Güncel

OKUR POSTASI|  İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı Üzerine Birkaç Not…

"Devrimci-ilerici-muhalif yayınevlerinin fuarda olmaması saydığımız tüm olumsuz koşullarının yanında önemli oranda havayı etkiledi diyebiliriz."

39.İstanbul TÜYAP Kitap Fuarı, bu yıl Büyükçekmece Beylikdüzü’nde yapıldı. Kovid 19 pandemisi nedeniyle 2 yıl ara verilen kitap fuarı, dünyadaki ekonomik krizin Türkiye’yi de etkilediği ve egemenlerin ekonomik krizin faturasını halkın sırtına yüklediği bir tabloda karşılandı.

Alım gücünün düşmesi ile İstanbul’da bir yerden bir yere gitmenin oldukça pahalı olması, İstanbullular için fuara gidip gitmemenin, kitap alıp almamanın hesaplanmasına neden oldu. Diğer taraftan TÜYAP A.Ş’nin her yıl biraz daha sermayeleşen ancak pandeminin acısını çıkarmak istercesine bu yıl stand fiyatlarını oldukça uç bir rakamda belirlemesi de yayınevlerinin katılımında etkili oldu. Ayrıca katılımcı yayınevleri ve kitlesi için “olanak” diyebileceğimiz birçok hakkının (davetiye, katılımcı servisi vb.) kaldırılması gibi piyasalaşma hamleleri de fuara katılımı ciddi bir şekilde etkiledi.

Esas nokta, ekonomik krizle yoksullaşan yoksul halkın Beylikdüzü’ne kadar gelememesi iken bunun yanında TÜYAP’ın fiyatları yüksek tutması, en hareketli salonlar olan 2. ve 3. salonda Yapı Kredi, İş Bankası Yayınları gibi yayınevlerine yer verilmesi de etkili oldu.

Stand ücretleri nedeniyle fuara katılamayan devrimci, yurtsever ve ilerici yayınevlerinden boşanan salon ve stantlara ise ırkçı-gerici yayınevleri, dernek ve kurumların doluşması ile fuar istenilen atmosfere kavuşturulmuş oldu. Örneğin “Ülkü Ocakları İstanbul İl Teşkilatının”, onlarca ırkçı derneğin stand açması, “güvenlik” adıyla fuarda yüzlerce polisin cirit atması bu atmosferin tamamlanmasının ve kalıcılaşmasının emarelerini gösteriyor.

Ekonomik krizin yanında okuma isteği ve alışkanlığının belli bir noktada olmasının yanında tüm bu olumsuz koşullara rağmen devrimci-ilerici kitlenin ilgisizliği ise ancak sınıf mücadelesinin içinde bulunduğu açmazla açıklanabilir.

Okurla buluşmak önemli!

Irkçı gerici yayınevlerinin, derneklerin yanında boş kalan salonların yanısıra büyük test ve ders kitapları satan yayınevlerinin fazlalığı göze çarptı. Yemek kitapları ve ders kitapları satan yayınevlerindeki yoğun hareketlilik, eğitim ve öğretiminin piyasalaşması, çocukların her gün biraz daha fazla rekabete sürüklenmesinin yanında yemek kitaplarına duyulan ilgi bu alanın artık çok daha fazla endüstrileşmesiyle açıklanabilir.

Tüm olumsuz tabloya rağmen hala fuarda olmak ve koşulları zorlayıp okurlarla buluşmanın önemli olduğunu söylemek lazım. Çünkü halkın kendi sorunları ile başbaşa bırakılmak istendiği, yayınların ulaşmasının bu kadar sınırlandığı bir ortamda fuarda olmak, yayınevlerinin okurlarına çağrı yaparak bu sınırları zorlaması önemli bir noktada.

Nisan Yayımcılık açısından da durumun her açıdan farklı olmadığı ancak tüm bunlara rağmen okurlarıyla buluşma sınırlarını zorlaması önemlidir. İstenilen okur kitlesine ulaşılamasa da önemli bir hareketliliğin olduğunu söylemek gerekir.

Diğer taraftan komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın Bütün Eserleri’nin hala en fazla talep edilen kitap olması ve ağırlıklı talebin Kürt halkından 25-45 yaş arası gençlerden gelmesi dikkate ve kayda değer bir durum olarak gözlenmektedir. Bütün Eserler kitabı için gelenlerin çoğunun Kaypakkaya’yı duyması ve kendi cümleleriyle Türkiye’ye dair diğer devrimci önderlerden farklı ve önemli analizler içermesi nedeniyle almak istediklerini beyan etmeleri kayda değerdir.

Fuarı değiştiren “okur”dur!

Aram Yayınevi gibi önemli bir yurtsever yayınevinin fuarda olmaması Kürt kitlesi açısından fuara daha az gelinmesine neden olurken Selahattin Demirtaş’ın Dipnot’tan çıkan kitapları ve imza günü nedeniyle ilerici camiadan önemli yazar ve şairlerin bu imza gününe katılması bir hareketlilik sağladı diyebiliriz. Devrimci-ilerici-muhalif yayınevlerinin fuarda olmaması saydığımız tüm olumsuz koşullarının yanında önemli oranda havayı etkiledi diyebiliriz.

Fuarın havasını değiştiren okur kitlesidir ve kitlenin kendini daha rahat hisseden, kendine yakın, hitap ettiğini düşündüğü yayınevi varsa fuara gitmeyi gerekçe haline getirmesi oldukça anlaşılır bir durumdur. Bu yıl fuar havasının ırkçı-gerici atmosfere daha yakın olması anlaşıldığı kadarıyla TÜYAP A.Ş’nin istediği bir tablo gibi görünüyor.

Diğer taraftan devrimci-ilerici yayınevleri açısından, sınıf mücadelesinin birçok başlığına uygun, toplumsal mücadele alanlarından farklı kitapların olması her zaman aranan, beklenen bir diğer özellik. Türkiye’den ve dünyadan farklı mücadele alanlarını kitaplara taşımak okurların ilgisini çekmektedir.

Devrimci, ilerici yurtsever yayınevlerinin kitap fuarı vesilesiyle kendi penceresinden durumu değerlendirmesi, birlikte mevcut sıkışma ve daralma durumuna dair birlikte çözümler araması önemlidir. Yayınevlerinin durumu sınıf mücadelesinin andaki durumuna paralel olsa da yayın cephesinden ortak çözümler birlikte mücadeleye uygun bir tartışmayı hak etmektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu