’nın yolsuzluğa bulaşmadığını, rüşvet almadığını ve işine bağlı bir insan olduğunu dile getirdi, Savcı Denton ise Atilla hakkındaki iddiaları aktardı.

Denton, eski Halkbank yöneticisinin ABD’nin İran’a yönelik yaptırımlarında bir milyar dolarlık açık yarattığını ve ABD’nin ulusal güvenliğini tehlikeye attığını belirtti.

Öte yandan Savcı Denton, Türkiye’de 17-25 Aralık 2013’te yaşananlara değindi.

Türkiye’de 17-25 Aralık 2013’teki yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının üzerinin kapatıldığını belirten Denton, Sarraf ve Atilla’nın, Türkiye ile İran hükümeti yetkililerinin de dahil olduğu bir tezgahın parçası olduğunu dile getirdi: “Türkiye’deki aynı yozlaşmış üst düzey politikacılar Sarraf’a hâkimlere daha da çok, milyonlarca dolar rüşvet vermesi talimatını verdi, böylece her şey unutulacaktı…”

 

Mahir Ünal: “Bu oyunu tanımıyoruz”

kutu ayakkabıAKP sözcüsü Mahir Ünal, Sarraf’ın tanıklık edeceğinin öğrenildiği dakikalarda gazetecilere yaptığı açıklamada, “Bu tiyatroyu sahneleyenleri biliyoruz. Bu oyunu tanımıyoruz” şeklinde. Ankara, yargılamanın Türkiye’ye yönelik siyasi bir dava olduğunu ve soruşturmadaki delillerin sahte olduğunu savunuyor.

Mart 2016’da ABD’de tutuklanan Sarraf Pazartesi günkü duruşmada davanın sanığı olmaktan çıkarılmış, tanıklar arasına eklenmişti. Bu, Sarraf’ın savcılıkla anlaşmaya giderek cezasının hafifletilmesi karşılığında iddia makamı lehine tanıklık edeceği anlamına geliyor.

 

Atilla 50 yıl hapis istemiyle yargılanıyor

ABD’deki davada sanıklar, Washington’ın İran’a uyguladığı ambargoyu delme, bankacılık sahtekarlığı, kara para aklama ve ABD bankalarını dolandırma gibi suçlamalarla karşı karşıya. İddianamede, Sarraf hakkında 95 yıl hapis cezasının yanı sıra 50 milyon dolar para cezası isteniyordu. Atilla, 50 yıl hapis cezası ve iki milyon dolar ceza talebiyle yargılanıyor.

Davada Sarraf ve Atilla dışında sanık konumunda olan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan hakkında yakalama kararı bulunuyor. Eski Halkbank Genel Müdürü Süleyman Aslan, eski Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan’ın da yakalanmaları isteniyor.

Sarraf halen cezaevinde

Öte yandan Hürriyet muhabiri Razi Canikligil’in haberine göre Rıza Sarraf’ın nerede olduğu da öğrenildi.

Duruşmayı New York’ta mahkeme salonundan takip eden muhabir, Savcı Yardımcısı Sid Kamaraju ile hakim Richard Berman arasında geçen bir diyaloğu aktardı.

Buna göre Kamaraju, Sarraf’ın bugün tanıklık yapacağı duruşmaya nasıl getirileceğini öğrenmek istedi; ‘Kolluk kuvvetleri tarafından mahkemedeki hücre bloğundan çıkarıldıktan sonra jüri önünden kelepçeli olarak mı geçirileceğini’ sordu.

Hürriyet de kullanılan bu ifadelere dayanarak Sarraf’ın halen cezaevinde tutulduğunu yazdı.

 

ABD Dışişleri Bakanı’ndan Zarrab Davası Mesajı

ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson, Washington merkezli düşünce kuruluşu Wilson Center’da düzenlenen bir panelde yaptığı konuşmada, ABD-Avrupa ilişkileri konusundaki bir soru üzerine İran’la ilgili eleştiri ve endişelerini dile getirirken Türkiye’ye de çağrıda bulundu.

İran’ın “habis tutumuna” karşı Avrupalı ortaklarını ABD ile birlikte durmaya davet eden Tillerson, Tahran rejiminin “dini, siyasi ve bireysel özgürlükleri bastırmaya yönelik totaliter” politikalarının Batılı ilkelere aykırı olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı, “Avrupa’nın bölgedeki kesişme noktasında, Türkiye’nin coğrafi yakınlık ve kültürel bağlardan ötürü İran’ı göz ardı edemeyeceğinin farkındayız. Ama bir NATO müttefikimiz olarak Türkiye’den, müttefiklerinin ortak savunmasını ön planda tutmasını istiyoruz. İran ve Rusya, Batılı milletler topluluğuna mensup olmanın sağlayabileceği ekonomik ve siyasi faydaları Türk halkına sunamaz” dedi.

 

“ABD bütün bilgileri kullansa Türkiye’de hükümet düşer”

Rıza Sarraf’ın merkezinde yer aldığı dava ABD’de devam ederken Sarraf’ın itirafçı olduğu artık kesinleşti.

Yargılamayı değerlendiren Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dışilişkiler Sorumlusu Hişyar Özsoy, ABD’deki yargılamanın hedefinde Sarraf olsa da, yargılamanın Sarraf’ın içinde olduğu ilişkiler ağını deşifre etmeye yönelik olduğunu söyledi.

MA’dan Kenan Kırkaya’ya konuşan HDP’li Özsoy, bu ağın da AKP’li bürokratlar, bakanlar, aile fertlerinden oluştuğunu söyledi:

“Biz bunun şuan küçük bir kısmını görebiliyoruz. Önümüzdeki dönemde bu ağ geniş bir şekilde açığa çıkabilir. Bunun sonucunda Türkiye uluslararası alanda ciddi bir kredibilite ve imaj sorunu yaşayacak, Halk Bank ve diğer bankalara önemli yaptırımlar gelecek. Rüşvet olayları var. Yolsuzluklar var bütün bunlar açığa çıkacak.”

Sarraf’ın Türkiye’de aklamasından sonra ABD istihbaratının işi daha ciddiye aldığının altını çizen Özsoy, ABD yargısının elinde çok fazla malzeme ve bilgi olduğunu da belirtti.

ayakkabı kutuusuÖzsoy, davanın nereye kadar ulaşacağının kestirilemediğine ancak Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan ile damadı Beraat Albayrak’ın isimlerinin dava kapsamında açık bir şekilde geçtiğine dikkat çekti.

AKP hükümetinin davaya ilişkin son dönemlerde artan tepkisine de dikkat çeken ve hükümetin daha önce, “Sarraf’ı oradan alabiliriz, bazı pazarlıklarla bu işin üstünü örtebiliriz” diye düşündüğünü, bu konuda girişimlerde bulunduğunu dile getiren Özsoy, şöyle devam etti:

“Şimdi o kapı kapandı. Zarrab tanık durumuna geldi ve Türkiye’deki yetkililer üzerine ifade verecek. Büyük bir ihtimal ile Halk Bank Genel Müdür Yardımcısı da bir süre sonra tavrını değiştirebilir. Bu basit bir yolsuzluk meselesinden ABD ile Türkiye ilişkilerini gerginleştirecek bir duruma dönüştürecek.

İnkar bir noktaya kadar geldi bir noktadan sonra bunu meşrulaştırmak durumundalar. İbrahim Kalın da bunu söyledi. ‘Biz bunu yapmak zorundaydık, bu yasaya aykırı falan değildi’ diyorlar. İç kamuoyuna karşı bunu meşrulaştırmaya çalışıyorlar. Bunun dünya kamuoyunda bir karşılığı yok.”

 

“Erdoğan son 4 yıldır ayakta kalma mücadelesi yürütüyor.”

Hükümetin Sarraf yargılamasını “komplo” olarak değerlendirmesinin de kayda değer olmadığının altını çizen Özsoy, Sarraf yargılanmasının Türkiye’de engellendiğini hatırlattı.

Özsoy, ABD yargısının Türkiye’ye yönelik, “ellinizdeki delilleri ortaya koyun” çağrısında bulunduğunun da altını çizdi.

“Türkiye Cumhuriyeti devleti bu işin içindedir” diyen ve “Sarraf konuşursa bu iddianame genişleyecek” değerlendirmesinde bulunan Özsoy, davanın nereye kadar genişleyebileceğinin de kestirilemediğini söyledi.

Ayrıca Türkiye ile ABD arasında kimi sıkıntılar olduğunu ve davanın yürütülüş biçiminden bağımsız olarak, davanın siyasi boyutlarının da bulunduğunu belirten Özsoy, siyasi olma durumunu da şu sözlerle değerlendirdi:

“Sarraf davasının kapatılması için bazı girişimler oldu, iki devlet arasında anlaşma arayışları vardı. Bunlar ABD basını tarafından faş edildi. Türkiye’nin gizli kapalı bütün girişimlerini ABD’de açık eden ekipler var. PYD ve YPG ile ABD ilişkileri, Zarrab meselesi, iki ülke arasında karşılıklı tutuklamalar var.

Rehin olarak tutulan isimler var. ABD’de bunun için, ‘rehin diplomasisi’ diye bir kavram üretilmiş. Bu kadar çok problemin olduğu yerde Sarraf meselesi üzerinde kimi politik hesaplaşmalar var. Mesele mahkemenin politik tutum sergilemesi değil.

Bu bir devleti içerdiği için siyasi bir durumdur. Bu kararlar hükümeti içeride ve dışarıda zor durumda bırakacak kararlardır. Bu saatten sonra bu topun oradan çıkması mümkün değil.

Defalarca gidip geldiler, girişimde bulundular, rest çektiler hiç biri olmadı. Zaten Türkiye ile AB, Türkiye ABD arasında sürekli bir kriz hali var. Eğer eskisi gibi ABD kamuoyu ya da siyaseti Erdoğan’a destek veriyor olsaydı bu Sarraf meselesi bu kadar gündeme gelmezdi. Basının hepsi çarşaf çarşaf bu davayı işliyorlar.

Bunun sebebi Erdoğan anti-patisidir.

Erdoğan son 4 yıldır ayakta kalma mücadelesi yürütüyor. AB ve ABD artık Erdoğan’ı istemiyor. O yüzden Erdoğan milliyetçi ve ulusalcılara sığınmaya başladı. Kürt meselesinde de bu yüzden daha fazla şahinleşti.

İçeride milliyetçilere sığınırken dışarıda da Rusya’ya yanaşmaya başladı. Erdoğan batı ile bütün köprüleri yıkıp, daha fazla Rusya’ya yakınlaşabilir. Ben gidiyorsam, pekala Rusya ve diğer yapılar ile ömrümü uzatabildiğim kadar uzatırım’ diye düşünüyor.”  

Kaynak: Gazete Karınca

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu