Güncel

ÖZEL HABER | HDP Şirnex Milletvekili Nuran İmir: Mücadelemize Öyle ya da Böyle Her Koşulda Devam Edeceğiz

Özgür Gelecek gazetesi olarak yönetme krizine girmiş iktidarın bu HDP düşmanlığının altında yatan nedenleri HDP Şirnex (Şırnak) milletvekili Nuran İmir ile konuştuk.

 

AKP-MHP iktidarı, HDP’ye yönelik saldırılarını bir süredir daha da artırmış durumda. Neredeyse her hafta küçük ortak MHP’nin başkanı HDP’yi kapatma çağrısı yapıyor. Kapatma çağrıları henüz AKP kanadında bir karşılık bulmazken HDP’yi siyaseten linçe ve silikleştirmeye çalışan iktidar bunun için elinden gelen tüm çabayı sarf ediyor.

Biz de Özgür Gelecek gazetesi olarak yönetme krizine girmiş iktidarın bu HDP düşmanlığının altında yatan nedenleri HDP Şirnex (Şırnak) milletvekili Nuran İmir ile konuştuk.

Siyasi iktidarın HDP’ye, HDP’lilere ve bileşenlerine yönelik saldırıları son dönemde artmış durumda. İktidarın HDP düşmanlığının bu derece artmasının nedeni nedir sizce?

Siyasi iktidarın hedeflediği bütünen partimizi siyasi lince tabi tutmak ve bununla birlikte (HDP’yi) hukuken nasıl kapatabilirizin çabasını veriyor. Bu anlamda ciddi bir algı yürütülüyor. Aslında iktidarın son 5-6 yıldır yaptığı bu ülkede tek şey algı yönetmektir.

Bu algı da Kürt düşmanlığı ve HDP ile bileşenleri üzerinden yapılıyor. Çünkü HDP halkların umudu olma iddiası ile yola çıktı, HDP barışın sesi olma umudu ile yola çıktı. HDP de tabii ki tanımladığımız demokratik duruş ve iddiasıyla, faşizan uygulamaların tam karşı bir noktada durduğu için, yasaklara, baskılara rağmen yoluna devam ettiği için, bugün saldırının merkezinde bulunuyor.

Aslında AKP kendi iktidarını kurumsallaştırması ve süreklileştirmesi için bir koz olarak HDP’yi kullanıyor. Bu sorunuza paralel olarak bir şekliyle kendi varlık ve yokluk meselesini aslında bize saldırmak üzerinden sürdürüyor. Bu saldırıların karşısında da halkların varlığını, halkların demokrasi taleplerini dillendirmemiz bizim tutumumuzdur.

Bizim bu noktadaki kararlı duruşumuzun ciddi bir etkisi var ve birçok saldırıya rağmen HDP her yerde umut olmaya devam ediyor.

Bir açıdan da iktidar yaşanan öfkenin, derin bir ekonomik krizin içinde. Ekonomik krizin toplumsal krize dönüştüğünün de farkında. Bu krizi durduramayan iktidar HDP’yi kullanıyor. Ülkede ne yaşanırsa yaşansın; sokaktaki taciz edilen bir kadından, istismara uğrayan bir çocuktan ve halkın toplumsal sorunlarına her şeyin önüne geçilmeye çalışılıyor, toplumun sorunlarına eğilmekten ziyade dediğim gibi suni gündemler yaratıyor.

Kanayan yaralar var, şimdi pandemi ile birlikte var olan işsizlik durumu arttı, insanların ifade özgürlüğü yok, insanlar nefes alamayacak durumdadır. Ve bu öfkenin iktidara yönelik seslendirebileceği dillendirebileceği alanlar olmalıdır. Kuşkusuz ki bu hukuksuzluğun önünde kim durabiliyor, tabii ki örgütlü güçler durabiliyor, kadınlar durabiliyor ve bunların en dinamik gücü de HDP olarak karşımıza çıkıyor.

Dediğim gibi toplumun kanayan yaraları, sınıfsal sorunları, ifade özgürlüğü, rafa kaldırılan bu yargı sistemi, fiili olarak bir hukuk devletinden öte bir kanun iktidarına dönüşmüş ve bu kanun da aslında tamamıyla keyfi, tamamıyla güne, olaya göre kendini işleten bir mekanizmadır. Karşımızdaki aslında mekanizma da değil; kim tarafından yürütüldüğü belli olmayan bir durum. Doksanlı yıllarda derin devlet olarak tanımladıkları bu kişilerle yapılıyordu fakat bugün günümüzdeki iktidar bunu alenen İçişleri Bakanlığı nezdinde yapıyor.

Yapılan bütün hukuksuzluklara, haksızlıklara müdahalelere, saldırılara sahip çıkan, cinsel istismar gibi bir işkence bir insanlık suçu olan olayı bile sahiplenen bir iktidarı karşımızda görüyoruz. Yani bir bütün olarak Kürt düşmanlığı, HDP düşmanlığı, bir ülke düşmanlığı noktasına evrildi, halk düşmanlığı noktasına geldi.

Yani AKP gibi, iktidar gibi düşünmüyorsun her kim olursa olsun bir yönlendirmeyle vatan haini tanımlamasıyla, terörist tanımlamasıyla karşı karşıya kalıyorsun ve sana yargı yolu gösteriliyor.

Türkiye bu şekilde yönetilemez, Türkiye’de bu şekilde yaşanılamaz. Böyle bir ülkede insanlar kendilerini açıkça ifade edemez, eleştiri yapamaz, insan artık mahrum kalan bir noktaya gelir. Bütün bunların gösterdiği tek nokta artık bu iktidarın zamanının dolduğu ve ülkeyi yönetemediğidir. Ve iktidar bundan kaynaklı böyle bir yol ve yöntemi çizmiş bulunuyor; ‘HDP biterse sanki sorunlar çözülür’ yorumunu, mantığını ülkede milyonlarca insana dayatıyor.

Aslında bu ülkenin geleceğinin sigortası HDP ve farklı kesimlerin kendini ifade edebileceği imkanlar yaratmaktadır. HDP iktidarın söylediği, yarattığı algının tersine bu ülkenin demokrasisi için, barışı için, hukuku için sigortadır diyebilirim.

AKP’nin yarattığı algı; ‘HDP’yi kapatacağız ve iş bitecek.’ Ancak biliyoruz ki HDP milyonlarca insanın var ettiği bir parti ve buna ek olarak Türkiye’deki devrimci demokrat kitlenin sahiplendiği bir parti. İktidarın, bu saldırılarla bileşenleri de HDP’den koparmak gibi bir niyeti olabilir mi? Siz bunlarla ilgili ne söylemek istersiniz?

Bir bütün olarak iktidar bizi demokratik siyasetin dışına çıkartmak istiyor. Çok ilkesiz ve gayri ahlaki yönde bir saldırı ile karşı karşıya partimiz ve bileşenlerimiz. Toplumun en dinamik parçası olan kadınlara yönelik saldırılar da dahil.

Bu anlamda biz demokratik çözüm ve barış konusundaki kalıcı ısrarımızı, kararlılığımızı ve tutumumuzu dün nasıl devam ettirdiysek bugün de devam ettireceğiz. Şu bir gerçek; siyasal geleneğimizde biz, bir kişiye bir veya ekibe göre şekillenen bir hareket değiliz. Biz bir halk hareketiyiz, o açıdan ne kadar saldırı gelirse gelsin (Partimizin) yeni öncüsünü, yeni kadrosunu, çalışma ekibini çıkarabilecek güce, dinamiğe, niceliğe ve niteliğe sahibiz.

Ve bugüne kadar da kendini örgütleyen, belki de bu ülkede en bilinçli tabana sahip bir parti geleneğimiz var. Bunu da demokratik siyasete dönüştürmenin gayreti içerisindeyiz. Hem içerde hem dışarda hedefinde Kürt düşmanlığı her ne kadar görünür olsa da bu saldırı merkezlerinden bir diğer ayağı da bizimle birlikte yol yürüyen yoldaşlarımızdır. Bize yönelen saldırılar devrimcilere, sosyalistlere, aktivistlere ve barış yanlılarına yönelik bir gözdağıdır da aslında.

Biliyorsunuz Birleşik Mücadele Güçleri bir deklarasyon yayınladı. Ve o deklarasyon da aslında faşist iktidar bloğu karşısında bir antifaşist blok örgütlemenin adıdır. Bu anlamda halkın örgütlü cephesinin bütün bileşenlerinin birlikte olma çabasında olduk ve bunların sonuç vermeye devam ettiğini görüyoruz. Yani ülkenin ta Şırnak’tan Edirne’ye kadar her kesiminin kendisini bulabildiği bir yelpaze ile bir siyaset anlayışıyla, ilkeyle hareket ediyoruz.

Bütün inançların, halkların, ötekileştirilmiş, düşmanlaştırılmış, yok sayılmış bütün değerlerin maneviyatının adlandırılması, kendisini ifade edebilecek, kendisini yaşayabilecek olan bir parti geleneğidir HDP. Belki büyük bir öncülük yapıyor olabiliriz fakat bunun yolu yöntemini hep beraber tartışan, eylem planını beraber örgütleyen bir anlayış ile hayata geçiriyoruz. Ve bu çok ciddi anlamda bir karşılık buluyor.

Bunun karşısında da iktidar tutumunu tabii ki sertleştiriyor. Her geçen gün bizi daha çok terörize ederek bütün kanallarda ekran ekran oturan kalkan bütün programcıları, davetlileri HDP düşmanlığı üzerinden söz kurmaya zorlayan, bunun tersini yasaklayan vicdanını ve politik ahlakını bitiren bir iktidarın kendini örgütleme biçimini görüyoruz. Bu tarihi bir durumdur, tabii ki bunun karşısında yine kendisini örgütleyen süreci biz öne çıkarıyoruz.

Halk için adalet diyerek, kadınlar için adalet diyerek, ezilenler için, sömürülenler için yaranın olduğu her yerde baskı ve zulmün olduğu her yerde HDP ve HDP’nin dostları kendini örgütleyecektir. Kendini her durumda, döneme ve ana göre uyarlayacak ve misyonunu ciddiyetiyle hassasiyeti ile yaklaşarak yola devam ediyoruz.

HDP kendisine yönelen bu saldırılara karşı nasıl cevap olacak? Partiniz süreçle ilgili neler düşünüyor?

Bizim sürece karşı tutumumuz programımız ve siyasetimiz bellidir, ortadadır. Biz halk adına mücadele eden, siyaset yapan bir geleneğin yöneticileriyiz, öncüleriyiz. Ülkenin ana sorunu Kürt sorunudur, Türkiye’nin Kürt sorununa karşı tutumudur.

Türkiye halkları ile birlikte temel Türkiye sorunlarının çözümü konusunda bir fikir birliği ile birlikte buluşmayı esas alan ittifaklardan yanayız, bu anlamda çalışmalar yürütüyoruz. Evet iktidarın saldırıları, yönelimleri her kente göre her bölgeye göre farklıdır ve Kürdistan bunun en çarpıcı tarafını yaşıyor.

Kürde ait, Kürdün değerine ait mezar taşına dahi tahammülü olmayan bir iktidar gerçekliği karşımızda. Biz bu halkın seçilmişleri olarak attığımız her adıma fezleke çıkaran, önümüze barikatlar kuran bir iktidar var.

Şöyle düşünün ki bir Şırnak milletvekili olarak, Şırnak’ta partimizin içine girdiğim için, Cizre kapının önünde açıklama yaptığım için fezleke almış bir milletvekiliyim. Bu kadar tutarsız bir iktidar, bu kadar fütursuzca saldırı uygulayan bir iktidardan medet beklemek mümkün değil elbette.

Şunu söylemekte yarar var; barış ve demokrasi için, Kürt sorunun çözümü için büyük bedeller ödedik ve bunun toplumsal bir barışa, huzura ermesi için sonuna kadar bedel ödemeye hazırız. Halkların çekmiş olduğu acılar için gerekirse canımızı bile ortaya koyarız fakat bu değerlere sahip çıkmak bizim için onurdur. Biz bu halkın sadece emanetini aldık ve bu emanete layık olmak için demokratik mücadelemize devam edeceğiz.

Ne yazık ki saldırılar var ancak halkın gündeminde, gelecek var barış var özgürlük var. Özellikle biliyorsunuz ki hapishaneler 100 günü aşkındır açlık grevinde. İmralı şahsında bütün cezaevlerinde ciddi anlamda sistematik devam ettirilen bir tecrit durumu var ve bu tecrit sistemi ülkenin her yerine yaymaya çalışıyorlar.

Fakat halklar alternatifsiz değildir. Biz halkın seçmiş olduğu yöneticiler olarak; halkla birlikte, halk için, demokrasi için, ülkenin geleceği için ve Kürt sorunun barışçıl çözümü için tecridin kalkması için mücadelemize öyle ya da böyle her koşulda devam edeceğiz.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu