Makaleler

Ozgur Gelecek-Sayı 35: Hava iş kolunda grev yasağına karşı çıkalım

17 ay süresince binbir türlü numara ile Hava-İş sendikası ile yürüttüğü toplu sözleşme pazarlığını sürüncemede bırakan THY yönetimi ve AKP hükümeti grev aşamasına gelinmesi üzerine grev yasağı getirerek aymazca bir saldırıya başvurmuştur.

Bu saldırı bir bütün işçi sınıfına ve emekçilere yönelik bir saldırıdır. Sınıfın en önemli silahı olan grev hakkının gasp edilmesi havacılık işkoluyla sınırlı kalmayacak, geri püskürtülmemesi halinde diğer işkollarında da bu yönteme daha sık başvurulacaktır.

Bu saldırı kıdem tazminatı başta olmak üzere ulusal istihdam stratejisi ile sömürüyü ve baskıyı arttırma amaçlı planlara hayat vermenin arifesinde işçi sınıfının örgütlü gücünün sınanması, daha kapsamlı saldırılar karşısında sınıfın örgütlü tepkisini boğmak amaçlıdır.

Kıdem tazminatına dokunulması halinde genel grev yapacaklarını ilan eden sendikalar açısından karşı koyuşun en etkili olacağı havacılık işkolunda grevin yasaklanması sendikaların mevcut sınırlı hareket alanını da oldukça daraltmaktadır.

Bu saldırı aynı zamanda Hava-İş sendikasının kanun yoluyla bitirilmesini de hedeflemektedir. Uzun yıllardır THY yönetiminin Hava-İş Sendikası yönetimiyle kavgalı olduğu bilinen bir gerçektir. THY yönetiminin çalışanları sendikadan uzaklaştırmak amaçlı yaptığı baskılar, yönetimi değiştirmek için el altından yaptığı çalışmalar, yandaş bir sendika kurma çabası ve toplusözleşmeyi çıkmaza sürükleme için yaptığı tüm çabalar işe yaramayınca bu kez doğrudan grev yasağı getirilerek sendikanın hareket alanı daraltılmak istenmektedir.

Bu saldırı AKP hükümetinin kendisine muhalif olan her kesime yönelik dizginsiz saldırılarının ve tahammülsüzlüğünün yeni bir örneğidir. Meclisteki çoğunluğunu ve son dönemdeki klik çatışması sonucu elde ettiği üstünlüğü hovardaca kullanan AKP hükümetinin bastırma, hedef gösterme, tutuklama amaçlı saldırılarının bir parçası olarak teslimiyeti kabul etmeyen ve sistem açısından oldukça önemli bir kurum-şirket olan THY’de örgütlü gücünü koruyan sendikanın devlet zoruyla yok edilmesi çabasıdır.

Bu saldırı aynı zamanda AKP’nin baskıcı politikalarının hedefi olan ve/veya mücadeleci olan sendikaların yer aldığı Sendikal Güç Birliği Platformunun son dönemde kamuoyunun da dikkatini çeken önemli çalışmalara imza atması sebebiyle SGBP nezdinde içinde öne çıkan sendikalardan olan Hava İş’in susturulması çabasıdır. Dolayısıyla bu saldırının bir diğer sebebi de Hava İş’in yalnızca THY’de değil, genel sendikal hareket içinde de öne çıkan muhalif bir söyleminin olmasıdır.

Hava-İş’in bu gerçekliği Türk-İş yönetimini de rahatsız ettiğinden ve Türk-İş yönetiminin AKP karşısındaki teslimiyetçi ve utanmazsa destekçi tutumu sebebiyle havacılık işkolundaki grev yasağının kabul edilmesinde suç ortaklığı bulunmaktadır. Türk İş yönetiminin yasanın meclise gelmesinden cumhurbaşkanının onayına kadar sessiz kalması ve her şey olup bittikten sonra yazılı açıklama ile yetinmesi açıkça tavrını ve tarafını açığa sermiştir.

1 Mayıs’ın kitlesel geçmesi ve artan işçi direnişleri ve grevleri karşısında havacılık işkoluna getirilen grev yasağı ciddi bir kapışmayı karşımıza çıkarmıştır. AKP hükümeti devletin tüm gücünü kullanarak işçi hareketini boğmayı hedeflemektedir. Grev yasağı ve işten atmalarla hedefine varması halinde daha büyük bir rahatlıkla saldıracak, sınıf hareketinde ise moral bozukluğu oluşacaktır. Ancak kamuoyu baskısı ve direnişle bu saldırının püskürtülmesi ise sınıf hareketini daha da ivmelendirecektir.

Grev hakkının gasp edilmesini geri çektirmek ve işten atılan işçilerin işe geri dönmesini sağlamak mümkündür. Ancak bu saldırı tek başına Hava İş’in karşılayabileceği ve püskürtülebileceği bir saldırı değildir. Bu hem saldırının kapsamı hem de Hava-İş’in siyasal çizgisinin gerçekliğinden kaynaklıdır. Bu nedenle tüm gücümüzle, çabamızla, hem siyasal hem de eylemsel açıdan grev yasağını ve işten atma saldırılarını püskürtmek için mücadelemizi yoğunlaştıralım.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu