GüncelLGBTİ+

OKUR POSTASI | Ne Sapkını Ayol, Bildiğin Lubunya…

Büyük ortak gayemizi gerçekleştirebilmemiz için tıpkı ırkçılık, ataerki gibi sistemin sac ayaklarından olan heteroseksizmi doğru tanımlamak ve ona karşı mücadele etmek zorunluluktur.

Devrimciler ve komünistler bir sınavı vermeye devam ediyor. (Bazen de verememeye…) Konu LGBTİ+ özgürlük hareketi… Ülkede LGBTİ+lar kendilerini politik bir özne olarak var ettiğinden bu yana devrimciler arasında birçok tartışma yapıldı, yazıldı, çizildi. Sonuç itibariyle LGBTİ+ hareketinin rüştünü ispatlamasıyla da buz kırıldı, yol açıldı. Ancak gelişim bütün hareketler açısından aynı anda başlamadı, aynı şekilde ilerlemiyor. (Bazıları öylece tersine, devlete doğru gidiyor… Sonuçta diyalektik…)

Halk Okulu Dergisi “Eşcinsellik Bir Sapkınlıktır” başlıklı bir yazı yayınladı. Sözkonusu dergi ve çevresi her zaman LGBTİ+lara da, seks işçilerine de, kadın hareketine de  yoldaşça değil saldırganca yaklaşmıştı. (Oysa ne şugar taraftarlarına da denk geldik bizlere şugariyet naşlayan, demek ki o kadar da etkili olamamışlar kendi çevrelerinde…) Bugün de faşizmin iyice perçinlendiği bir coğrafyada faşizmle aynı cümleleri sarf etmeye devam ediyor. Aslında bir yandan kendini gündeme sokmak için de yayınladığı bu nefret yazısı, diyalektik bir tarih bilincinden oldukça uzakta duruyor. İdealizmin semalarında uçuyor.

Devrimci hareketler ülkemizde ciddi bir güç kaybı yaşadığı bir dönemde kadın ve LGBTİ+ hareketinden de öğrenerek birlikte hareket etmeye ve faşizmi yıkmak için bütün farklılıklarıyla bir araya gelmeye başladı. Adeta bir GÖKKUŞAĞI değil mi? Birleşik devrimin adımları, birleşik mücadeleyle atılıyor. Bu birleşik güçler içinde LGBTİ+lara oldukça uzak olan da var, hareketin direkt parçası olan da. Burada birbirlerinden öğreniyorlar. En çok da öznelerden… Tabii öznelerden öğrenmenin kendiliğinden olmadığı açık. LGBTİ+lar kendilerini devrimci hareketler içinde de dışında da var etti. Bu anlamıyla öznelere çok şey borçlu olan bir devrimci hareket var. (Devrimciler halka her zaman borçludur, öyle değil mi?) Bir de öznelerden öğrenemeyen, öğrense bile sürekli sınırlı ve temkinli olan, LGBTİ+lar popülerken LGBTİ+ “dostu” olan değilken gündeminde tutmayan, LGBTİ+ların ayrı bir grup değil bu hayatın bir parçası olduğunu kavrayamayan irili ufaklı bir dizi örgüt, kurum, dergi çevresi var. Üstelik bu gruplar faşizme karşı savaşta ciddi bedeller ödemiş, bir geleneği omuzlamış hareketler. Ancak sistemin içimizdeki etkisini görmekten uzaktalar. (Demek ki bedel ödemek yetmiyor, fazlası lazım…)

LGBTİ+lar, sadece sizin görebildiğiniz, daha doğrusu kendisini gösteren, dolaptan çıkan, her biri birer aktivist kişiler değiller. LGBTİ+lar hayatın her yerinde, açık-kapalı kimlikli, faşist ya da devrimci, zengin ya da fakir, ailevi sorunları olan ya da olmayan, güzel ya da çirkin, neşeli ya da değil, öğretmen, garson, manken, seks işçisi, fabrika işçisi, köylü, bürokrat, modacı, sanatçı, Kürt, Türk, Ermeni, Alevi, Müslüman, kadın, erkek, cinsiyetsiz, “sıradan ya da sıradışı” birçok farklı kimliğe sahipler.

Tarihin varoluşundan beri vardık, bugün de varız, yarın da varolacağız. Sorun bu anlamıyla artık bir “hayır, varız” sorunu değildir. “Hasta ya da sapkın değiliz” sorunu hiç değildir. Suyu bulandırmak heteroseksizminizi kurtarmayacak. Bu gerçekliği anlayabilenler kazanır. Bu gerçekliği anlayamayanlar ise -ki aynı zihniyetin farklı yansımaları başka sorunlara bakışta da görülür- “bunlar sapkın, yoz, tamam bir hak arama mücadelesi var ama devrimci müdahale gerekiyor, liberaller…” gibi uzayıp giden dışarıdan müdahaleci bahanelerle dışarıda kalıp daralmaya devam ederler.

LGBTİ+ları canavarlaştıran ve dışımızdaymış gibi gösteren heteroseksizmin kökenini anlayanlar ise devrim ve komünizm mücadelesinin heteroseksizme karşı mücadele verilmeden tam anlamıyla gerçekleşemeyeceğini, olası bir devrimin buralardan çok hızlı geriye dönüp burjuvalaşacağını bilirler ve buna uygun adımlar atarlar. Bu anlamıyla MLM biliminin ustaları kendi dönemlerinin gerçekliğinde en doğru tespitler yapmakla kalmamış, bir yöntem de sunarak kendilerinden sonra gelenlerin önünü açmışlardır. MLM’yi bir bilim yapan da tam olarak budur. Bilimsel yöntemi! Ustalar kendi dönemlerinin gerçekliğinin ötesine bu yönüyle geçmişlerdir. Bugün bu bilimin takipçileri sadece kendi günlerini ve somut koşullarını anlamak değil yarına da bu bilinçle müdahale etmek zorundadırlar. (Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni’ni LGBTİ+ gerçekliğiyle birlikte bir okuyun, önerilir…)

Bu anlamıyla büyük ortak gayemizi gerçekleştirebilmemiz için tıpkı ırkçılık, ataerki gibi sistemin sac ayaklarından olan heteroseksizmi doğru tanımlamak ve ona karşı mücadele etmek zorunluluktur. LGBTİ+lar sanki halk kitlelerinin dışındaymış gibi yaklaşmak, devrimcileri başka bir yere götürür. LGBTİ+lar özgürlük hareketinin bir parçası olanı ve olmayanıyla, farklı sınıflar, inançlar, politik kimlikler, etnik kökenlerden dünyanın her yerinde var olan kişilerdir. Bu tanımlar tarihin çeşitli dönemlerinde, farklı coğrafyalarda değişmiştir ve değişebilir. Bugün LGBTİ+dır yarın başka bir şey. (“Ay bu harfler de arka arkaya uzayıp gidiyor, her gün başımıza yeni bir harf çıkıyor” ne sevimsiz bir espridir!) Önemli olan cinsel yönelimlerin de cinsiyet kimliklerinin de çok çeşitli olduğunu kavrayabilmektir. Birinin diğerinden üstün olmaması gerektiğini, tahakkümün ve iktidarın buralarda da kırılması gerektiğini kavrayan tek başına kendi cinsel yönelimini ve cinsiyet kimliğini daha rahat kabul etmez aynı zamanda çevresine, örgütüne de etki eder. Esasta mücadelemiz bütün sınıfları yani ilk sınıf savaşımının ortaya çıktığı kadın erkek kimlikleri de dahil olmak üzere bütün kimlikleri yok etmek üzerine verilen bir savaştır. Bu, komünistler açısından dün pek net değildi. Ancak bugün çok nettir. Net değildi, çünkü heteroseksizmin yani toplamda emperyalist-kapitalist sistemin etkisi üzerimizde çok büyüktü. Bugün net, çünkü bu etki kırılmaya başlandı. Değil ki, ortadan kalktı. Ortadan kalkması için o büyük şanlı günlere ulaşmamız gerekecek. O güne kadar da Demokratik Halk Devriminden sosyalizme kadar attığımız her adımda kültür devrimleriyle tam olarak bunlarla mücadele edeceğiz. Kendi içimizdeki heteroseksist karargahları bombalamadığımız sürece yapacağımız devrime halk devrimi demenin de bir anlamı olmayacak. Çünkü yalnızca heteroseksüel na-transların halk devrimi olarak kalacak.

İşin özü özgürlüğe şanlıyor muyuz, şanlamıyor muyuz?

Bir ÖG Okuru

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu