GüncelManşet

RÖPORTAJ | Ayşe Panuş: “Devlet çocukları korumuyor, çocuklara özsavunma ders olarak verilmeli”

İstanbul: Eğitim-Sen 3 No’lu Şube Sekreteri Ayşe Panuş ile çocuklara dönük istismar, taciz ve tecavüzün nedenleri ile son dönemde ortaya dökülen çocuk istismarı karşısında devletin “hadım” vb. tartışmalarını, tartışmaların amacını konuştuk. Panuş, devletin, çocukları korumak yerine istismarın üstünü örttüğünü, okul, idare ve öğretmenlere daha fazla iş düştüğüne dikkat çekti. Panuş, devletin erkekliği kışkırttığını, ailenin ise korunduğunu buna karşı çocuklara beden ve özsavunma derslerinin verilmesi gerektiğini düşüncesini paylaştı.

– Çocuklara dönük artan istismara dair nasıl bir değerlendirme yapmalı?

Ayşe Panuş: Dünyanın birçok yerinde çocuklara dönük maalesef istismar vakaları yaşanıyor. İstismar aslında çok geniş bir kavram olduğu için, çocuğa dönük taciz ve tecavüzü kullanmak gerekiyor. Burada doğrudan çocukların taciz ve tecavüz söz konusu. Taciz ve tecavüzler sadece bedensel değil, çocuğun vücuduna doğrudan müdahalenin olduğu durumu da tecavüz olarak adlandırıyoruz. Pornografik görüntüler göndermek, çocuğu kendi bedenine dokundurarak birçok taciz yaşanmakta. Dolayısıyla çok geniş bir yelpazede ele alınması gereken bir kavram. Bu erkek egemen dünyada, erkekler çocuklara bu şekilde taciz ve tecavüzde bulunuyorlar. Ancak dünyanın birçok yerinde çeşitli önlemler alınıyor. Devlet, hukuki yaptırımlar getirmiş, okullarda ya da onlarca devlet kurumunda önlemler var. Bu önlemler aslında 3-4 tane, bunlar koruyucu önlemler, olay sırasında ve sonrasında neler yapılacak şekilde sıralanabilecek önlemler. Türkiye’de bu istismar, daha çok son on yıldır gündeme geldi, bu da çok kitlesel şekilde karşılaştığımız için.

– Türkiye’de bir artış mı var yoksa muhalif güçler ile kadın mücadelesi sonucu yaşananların ortaya çıkışı mı söz konusu?

– Bir artış var çünkü erkeklik inanılmaz bir şekilde kışkırtılıyor ve destekleniyor. Mesela bir insanı öldürmek normalleştirilebilir mi? Ama bugün geldiğimiz noktada birçok “kanat önderi” dediğimiz insan kalkıp 9 yaşında bir çocuğun evlenebileceğini söylüyor ve tartışıyor. “Rızası var” diyor, “çocuk yalan söylüyor” diyor, çocuklar için en çok da “rızası var” deniliyor. 9 yaşında bir çocuk için tartışılamaz bir şey bu, rıza ya da değil bu tartışmaya hiç girmemek gerekiyor. Aslında Türkiye’de her zaman bu vakalar, elbette kadınların mücadelesi, feminist mücadele sonucu gündemde daha fazla yer edindi, yani verilen mücadeleyle görünür oldu. Artı bir de erkek egemenliğinin teşhiri ile de bu noktaya getirildi. Ama bu geçmişte olmadı denilemez, o zamanlar da istismar ve taciz oranları oldukça yüksekti, ama inanılmaz şekilde örtbas ediliyordu. Hiçbir şekilde haberimiz olmuyordu. Ben 50 yaşındayım örneğin, şimdi öğreniyorum ki, birçok arkadaşım babası, abisi ya da bir akrabası tarafından tacize uğramış. Buradaki esas mevzu “tepedeki” yöneticilerin çocukları korumak yerine çocukları harcamak, yapılanları ise örtbas etmek istemesidir. Zaten aile içinde de örtbas ediliyor. 100 vaka varsa yüz vakanın % 75’i çocuğun en yakınları tarafından yapılıyor ve ortaya çıkmıyor.

– Ailenin “kutsallığı” korunuyor yani…

– Tabii tabii, örneğin Ferik’te tecavüz çok tartışılmadı ama Adana’daki niye bu kadar infial uyandırdı? Çünkü o yabancıydı, ama Ferik’teki babaydı. Dolayısıyla ailenin devamlılığı açısından çocuk ve kadınlara yönelik her türlü taciz, tecavüz, şiddet de aile ve devlet tarafından birlikte örtbas ediyor ve yok sayılıyor. Ama devletin burada ne yapması gerekiyor; devlet çocuğu her türlü korumalıdır Dünyada da bu yaşanıyor ama çocuğu koruyucu önlemler alınıyor. Örneğin Türkiye’de çocuğun “hayır”ı asla kabul edilmez, çocuk yetişkinindir, onunla ilgili her şeyi yapabilir diye düşünülüyor. Çocuğa geleneksel bir şekilde hayır dememeyi öğretiyoruz. Demokratik bir yapı olsa çocuğun benliğine ve onuruna saygı duyan bir toplum olmamız gerekiyor. Bir de erkek ittifakları var işin içinde. Bazı annelerin de işbirliği var, aileyi korumak için. Bu böyle bile olsa yine de devletin çocuğu korumak gibi hükümlülüğü vardır.

– Ülkemizde ne zaman bir çocuk istismarı olsa devlet ve “yetkilileri” en üst perdeden hadım tartışması başlatıyor, bu neyin gayreti?

– Bu yaşananı örtmektir aslında, şöyle bir şey var, şiddet o kadar çok yaygın ki toplumda, hadım ve kimyasal çözüm, bildiğimiz insan hakları hukukuna aykırı, biz aynı zamanda insan hakları mücadelesi de veriyoruz. Kim olursa olsun biz adil yargılanma hakkını istiyoruz. Adil yargılanma hakkı içinde hadım ve kimyasal çözüm yoktur.

– Bu aynı zamanda olayı münferit, tekil göstermek ve çözümü bu şekilde sunarak olayın esasını yani erkek egemenliğini saklamak değil mi?

– Orada yapılan kendi üzerine düşen görevi yapmayıp türbine oynamaktır. Bu aynı zamanda erkek egemenliğini korumaktır. Devletin görevi toplumdaki erkek egemenliğini ezilenlerin lehine değiştirmektir. Devletin çocukları koruma yükümlüğü vardır. Örneğin, İsveç’te şöyle bir şey yapılıyor; çocuklara okullarda özsavunma dersleri veriliyor. Diğer taraftan muhalif cephede bunlar olmuyor gibi bir algı var. Böyle bir şey yok, ben yıllardır Eğitim-Sen’liyim, biliyorum neler olduğunu. Bu ülkede binlerce çocuk yaşıyor, yaşadıklarını açıklamayan binlerce çocuk var. Bu durumun üzerine gitmek lazım. Diğer taraftan okullarda da yapılması gereken şeyler var, sağlık kurumlarının yapması gereken şeyler var. Örneğin 1 milyon okula gitmeyen kız çocuğu var, nerede bu çocuklar? Hadi erkek çocuklarını biliyoruz çocuk işçiliği yapıyor ama kız çocukları nerede? Bütün bunların önlemini alacak olan da işte buradaki sosyal politikalar bakanlığı ama adı nedir aile.

Sonuç olarak kışkırtılmış erkekliğin ortadan kaldırılması gerekiyor. Bu uzun vadeli bir şey. Okullarda öğretmen ve okul idaresinin şüphelendiği anda ilgili kurumlara bildirmeli ve çocukta güven uyandırmalı. Olayın okulda kapanmasına izin verilmemeli. Yasalara göre sınıf ya da rehber öğretmeni var, herhangi bir şüphede bildirmekle yükümlü bunlar. Diğer taraftan devletin bu gibi istismar durumlarında kişiyi tutuklayıp, çocuğu ailenin elinden alması gerekir. Var olan yasalar bile uygulansa örnek, çocuğa dönük istismarda müebbet verilmeli.

Bir de İsveç’te olduğu gibi çocukların kendini koruması için dövüş sanatı öğretilmeli. Yeniden yeniden keşfetmeye gerek yok. Kadınlarınki gibi bu deneyimlerden faydalanmamız gerekiyor. Yine toplumsal cinsiyet derslerinin, vücut ve beden tanıma vb. derslerin okutulması gerekiyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu