EmekGüncel

SÖYLEŞİ | Uğur Tekstil İşçileri Patron ve Sendikal Bürokrasiye Karşı Kazandı!

"Uğur Tekstil’de işe geri alınan işçiler DİSK/Tekstil yetkili, muhtemelen bu süreçte bir sözleşme imzalanacak. Eğer orada Uğur Tekstil işçileri bir haksızlığa uğrarsa DİSK/Tekstil sahip çıkmazsa biz yine orada olup işçilerin sesi olmaya devam edeceğiz!"

Urfa’da Uğur Tekstil işçilerinin direnişi kazanımla sonuçlandı. Sendikalı oldukları için işten çıkarılan 97 işçi, koşulsuz olarak işe geri alınacak, boşa geçen süreçteki kayıplar ödenecek ve işçiler sendika üyesi olarak işbaşı yapacaklar.

Biz de Uğur Tekstil işçilerinin direnişi ve kazanımını Birleşik Tekstil Dokuma ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen ile hem direniş sürecini hem de bölgedeki durumu konuştuk.

– Uğur Tekstil direnişini ve kazanımı anlatır mısınız?

– Uğur Tektsil’de uzun bir süredir örgütlenme çalışması sürüyordu. Bu sendikalaşmayı ve yetkiyi alacak bir örgütlülüğe ulaşmamızı engelleyemeyen patron, 3 Ekim 2021’de fabrikayı komple kapattığını duyurmuştu.

Üç yüzden fazla işçi işten atılmıştı. Ama biz bu kapatmanın hileli bir kapatma olduğunu ve sendikadan kurtulmak için başvurulmuş bir yöntem olduğunu bildiğimiz için bunu kabul etmedik ve bütün işçi arkadaşlarımızla birlikte fabrikada direniş başlattık.

Direnişin dördüncü günü patron geri adım attı, tabi bizim direnişimizle birlikte ülke genelinde, kamuoyunda yaratılan etki ve başka kurumların da desteği ciddi bir etki yarattı. O dönem patron geri adım atıp sendikayla görüşmeyi kabul ettiğini ve fabrikayı tekrar açacağını söylemişti. Bunun sonucunda 1 Kasım’da işten atılan 300’den fazla işçi işe geri alındı ve fabrika tekrar açıldı. Bu, Türkiye’deki işçi sınıfı ve sendikal mücadele tarihinde örnek bir başarıdır.

Bu süreçte sendika genel merkezi ile işveren arasında başlayan görüşmelerde sendikal bürokrasinin ve DİSK/Tekstil Genel Başkanı’nın işverenle işçilerden habersiz yaptığı görüşmeler oldu. Sonradan benim görevden alınmamı da kapsayacak şekilde patronla anlaşma yaptığını öğrendik.

İşçilerin mücadelesi sadece patrona karşı iken, bu süreçte birlikte işçiler hem patrona hem de sendikal bürokrasiye karşı da mücadele etmeye başladılar.

O günden sonra üç ay boyunca eylemler yaptı işçiler, bu süreç boyunca yapılan herhangi bir basın açıklamasında ve eylemde hiçbir sendika yöneticisi yanlarında olmadı. Fabrikanın üretim yaptığı Zara markasının hem Türkiye’deki temsilciliği hem İspanya’daki genel merkezine hem de küresel sendikaya düzenli olarak bu işçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi, işçilerin işe geri alınması ve hak ihlallerini sonu bulması için düzenli rapor ve şikayetler yazdık.

Bütün bu çabamızın sonucunda, küresel sendikanın önemli büyük çabasıyla markanın da harekete geçmesi ile işveren işçileri geri almak zorunda kaldı. 18 Kasım günü “işten atılan bütün işçiler işe geri alınacak ve bu süreçte dışarıda geçen günler içinde ödemeler yapılacak” dendi. Tam bu yaşandığında sendika açıklama yaptı ve bu açıklama aslında çok trajikomik bir durumdu. İşçileri haksız gösterecek bir şekilde, işçilerin kendi isteğiyle işten çıktığı ve bu iş yerinde haksız yere işten atma ve sendikal hak ihlali olmadığına dair markaya bu şekilde bilgi verdi.

Bununla da yetinmediler, işçilerin iş yerine karşı açtığı işe iade ve sendikal tazminat davası için mahkemenin sendikadan istediği bilgiler vardı. Önce bu bilgileri göndermediler, mahkeme pul parası vermediği gerekçesiyle mahkemenin istediği bilgileri göndermediler.

Sonra Genel Başkanı Mehmet Ali Başak’ın patronun mahkemeye şahit olarak yazdırdığı listede adının olduğunu gördük. Bunun üstüne mahkemeye sendika başkanı ve Genel Sekreteri imzasıyla mahkemenin bu iş yerindeki üye kayıtları ile ilgili sorduğu yazıya bir cevap göndererek işçilerin sendikal tazminat davasını ve işe iade davasını kaybetmesi için sahte ve yalan bilgiler vererek patronun lehine, işçilerin aleyhine bilgiler verdiler mahkemeye. Yani bu işyerinde Eylül ayında 130 işçi ile yetki almışken, sonrasında üye sayısı 160’a çıkmışken, bütün bunlar Bakanlık kayıtlarıyla sabit bilgilerken, mahkemeye; burada 18 Kasım’dan itibaren, yani işçiler işten atılmadan önce sadece 53 üyeleri olduğunu, 97 kişinin işten atıldığını ve hepsi sendika üyesi olan işçilerin işten atıldığı günden sonra üye sayısının 73’e çıktığını söylüyorlar.

Yani mahkemeye diyorlar ki; burada bir sendikal hak ihlali yok, bu işçiler de bizim üyemiz değil, burada sendikalı işçilere yönelik bir baskı ve ayrımcılık yok, tam tersine bu işçilerin atılmasından sonra bizim üye sayımız artmıştır.

Bu yüzden Uğur Tekstil işçilerinin kazandığı bu dava ve işe geri dönüşü aslında ikinci bir zafer oldu bence.

Birincisi bu şekilde fabrikanın kapatılıp, 310 işçinin işten atılarak sendikal örgütlenmenin tasfiye edilmesine karşı; üstelik hepsi tazminatların olduğu halde, fabrika önünden ayrılmadan direnişle bu fabrikayı açtırmasıdır.

Bu nasıl tarihe geçecek bir kazanımsa, yine sendikanın ihanetine, patronla işbirliği yapmasına rağmen işçilerin işe geri dönmüş olmayı başarması da sendikal bürokrasiye karşı elde edilmiş bir başka kazanımdır.

Uğur Tekstil işçilerinin 3 Ekim’de kapatılan fabrikayı açtırıp 300 işçinin işe geri alınmasını sağlayan mücadelesi, nasıl ki sendikalaşma ve örgütlenme bakımından bütün işçileri cesaret veren örnek bir mücadeleydi. Sonrasında sendikanın ihanetine rağmen işe geri dönmeyi başarmış olması da aynı zamanda işçilerin sendikal bürokrasiye ve sarı sendikacılığa rağmen kararlılıkla mücadele edilebileceğini ve kazanılacağını göstermiştir.

– Peki kazanımın ardından Uğur Tekstil işçileri ve bölgedeki diğer tekstil işçileri için moral, motivasyon anlamında bir değişim oldu mu?

– Bu çok yeni bir şey ancak en azından işe geri dönen işler bakımından böyle bir etkiden, böyle bir motivasyondan söz etmemiz mümkün.  Bu işe geri dönüldüğü zaman elbette buna tanık olan işçiler bakımından da, onları da etkileyecek, onlara da cesaret verecek örnek bir durum olacaktır diye düşünüyorum.

Bir de şunu söylemek istiyorum; kurduğumuz sendika da sendikal bürokrasiye, bu sendikal anlayışa bir tepki olarak çıktı. O yüzden Uğur Tekstil’de işe geri alınan işçiler DİSK/Tekstil yetkili, muhtemelen bu süreçte bir sözleşme imzalanacak. Eğer orada Uğur Tekstil işçileri bir haksızlığa uğrarsa DİSK/Tekstil sahip çıkmazsa biz yine orada olup işçilerin sesi olmaya devam edeceğiz!

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu