DerlediklerimizGüncel

Nubar OZANYAN | Muhammed Ohannes…

"Kuzey-Doğu Suriye'de sayıları yüzbinlere varan Müslümanlaşmış Ermeni’ye rastlamak mümkündür. Bu sayısız insanlardan biridir, Muhammed Ohannes"

Muhammed Ohannes, Ermeni Soykırımı sonrası Deyr ez-Zor’da zorla Müslümanlığı kabul ederek yaşama hakkına sahip olmuş Ermeni bir annenin dördüncü nesil çocuğudur.

Maratuk Dağı’ndan, Bingöl’ün zozanlarından inmek zorunda bırakılıp çöl kumlarına tutunarak yaşamaya çalışan on binlerce Ermeni anneden birinin umudu olmuştur.

Ağırlıklı olarak Deyr ez-Zor’da Çîyayê Kezvan’da farklı Arap aşiretleri tarafından büyütülüp Müslümanlaşmak zorunda kalmış sayısız Ermeni’ye rastlanır. Beş-yedi yaşın masum yetim çocukluğunda, kendilerine sahip çıkıp büyüten ailelerin dilini öğrenmiş, yaşam kültürünü almış on binlerce çocuğun trajik hikayeleri yazılıdır alınlarında.

Sorulduğunda isimleri ve kısa yaşam hikayeleri dışında Ermeniliğe ait hiçbir şeyleri kalmamış sayısız insana rastlanır. Kuzey-Doğu Suriye’de sayıları yüzbinlere varan Müslümanlaşmış Ermeni’ye rastlamak mümkündür.

Rojava Devrimi’yle bütün halklarda olduğu gibi Ermeni halkında da ciddi bir uyanış ve arayış başlatmıştır. Onlara bu cesareti veren, gerçek kimliklerinin arayış yolunu açan ve örgütlenme olanağını sunan Rojava Devrimi’dir.

Arap aşiretleri, yetim Ermeni çocuklarını yanlarında büyütürken kendi dilini, kültürünü yaşam tarzını da çocuklara vermiştir. Arap dili ve kültürü altında ciddi bir değişim ve farklılaşmaya uğrayan Ermeni çocuklar, iki dağın arasında sıkışmış, iki nefes arasında kalıp solukları kesilmiştir. Bu sayısız insanlardan biridir, Muhammed Ohannes.

Muhammed Ohannes, yan yana gelmesi kolay olmayan, bir arada düşünülmesi bile imkansız gibi gözüken iki ismin kader gerçekliğidir. Müslümanlaşmış Ermeniler, Soykırımın yarattığı sonuçların en acı tablosunun kara renkleridir. “Muhammed Ohannes” ismini herhangi bir Ermeni’ye söylediğinizde böylesine uç iki ismin asla yanyana gelemeyeceğini ifade eder. Bu trajik gerçekliğin yaratıcıları bellidir. Onların torunları, bugün yeni İttihat-Terakkiciler olarak aynı suçları Kürdistan’da işliyorlar.

Ermeni Soykırımı’nın trajik yıkıcı yolları üzerinde, aradan 106 yıl geçmesine karşın, silinmeyen sayısız izlere rastlanır. Deyr ez-Zor çölleri, Rakka, Minbic şehirleri sayısız Müslümanlaşmış Muhammed Ohanneslerle doludur. Yabancılaşmanın, asimilasyonun inkara gelemeyecek kadar açık, acı ismidir Muhammed Ohannes.

Doğal bir bakış ve kavrayış üzerinden yola çıkıp değerlendirirsek iki farklı ismin tesadüfen de olsa yanyana gelmemesi gerekir. Muhammed, Müslüman dünyasında en çok kullanılan bir isimdir. Ohannes ismi ise bir Ermeni ismidir.

Ohannes, Ermenice’de yetkili, özenli, yaratıcı, neşeli, cömert anlamına gelir. Ermeni halkı arasında yaygın olarak kullanılır.

Muhammed ismi ise Arapça kökenlidir. İslam dünyasının peygamberinin ismidir. Ağırlıklı olarak Araplar tarafından ancak bütün İslam aleminde de yaygın olarak kullanılır. Anlamı; pek çok kere övülmüş, methedilmiş demektir.

Soykırım tarihinden, toprağından, köklerinden kopmanın dil ve kültüründen uzaklaşmanın adıdır. Kişilik parçalanmasının adıdır. Ermenilerin topraklarından koparılmasıdır. Binlerce yıl üzerinde yaşanan topraklardan, dağlardan, zozanlardan zorla koparılıp çölleşmeye dönüşmektir. Belleksiz ve geçmişsiz kalma halidir. Dağların kum taneciklerine dönüşmesidir.

Tutunacak dalın kırılması, kökün sökülmesidir. Soykırım, sadece fiziksel kıyım, kadın ve çocuk kırımı değildir. Kültürel, sosyal, inançsal yok oluş ve egemen ve baskın olana gönülsüzce istemeyerek rıza gösterme halidir.

“Adım Muhemmed Ohannes. 5 yaşında yetim bir çocuğum. Annemin biricik ışığı, güneşli dünyasıydım. Şu an annemin yanında değilim. Onunla ne zaman, nasıl konuştuğumu bile hatırlamakta zorlanıyorum. Şimdi ben susuyorum.

Anneme ana dilimde cevap veremiyorum. Annem benim konuşmamı bekliyor. Beklemeye devam ediyor, edecek. Çocukların ölmediği ve dilini unutmak zorunda kalmadığı o kutsal günlerin geleceği inancıyla istemediğim rızamla kabul etmeyeceğim bir yaşamın içindeyim. Sol yanım Maratuk Dağı sağ yanım Deyr ez-Zor çölleri. Dağla çöl kumları arasında sıkışmış, soluk almakta zorlanan Muhammed Ohannes’im ben.”

Yeni Özgür Poltika 7 Haziran 2021

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu