İstanbul: Irkçılığa ve Ayrımcılığa Dur De Platformu ve Antikapitalist Müslümanlar tarafından Tütün Deposu sergi salonunda “Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye” başlıklı anma etkinliği gerçekleştirdi.
Dur De ve Antikapitalist Müslümanlar tarafından Tütün Deposu’nda “Hrant Dink’ten Tahir Elçi’ye” başlıklı panelde, Dink’i katleden zihniyetin halen daha iş başında olduğunun vurgusu yapıldı. Gerçekleştirilen panelde ilk olarak Dur De aktivisti Atilla Diri söz aldı. Diri, Dink’in katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçtiğini belirterek, “Bu emri kim verdi? Arkasında devletin bir bütün olarak bulunduğunu belirten işaretler çok fazla” dedi. Dink’in Ermeni Soykırımı’nı Türkiye insanlarına tatlı bir dille anlattığı için devletin hedefinde olduğunu anlatan Diri, “Ermeni Soykırımı gerçeğinin kabul edilmesi, insanların bu gerçekle yüzleşmesi devlet için çok kötüydü. Çünkü Türkiye devleti Ermeni Soykırımı üzerine yükselmiş bir devlet” diye konuştu.
“Yüzleşmenin içini boşalttılar. Bize bunu yaptılar”
Diri’nin ardından Bilgi Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Bülent Bilmez konuştu. 1915 soykırımı gerçekleştiren zihniyetin bugün de iş başında olduğunu belirterek, soykırımların birbirinden bağımsız olmadığını söyledi. Dink’i öldüren zihniyetin hükmünün devam ettiğini anlatan Bilmez, katliamların devam etmesinin nedeninin bu zihniyet devamlılığı olduğunu söyledi. Hedef seçenlerin bir politikaları olduğunu ve bu politikanın da işlediğini belirten Bilmez, “Bize verilen mesaj onlara bu yapılıyorsa siz düşünün artık, mesajı veriliyor. Tahir de Hrant da öldürülünce insanlara bu mesaj verildi” diye konuştu. Son dönemlerde gündeme gelen yüzleşmenin devletin istediği alanda istediği kadar olduğunu belirten Bilmez, “Yüzleşmenin içini boşalttılar. Bize bunu yaptılar” dedi. Bilmez, yüzleşmenin sadece devletin izin verdiği kadar gerçekleştiğini belirterek, yüzleşmenin tek başına çözüm olmadığını önemli olan zihniyet değişikliği olduğunu söyledi.
“Dünün mazlumları bugün halka zulmediyor”
Bilmez’in ardından Düzce Üniversitesi’nden öğretim görevlisi araştırmacı Fatma Akdokur, söz aldı. Elçi ve Dink’in iyi olmanın bedelini ödediklerini belirten Akdokur, “Biz Hrant’ın katlinde şunu gördük. O cenazeye gittim katıldım. İnsanların yüzüne bakamıyordum. İnsanların katili bende gördüklerini düşündüm. Ancak hepimiz o cenazede bir araya geldik. Bu bir umuttu. Umuda vesileydi. Başbakan açıklama yapmıştı, ‘Sonuna kadar gideceğiz’ demişti. Biz de umutlanmıştık. Ama umutlu değiliz. Çünkü hangi mekanda kim öldürülecek kim gözaltına alınacak diye düşünürdük olduk” dedi. Akdokur, “Dünün mazlumlarını bugün dini afyon gibi kullanarak halka zulmediyor” diye konuştu.
“Bu davayı bırakmayalım”
Akdokur’un ardından Dink Ailesi avukatı Fethiye Çetin söz aldı. Bütün siyasi cinayetlerin benzerlik gösterdiğini belirten Çetin, Tahir Elçi de Hrant Dink de bu devlet için çok tehlikeli olduğunu söyledi. Dink’in devletin unutmaya çalıştığı bir gerçekliği çok güzel bir şekilde anlattığını ve Tahir Elçi’nin de üslubu ile faili meçhul cinayetlerin en önemlisi takipçisi olduğu için devlet için tehlikeli olduğunu belirten Çetin, “Siyasi cinayetlerde mutlaka devlet yetkileri işin içinde oluyor. Cinayetler iyi planlandığı gibi cinayetlerden sonra da yargının işini yapamaması için bir takım deliller yok ediliyor. Ortak bir yanı da cezasızlık. Kamu gücünü alan cinayeti işliyor ceza almıyor” dedi.
“Soruşturmayı yapanlar da savcıya delil toplayanlar da aynı kişiler” diyerek konuşmasına devam eden Çetin, “Bu kişiler aslında cinayete karışan ya da sorumlulukları olan kişiler. Dink Cinayeti davasında kamuoyu öylesine sahip çıktı ki bu davada pek çok delil ortadaydı bu delilin üstüne gitme konusunda inanılmaz bir kararlılık gösterildi. Bugün soruşturmanın üzerinden sürdürüldüğü bir takım görüntüler savcılara gösterildi, ama kimse onları üzerinde durmadı. Biliyorsunuz kamu görevlileri ile ilgili açılan bütün davalarda “Soruşturmaya gerek yok” denildi. AİHM’e başvurduk. Anayasa Mahkemesi’ne başvurduk. Yeniden yargılayın dendi. Ancak yargılanmadı. Son olarak savcı değişti. Bu dava bu noktaya geldiyse sizin sayenizde oldu. Bu davayı bırakmayalım. Bu davayı doğru düzgün takip edecek bir savcı talep ediyoruz” dedi.
“1915’lerde yaptıklarını Kürtler’e yapamayacaklar”
Çetin’in ardından Dur De aktivisti Yıldız Önen söz aldı. Dink’in ve Elçi’nin halklara kendi mensup olduğu halkları hatırlattıkları için de katledildiklerini belirten Önen, herkesin bir linç furyasına maruz kaldığını söyledi. Öz yönetim tartışmasının batıda çok yapılmaya başladığı için akademisyenlerin, baskı altına alınmaya çalışıldığını söyleyen Yıldız, “Yurtdışında özellikle yoğun destek var. 1915’lerde yaptıklarını Kürtler’e yapamayacaklar” dedi.
Yapılan konuşmaların ardından soru cevap bölümüyle etkinlik son buldu.
