Güncel

MAKALE | Psikolojik savaşa karşı donanımlı olmak…

Psikolojik Savaş’ta düşman olarak kodlanan hedefin, ideolojik duruşundan, kültürel ve siyasal pratiğine kadar hemen her konu malzeme olarak görülür ve yoğun bir karşı-propagandaya girişilir. Bu örgütlenme aracılığıyla gerçekler çarpıtılarak manipüle edilir, gerçeğin sadece bir kısmı ya da düpedüz yalan haberler servis edilerek “düşman saflarında” kafa karışıklığı, moral bozukluğu yaratılmak istenir.

6-7 Eylül Olayları veya İstanbul Pogromu olarak tanımlanan ve İstanbul’da yaşayan Rum azınlığa yönelik 6-7 Eylül 1955’te gerçekleştirilen “örgütlenmiş linç saldırısı”, devrimciler açısından son derece önemli derslerle dolu bir tarihsel deneyimdir. Bu “örgütlenmiş linç saldırısı”, NATO Gladio’nun Türk kolu olan Seferberlik Taktik Kurulu’nun aracılığıyla kontrgerilla ve günümüz Milli İstihbarat Teşkilatı’nın önceli olan Milli Emniyet Hizmeti tarafından planlandı ve pratiğe geçirildi.

İstanbul Pogromu, bir önceki gün Türk basınında çıkan ve TC’nin kurucusu Mustafa Kemal’in Yunanistan’ın Selanik şehrinde doğduğu varsayılan evin bombalandığı yalan haberiyle başlatıldı. Sonradan yakalanan bir Türk konsolosluk yetkilisi, bombayı olayları kışkırtmak için kurguladıklarını itiraf etti ancak Türk basını bunu görmezden gelerek bombanın Yunanlar tarafından atıldığını iddia ederek yayınlarını sürdürdü.

6-7 Eylül Olayları’nda Türk basınına göre 11 kişi, bazı Yunan kaynaklarına göre 15 kişi öldürülmüştür. Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Dilek Güven’in Sabah gazetesine verdiği röportaja göre ölü sayısının az oluşunun faşist gruplara “ölü olmasın” emri verilmesi nedeniyledir. Resmi rakamlara göre 30 kişi, gayriresmi rakamlara göre 300 kişi yaralanmıştır. Güven’e göre resmi rakamlara göre 60 olan tecavüze uğrayan ve utanmaları veya korkmalarından dolayı şikayette bulunamayan kadın sayısının 400’e yakın olduğu tahmin edilmektedir. 4.214 ev, 1.004 işyeri, 73 kilise, 1 sinagog, 2 manastır, 25 okul ile aralarında fabrika, otel, bar gibi yerlerin bulunduğu 5.317 mekan saldırıya uğradı.

Maddi hasarın, o günün değerine göre 150 milyon-1 milyar Türk Lirası arasında olduğu tahmin edilmektedir. Dönemin Demokrat Parti hükümeti zarara uğrayıp tescil ettirenlere toplam 60 milyon Türk Lirası civarında tazminat ödemiştir.

O dönemin gazetelerine göre “asıl suçlu, Türkleri provoke eden Rumlardır.” Halbuki 6-7 Eylül olaylarının sadece Kıbrıs’la ilgili olarak Rumlara yapılmış bir misilleme olmadığının bir göstergesi, tahrip edilen işyerlerinin yüzde 59’u Rumlara aitken, kalan yüzde 17’sinin Ermenilere, yüzde 12’sinin Yahudilere ait olması, hatta “dönmelere” ve Müslüman olmuş Beyaz Ruslara ait mekanların bile saldırıya uğramasıdır.

6-7 Eylül olaylarından üç gün sonra İstanbul Sıkıyönetim Komutanı Korgeneral Nurettin Aknoz bir basın toplantısı düzenler; toplantıda aşağıdaki yasakları kamuoyuna açıklar:

– 6-7 Eylül olaylarını Komünistlerden başkalarının yaptığı yolunda yazı ve yorumlar yasaktır.

– NATO devletleriyle ilgili haberler yasaktır.

– Hükümeti tenkit etmek yasaktır.

– Hükümetin çalışmalarını etkileyecek biçimde yazılar yazmak yasaktır.

– Sıkıyönetimin çalışmalarıyla ilgili haberler yasaktır.

– Halkı heyecanlandıracak haberlerin yayınlanması yasaktır.

– Meclis’teki görüşmeler halkı heyecanlandıracak nitelikteyse yazılmayacaktır.

– Darlık, kıtlık, yokluk haberleri yapmak yasaktır.

– İkinci baskı yapmak yasaktır.

– Magazin sayfalarında halkı heyecanlandıracak resim ve yazılar yasaktır.

– Çıplak kadın resmi basmak yasaktır.” (Aktaran http://www.duzceyerelhaber.com/Mehmet-TIRAS/58165-DEVLET-ANARSiZMi)

Yasakların arasında yer alan kimi ilginç maddelerin olması ayrıca tartışmaya muhtaç olmakla birlikte “çıplak kadın resmi basma” yasağı son derece ilginçtir. Türk devletinin psikolojik savaşta, “kadın bedeni”ne yönelik bakışının arka planına dair belli bir fikir vermesi açısından son derece ilginçtir.

TC Devleti Psikolojik Savaşta Ustalaşmıştır

Yıllar sonra, 6-7 Eylül Olayları’nın bizzat TC devleti aracılığıyla örgütlendiği ortaya çıktı. Katliam saldırıları bizzat dönemin Özel Harp Dairesi tarafından örgütlenip, sevk edildiği kanıtlandı. Bu katliamda basın “yalan haber”lerle, provokatif spekülasyonlarla son derece etkili bir şekilde kullanılmıştı.

Katliamın nasıl örgütlendiğine dair dönemin Özel Harp Dairesi sorumlusu Sabri Yirmibeşoğlu gazeteci Fatih Güllapoğlu’na şu ifadeleri kullanacaktı:

“Bak ben sana bir örnek daha vereyim. 1974’teki Kıbrıs Harekâtı. Eğer Ö.H.D. olmasaydı, o harekât, yani iki harekât da o kadar başarılı olabilir miydi? (…) Adaya, bankacı, gazeteci, memur görüntüsü altında Özel Harp Dairesi elemanları gönderildi ve bu arkadaşlarımız, adadaki sivil direnişi örgütlediler, halkı bilinçlendirdiler. Silahları 10 tonluk küçük teknelerle adaya soktular. Sonra 6-7 Eylül olaylarını ele al…

– Pardon Paşam anlamadım, 6-7 Eylül olayları mı?

– Tabii. 6-7 Eylül de, bir Özel Harp işiydi. Ve muhteşem bir örgütlenmeydi. Amaca da ulaştı. Sorarım size, bu muhteşem bir örgütlenme değil miydi?

– E, evet Paşam! …” (“Türk Gladio’su İçin Bazı İpuçları,” Tempo Dergisi, S. 24, 9-15 Haziran 1991 Kaynak: 6-7 Eylül’de devletin ‘muhteşem örgütlenmesi’- Ayşe Hür )

Yaşanan katliamın doğrudan doğruya Türk Özel Harp Dairesi tarafından örgütlendiği tartışmaya mahal vermeyecek kadar açıktır. Şimdiki durumda TC devletinin psikolojik savaşta daha da ustalaştığı ise bir sır değildir. TC faşizmi özellikle Türkiye devrimci komünist hareketine ve Kürt Ulusal Özgürlük Hareketi’ne karşı yürüttüğü savaşta, Psikolojik Savaş alanında daha da uzmanlaşmış ve örgütlenmiş durumdadır. Eşyanın tabiatı gereği böyledir. Çünkü savaş sadece askeri alanda sürmemekte, özellikle TC devleti tarafından düşman olarak kodlanan hedeflere yönelik psikolojik alanda da yalan haberle, spekülasyonlarla, dedikodular ve karalamalarla sürdürülmektedir.

Şimdiki durumda Psikolojik Savaş, Özel Harp Dairesi’ne “Psikolojik Harp Dairesi” (PHD) tarafından sürdürülmektedir. Bu kurum aracılığıyla muhaliflere, devrimci hareketlere, düşman olarak kodlananlara yönelik psikolojik savaş sürdürülmektedir. Bütün planlamalar ve eylemler bu kurum tarafından örgütlenmekte ve icra edilmektedir.

Bu örgütlenme aracılığıyla gerçekleştirilen eylemlerde hemen her yöntem kullanılmaktadır. Düşman olarak kodlanan hedefin, ideolojik duruşundan, kültürel ve siyasal pratiğine kadar hemen her konu malzeme olarak görülür ve yoğun bir karşı-propagandaya girişilir. Bu örgütlenme aracılığıyla gerçekler çarpıtılarak manipüle edilir, gerçeğin sadece bir kısmı ya da düpedüz yalan haberler servis edilerek “düşman saflarında” kafa karışıklığı, moral bozukluğu yaratılmak istenir.

Faşizmin Psikolojik Savaşı’nda gelişen teknolojiden de ustalıkla yararlanılmaktadır. 6-7 Katliamı’nda etkili bir şekilde kullanılan gazeteler halen kullanılmaya ve yalan haberlerle kitleler manipüle edilmeye devam edilmektedir. “Havuz medyası” olarak tanımlanan medyanın duruşu ve haberleri yoruma yer vermeyecek kadar açıktır. Bununla birlikte faşizmin psikolojik savaşında gelişen teknolojiyle birlikte sosyal medya platformları da etkili bir şekilde kullanılmaktadır. Kaynağı belirsiz ya da şaibeli sosyal medya hesaplarından TC devletinin düşman olarak tanımladığı örgütlenmelere yönelik özel bir psikolojik savaş sürdürülmektedir.

Faşizm PHD aracılığıyla doğrudan kendi elemanlarını kullanarak, “devrimci” görünümlü sosyal medya hesapları açarak, devrimcilere, devrimci değerlere, devrimcilerin gerçekleştirdiği eylem ve pratiklere yönelik yalana dayalı, manipülatif haber ve paylaşımlar yapmakta, böylelikle devrimciler arasında provokasyon zemini oluşturmaya çalışmaktadır. Bu karşı-devrimci operasyon beraberinde kimi fake-“anonim” sosyal medya hesaplarından ve internet sitelerinden “ideolojik mücadele” adı altında yalan yanlış değerlendirmelerle sürdürülmeye çalışılmakta, rakip olarak görülen devrimci örgütlerin yıpratılması, geriletilmesi amaçlanarak, kendi dar grupçu çıkarlarına malzeme olarak kullanılmaktadır.

Devrimciler faşizmin bu türden psikolojik savaşına karşı da donanımlı olmalı, özellikle kaynağı belirsiz haberlere, yalan ve manipülatif olduğu son derece açık olan paylaşımlara karşı da dikkatli olmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu