Güncel

Cumartesi Anneleri 781. Hafta | “27 yıl oldu, bu acıyı yaşayan bilir”

Cumartesi Anneleri 781. hafta eyleminde, Elazığ’da JİTEM tarafından alıkonulduktan sonra işkenceyle katledilen Metin Can ve Hasan Kaya için adalet istedi

İstanbul: Cumartesi Anneleri 781. hafta eyleminde, 27 yıl önce Elazığ’da işkence edilerek katledilen İHD Elazığ Şube başkanı avukat Metin Can ve doktor Hasan Kaya için adalet talebiyle buluştu. Bu haftaki eylem 82 haftalık Galatasaray Meydanı yasaklamasından dolayı İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi önünde yapıldı. Eylem öncesinde eylemin yapıldığı sokak polis ablukası altına alınırken, eyleme kayıp yakınları ve CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu da dahil çok sayıda kişi katıldı.

21 Şubat 1993 tarihinde Elazığ’da ‘acil bir yaralı var’ denilerek çağrılan ve 27 Şubat’ta işkence edilmiş cansız bedenleri Elazığ-Dersim yolunda bulunan Metin Can ve Hasan Kaya için yapılan eylemde basın açıklamasını kayıp yakını Sebla Arcan okudu.

Arcan gözaltında kaybetme suçunun ağır bir insan hakkı ihlali olduğunu vurgulayarak başladı sözlerine. Devletlerin bu suçlarla kendine muhalifleri bastırmaya ve sindirmeye çalıştığını ancak bunun insanlık değerlerine saldırı olduğunun altını çizdi. Arcan kaybetme suçunun bu topraklarda da yoğun bir şekilde işlendiğini de belirterek şunları ifade etti:

“Gözaltında kaybetmelerin yoğun olarak yaşandığı bu topraklarda devlet kaybedilenlerin ailelerinin adalet arayışına cevap vermemiş, etkili bir hukuk yolu sağlanma ve hesap verme sorumluluğunu yerine getirmemiştir.”

Bu hafta adalet talebiyle buluştukları Metin Can ve Hasan Kaya’nın katledilme sürecini de paylaşan Arcan, Can ve Kaya’yı katledenlerin cezasızlıkla korunduğunu söyledi. Faillerin 27 yıllık cezasızlığın son bulması çağrısını yapan Arcan konuşmasını şöyle sonlandırdı:

“Metin Can ve Hasan Kaya’yı Mahmut Yıldırım komutasındaki Mehmet Yazıcıoğulları, Ayhan Öztürk, İdris Ahmet ve Mesut Mehmetoğlu’nun da dahil olduğu JİTEM timinin kaybettiği ve bu suça devletin güvenlik görevlilerinin de dahil olduğu iddiaları karşısında savcıları göreve çağırıyoruz.

Hukuk işletilsin 27 yıllık cezasızlık son bulsun, devlet sorumluluğunu üstlensin, failler yargılanarak cezalandırılsın.”

Metin Can’ın kardeşi Akan Can

“Bu acıyı yaşayan bilir”

Arcan’ın ardından Metin Can’ın kardeşi Akan Can konuştu. Can 27 yıllık bu acının tarifsiz olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

“27 sene oldu. Bu acıyı yaşayan bilir desem. 27 sene oldu hep dünkü gibi. Hiçbir şey yapılmadı, edilmedi. O zamanda polis geldi annemin yüzüne gülerek ‘oğlunun nerede olduğunu biliyorsun ne arıyorsun’ dedi. Diyecek bir şey bulamıyorum. İnşallah bir gün suçlular cezalandırılır. İnanmadığım halde bu yüzden sırf Allah’a inanıyorum. O Allah varsa onların cezasını verir diyorum.”

Can’ın konuşmasının ardından dönemin İHD Genel Başkanı v şuan ki onursal başkanı Akın Birdal’ın eyleme gönderdiği mektup okundu. Birdal gönderdiği mektupta şunları ifade etti:

“Hepimizin Sevgili Cumartesi Aileleri

Av. Metin Can ve Dr. Hasan Kaya’nın katledilişlerinin üzerinden 27 yıl geçti. Metin ve Hasan bizini insan I lakları ve Barış mücadelemizde iki yol arkadaşlarımızdı. Birçok arkadaşımız gibi onlarda bu yolda öldürüldüler. Bugün de Selçuk Mızraklı ve Raci Bilici gibi, hak ve barış savunucuları ağır hapis cezalarına çarptırılıyorlar.

Metin ve Hasan kaybedildiklerinde, aileleri ile birlikte her yere başvurduk. Kapılarını çaldık. Sonunda bize söz verdiler. Birkaç gün sonra evlerine dönecekler, dediler. Kimlerin kaybettiklerini biliyorlardı. Döndüler. İşkence edilmiş, cansız bedenleri ile döndüler. Metin’i ve Hasan’ı Elazığ da sonsuzluğa uğurladık-birçok kaybımıza bu görevi de yerine getiremedik.

Onları unutmadık. Unutturmayacağız da. Kayıplarımız ve onlar, bizim yürüyüşümüzün bugün de cesaretini, kararlılığını ve kaynağım oluşturuyorlar.

Ama katillerini de, faillerini de, söz verenleri de unutmayacağız. Bir yandan bunların yargılanmasının mücadelesini verirken, diğer yandan da, eşitlik ve özgürlük için barış ve adalet için verilen mücadelenin bedellerinin böyle yazılmayacağı bir coğrafyanın inşasına çalışacağız.

Sevgili Anneler Sevgili Aileler, sizlerin bu yolda ki demokratik, barışçıl itirazınız ve kayıplarınızı arayışınızda ki kararlılığınız herkese büyük örnek oluşturmaktadır. Ve önünüze çıkarılan barikatlarda er geç aşılacaktır. insanların ve adaletin kaybedilmediği bir Türkiye’nin yolu sizinle, sizin direnişinizle açılacaktır. Sizleri saygı ve özlemle selamlıyorum.”

Ne olmuştu?

Metin Can İHD Elazığ Şube Başkanıydı, Hasan Kaya ise şubenin üyesiydi. Bu nedenle polis tarafından takip ediliyorlardı.
Hak savunuculuğu faaliyetlerinden vazgeçmeleri için her ikisi de ölüm tehditleri alıyordu.
21 Şubat 1993 tarihinde “Acil bir yaralı var!” diyen iki kişi kendileri ile görüşmeye geldi. Yaralıya müdahale etmek amacıyla kendi otomobilleriyle yola çıkan Metin Can ve Hasan Kaya’dan bir daha haber alınamadı.
27 Şubat 1993 tarihinde iki arkadaşın işkence görmüş ve başlarından vurulmuş cansız bedenleri, Elazığ-Dersim yolu üzerindeki bir jandarma karakoluna 2 km mesafede yer alan Dinar Köprüsü’nün altında bulundu.
JİTEM adına çalışan itirafçı Ayhan Öztürk basına yansıyan itiraflarında “Avukat’la Doktorlu Elazığ
Emniyetinde Sorguladık” dedi ve olayı detaylarıyla anlatarak suça iştirak edenlerin isimlerini de verdi. Dönemin basını Metin Can ve Hasan Kaya’nın kaybedilerek öldürülmesinden kamuoyunda Yeşil olarak bilinen ve MİT ve JİTEM için önemli bir operasyon elemanı olarak görev yapan Mahmut Yıldırım’ın sorumlu olduğunu yazdı.
Bu haberlere göre Yıldırım, Elazığ Emniyeti’nden yardım almıştı. “Binbaşı Cem Ersever’in İtirafları” adlı kitap da bu suçun Yeşil tarafından işlendiğine dair bilgiler yer aldı.Onların gözaltında kaybedilmeleri Devletin 1997 tarihli Susurluk Rapor’uyla da resmi kayıtlara geçti. JİTEM tetikçisi Abdülkadir Aygan, faili meçhul cinayetler soruşturması kapsamında Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na 21 sayfalık yazılı bir ifade verdi. İfadesinde JİTEM tarafından öldürülen 117 kişinin isim listesi de yer aldı. Metin Can ve Hasan Kaya da bu listedeydi.
Her şey bu kadar açıkken başta Adalet Bakanlığı olmak üzere, Elazığ, Tunceli ve Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılıklarına yapılan suç duyuruları sonuçsuz bırakıldı.
AİHM’e taşınan davada ise AİHM “Mahkememiz Hasan Kaya ve Metin Can ile ilgili yürütülmüş olan soruşturmanın yeterli veya etkili olduğu konusunda tatmin olmamıştır. Soruşturma iki kişiye ne olduğu konusuna açıklık getirmede başarısız olmuştur ve faillerin belirlenebilmesi ve tutuklanabilmesi için gerekli özen ve azim ile yürütülmemiştir.” diyerek Türkiye’yi mahkûm etti.
Yalmz itiraflar, tanık beyanları değil, Can ve Kaya’nın Elazığ’dan Dinar Köprüsü’ne götürmek için beş ayrı arama noktasından geçilmesi, köprünün askeri birimlere ve Jandarma Karakolu’na yakın bir noktada bulunması bize bu suçun kimler tarafından işlendiğine dair ipuçları vermektedir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu