Makaleler

Rus Ermenistan ilişkilerinde yeni boyut; Ezilen halkların çıkarına değildir!

Emperyalistlerin dünya pazar alanları üzerindeki hareketliliği giderek artıyor. Bölgesel savaşlar mevcut silahların denenmesine ve tüketilmesine olanak sağlarken sürekli geniş çaplı tatbikatlar yapılıyor. Bunlarla birlikte stratejik noktalarda askeri nüfuz artırılıyor. Rusya, Kafkasya bölgesinin güvenliği için Ermenistan’la ortak ordu kurma anlaşmasını onayladı. Kasım 2016’da karşılıklı atılan imzalardan sonra Rus parlamentosunun alt kanadı devlet dumasında da kabul edilerek ortak bir ordu kurulması kararlaştırıldı. Bu Rus emperyalizminin bölgedeki nüfuzunu artırması anlamına gelirken Rusya’nın bir taşla birçok kuşu vurma hamlelerinden biridir.

Ortak orduyu gündeme taşıyan öncelikli konulardan biri kuşkusuz ki, Ortadoğu’daki savaş ve savaşın bölgesel sınırların dışına doğru genişlemesidir. Ermenistan’ın stratejik konumu Kafkaslar ve Ortadoğu arasında yer alması, her iki bölgeyi kontrol ve denetim altına alma olanağının olması açısından önem arz ediyor. Ortadoğu’daki savaşa ve olası İran müdahalesine (ABD’nin) anında karşılık verme veya askeri ve lojistik destek sunmada Ermenistan, Rusya açısından velinimet konumunda. Diğer yandan Ermenistan’ın TC devletiyle sınır olması da Rusya’ya TC devletinin askeri hareketliliğini takip etmesi açısından önemli bir olanak sağlıyor. Askeri olarak Rusya, Ermenistan’da elde edeceği askeri üsle Ortadoğu’yu kuzeyden kuşatmış olacak. Bu avantajı da savaş sürecinde etkin bir biçimde kullanacaktır. Hazar Denizi’nden füzelere IŞİD mevzilerini vurması hatırlandığında Rusya’nın yapmış olduğu bu hamlenin ne anlama geldiği daha net görülmektedir.

Rusya için öncelikli konulardan bir diğeri ise enerji kaynakları ve boru hatlarının güzergahı ve güvenliğidir. Rus ekonomisinin yüzde 60’lık bölümü enerjiye dayalı. Bu nedenle Hazar Havzasındaki dünya piyasasına akan enerji kaynakları ve boru hatları Rusya için ayrı bir önem taşıyor. Rusya hem enerji kaynakları hem de bu hattın geçeceği güzergahı kendi denetimine almak istiyor. Kendi denetimi dışında dünya piyasalarına yapılacak bir enerji akışı, Rus ekonomisini oldukça olumsuz etkileyeceğinden karşı çıkıyor. ABD enerji tekellerinin kâr hırsı AB’nin enerjide Rusya bağımlılığına son verme arayışı Hazar Havzasını ön plana çıkarıyor. Tahmini rakamlara göre bilinen petrol rezervi 34 milyar varil, olası rezerv ise 235 milyar varil düzeyinde. Bilinen doğalgaz rezervi 16 trilyon metreküp, olası rezerv ise 19 trilyon metreküp. Bu rakamlara göre Hazar Havzası enerji kaynakları açısından dünyanın yüzde 12’sine sahip ve 3. sırada yer alıyor. Bu emperyalistlerin bölgeye yönelmesi için fazlasıyla yeterli bir sebeptir. Dolayısıyla bölgeyi “arka bahçesi” olarak gören Rusya, enerji kaynaklarını, boru hatları ve güzergahlarını diğer emperyalistlere bırakmak istemiyor. Ermenistan’daki askeri varlığı ile Hazar Havzasının enerji kaynakları üzerinde kontrol sağlamada önemli bir avantaj sağlamış olacak.

Bu yaklaşım-hamle Rusya’da Putin iktidarıyla hakim olan Avrasyacı jeopolitik anlayışla da örtüşüyor. Avrasyacı anlayışa göre Rusya batı ile bağını koparıp yüzünü Avrasya’ya dönmelidir; Çarlık dönemindeki gibi bir Rus İmparatorluğunun kurulması Avrasya bölgesine bağlıdır; Rusya Avrasya ve yakın çevresinde ekonomik, siyasi ve askeri nüfuz kurmalıdır; bu amacı engelleyecek hiçbir girişime izin verilmemelidir; bölgede istikrar değil istikrarsızlık yararlıdır. Rus emperyalizmi bu jeopolitik bakış ekseninde Orta Asya ve Kafkasya ülkelerinde ekonomik, siyasi ve askeri nüfuz kurarak yayılmacı bir politika izliyor. “Hiçbir girişime izin vermeme” kapsamında Avrasyacı anlayışa göre Turancılık en büyük tehdit olarak görülüyor. Zira Turancılığın bölgedeki (Kafkasya ve Orta Asya) Türki cumhuriyetleri bir araya getirmeyi amaçlaması Rus İmparatorluğunun kurulmasını engelleyici bir unsurdur. Dolayısıyla Turancılığın irdelenmesi Rusya’nın öncelikleri arasında yer alıyor. Bu kapsamda TC’nin Azerbaycan’la olan “dostluğu” Azerbaycan’la Ermenistan arasındaki Dağlık Karabağ sorunu Rusya’yı Turancılık bağlamında rahatsız ediyor. Zira Azerbaycan TC’nin Turancılık zihniyetinin Avrasya’ya açılan kapısı ve Rusya bu kapıyı kapatmak istiyor. Rusya’nın Ermenistan’la ortak ordu kurması hem Kafkasya’daki nüfuzunu güçlendirmesi hem de Turancılığın Avrasya’ya yayılmasının önüne set çekilmesi anlamına geliyor.

Rusya’nın en önemli sorunlarından birisi Kafkasya ve Orta Asya’daki cihadist hareketlerin varlığı ve savaşmasıdır. Suriye’deki savaşın sona ermesiyle bu bölgelerden savaşa katılan cihadistlerin daha deneyimli olarak geri dönmeleri konusu Rusya’nın gündeminde olan bir konu. Rus emperyalizminin Suriye’deki cihatçılara karşı saldırganlığının nedenlerinin başında da bu konu geliyor. Rusya, cihadistlerin Kafkasya ve Orta Asya’ya geri dönmelerini engellemek, mümkün mertebe Suriye’de imha etmek istiyor. Son tahlilde bunun imkansızlığı karşısındaki acizlik Rusya’yı farklı yol ve yöntemlerden yararlanmaya, önüne çıkan fırsatları değerlendirmeye itiyor. Başka bir açıdan Rus ırkçılığı ve Panslavizm kapsamında Kafkasya ve Orta Asya’daki karşı duruş ve direnişleri kırmak, bertaraf etmek isteyen Rusya tüm imkanlarını seferber ediyor. Ermenistan’daki Rus askeri varlığı Suriye’deki cihatçıların Kafkasya ve Orta Asya’ya geçişleri için bir tür tampon oluştururken Kafkasya’yı güneyden sıkıştırma, abluka altına alma anlamına da geliyor.

Emperyalistler arası çelişkinin derinleşmesine paralel Rus emperyalizmi stratejik bölgelerde ve bu bölgelere yakın alanlarda askeri gücünü artırıyor. Ermenistan’la ortak ordu Rusya-Ermenistan ilişkilerinde askeri bir boyut kazandırılıyor. Bu durum Ermenistan’ın Rus emperyalizmine olan bağımlılığının artırılması demek oluyor. Egemen sınıflar arasındaki bu ortaklaşma Ermenistan’da yaşayan halkların çıkarına değildir. Ortaya çıkacak olumsuz sonuçların (zira Ermenistan’ı diğer emperyalistin hedefi haline getiriyor bu gelişme) faturası doğrudan ezilen halklara yansıyacaktır.  

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu