GüncelMakaleler

MAKALE | Tünelin Ucundaki Işık: “Aşı”

"Salgın sürecini açıklıkla yürütemeyen iktidarın aşı sürecini de şeffaf bir şekilde yürütemeyeceği/yürütmeyeceği açıktır. Aşı geliştiren şirketlerin bugüne kadar açıkladıkları üretim kapasitelerinin çoğu emperyalist-kapitalist ülkelerce alındı"

AKP-MHP faşist iktidarı, siyasi ve ekonomik bir krizle karşı karşıya. İktidarın Suriye, Libya ve Ermenistan’da yürüttüğü savaş politikaları ve korona virüs salgınının yarattığı ekonomik krizin de etkisi ile adeta ülkeyi yönetemez duruma geldiler. Salgınla birlikte ekonomi neredeyse durma noktasına gelmiş bulunuyor.

İktidar ise salgınla ilgilenmek, sağlık çalışanlarının sorunlarına eğilmek ve çözmek yerine tüm işçi ve emekçilere yönelik saldırıları gündemlerine almış durumda.

Ekonomideki “kötü gidişine çare bulamayan”, korona virüsle mücadeleyi beceremeyen, halkı her geçen gün daha da yoksulluğa, açlığa, sefalete mahkum eden AKP-MHP iktidarı bu başarısızlıklarını örtmek ve gündemi değiştirmek için çok yönlü bir çaba içerisine girdi. Salgına yönelik alınan önlemler bahane edilerek basın açıklamaları, maden işçilerinin yürüyüşleri vb. yasaklandı örneğin.

Sağlık çalışanlarının “ölüyoruz, yönetemiyorsunuz” eylemlerine, basın açıklamalarına polis saldırıyor, basının görüntü alması dahi engelleniyor. Hapishanelerde, devrimci tutsaklardan salgına yakalananlar tek kişilik hücrelere konularak, tedavi edilmeyerek ölüme terk ediliyor. Hasta tutukluların tahliye edilmeleriyle ilgili yapılan bütün çağrılara kulaklarını tıkıyorlar.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG), Kasım Ayı İş Cinayetleri Raporu’nu açıkladı. Rapora göre yılın ilk on bir ayında en az 2.032 işçi yaşamını yitirirken, sadece Kasım ayında en az 294 işçi yaşamını yitirdi.

Kasım ayında yaşamını yitiren işçilerin yüzde 54’ü korona virüs nedeniyle yaşamını yitirdi. “Çarklar dönsün, ekonomi durmasın” anlayışıyla salgın sürecinde işçi ve emekçiler patronların çıkarlarına zarar gelmesin diye hasta hasta çalıştırılıyor ve ölüm dayatılıyor. Çanakkale’de Dardanel Fabrikası’ndaki işçilerin işyerinde karantinaya alınarak çalıştırıldığı hala hafızalarımızda tazeliğini koruyor. Sadece Türkiye’de değil dünyanın her yerinde, emperyalist-kapitalist ülkelerde de çarklar, patronların daha da zenginleşmesi için dönmeye devam etti/ediyor.

Örneğin son günlerde basında yer alan ilginç bir fotoğraf dikkatleri çekti. Bu fotoğraf Mersin’de yapımı süren Akkuyu Nükleer Santrali’nde çalışan işçilerin yemekhane resmi. Fotoğrafta iki yemekhane bulunuyor. 6 bin işçinin çalıştığı santralde işçilerin yemek yediği alanda sosyal mesafe ve diğer korona virüs tedbirleri hiçe sayılırken, yöneticilerin olduğu yemekhanede ise fiziki mesafeye ve diğer kurallara uyularak yemek yenildiği açıkça görülüyor.

Bu karede görülen aslında salgının sınıfsallığıdır. Bu sınıfsallık aşı tartışmalarında da aynen devam etmektedir.

 Aşı Mı Dediniz?!

Salgın halen tüm dünyada hızla yayılmaya devam ediyor. Dünya genelinde korona virüs nedeniyle bugüne değin yaşamını yitirenlerin sayısı 1 milyon 575 bini geçti. Türkiye’de ise 15 bin 531 kişinin yaşamını yitirdiğini Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamalarından öğreniyoruz. Ama bu rakamlara ne ülkedeki sağlık kurumları, konuyla ilgili demokratik kitle örgütleri ne de Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) inanıyor.

Dünya genelinde ise salgında tespit edilen vaka sayısı 69 milyon 240 bini geçti. En fazla vaka ve ölümün görüldüğü ABD’de vaka sayısı 16 milyona, ölümler ise 270 bine yaklaşmış durumda. Afrika kıtasında ise bazı bölge/ülkelerden ölüm raporları alınamamasına rağmen tespit edilen vaka sayısı, 2 milyon 320 bini geçmiş, korona virüs salgını nedeniyle yaşamını yitirenlerin sayısı da 55 bine ulaşmış durumdadır.

Korona virüs salgınıyla ilgili durum bu iken son dönemlerde aşı üzerine açıklamalar yapılmaya başlandı. Aşının virüse karşı ne kadar etkili olacağı, etki süresinin ne kadar olacağı, aşıya ulaşım vb. bunların hepsi şimdilik önemli birer soru. Aşı gerçekten korona virüs yayılımına son verecek mi? Diğer grip aşıları gibi her yıl veya daha kısa sürelerde yeniden aşı yapılmak zorunda mı olunacak? Bilim en azından şimdilik bu sorulara yanıt olabilmiş değil…

Değişik ülkelerde yapılan çalışmalarda şu ana kadar kullanıma hak kazanmış aşılar; Pfizer-BioNTech, Sputnik V, Oxford Astra Zeneca, Moderna, Sinovac…

Korona virüs salgınına karşı aşıya ilk onay veren ve başlatan ülke İngiltere oldu. 8 Aralık’ta M. Keenan adlı bir İngiliz kadın, ilk Pfizer-BioNTech aşısını oldu. Ardından Rusya’da aşılama başladı. Türkiye’de ise Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sipariş verilen Çin üretimi aşıların ilk partilerinin önümüzdeki günlerde geleceğini belirtti. İngiltere, ABD ve AB başta olmak üzere bu ülkelerin aşı sipariş anlaşmaları gerçekleştirildiği, aşı planlarının büyük ölçüde hazır olduğu ileriye sürülüyor.

Pfizer BioNTech aşısını 8 Aralık’ta uygulamaya başlayan İngiltere’nin 40 milyon doz aşı satın aldığı, Oxford aşısından da 100 milyon doz da sipariş verildiği belirtildi. Rusya’da “Sputnik V” adlı korona virüs aşısının halka uygulanmasına başlandı. ABD ve AB ülkeleri de aşı siparişlerini erkenden vermiş durumdalar. AB ülkeleri aralık ayı sonu itibarıyla aşılamaya (bazıları da 2021 Ocak tarihiyle) başlayacaklarını bildirdiler. Hindistan, Japonya, Brezilya, Kanada, Meksika, Endonezya, Pakistan gibi ülkeler de aşı siparişlerini vermiş durumdalar.

Türkiye’de aşının ülkeye geleceği ilk tarih 11 Aralık olarak açıklandı. Aşılamada 4 aşamalı bir planın uygulanacağı, ilk aşamada sağlık çalışanlarına yapılacağını belirtildi. Bunlar Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamaları ancak diğer taraftan CHP milletvekili M. Demir aşının 10 gündür Türkiye’ye geldiğini ve Çin’den gelen aşının gizlice AKP’nin milletvekiline, devlet yetkililerine ve çevrelerine vurulmaya başlandığını bir basın açıklamasıyla duyurdu.

Salgın sürecini açıklıkla yürütemeyen iktidarın aşı sürecini de şeffaf bir şekilde yürütemeyeceği/yürütmeyeceği açıktır.

Aşı geliştiren şirketlerin bugüne kadar açıkladıkları üretim kapasitelerinin çoğu emperyalist-kapitalist ülkelerce alındı. ABD, AB ve İngiltere gibi ülkeler aşı siparişinde başı çekiyor. AB’nin üye 27 ülkesi ve diğer beş kapitalist ülke aşıların yarısını almak için sözleşme imzaladı. Aşının dünya genelinde bu şekilde eşitsiz dağılması durumunda şu ana değin yaşamını yitirenlerden çok daha fazla insanın yaşamını yitirmesi kaçınılmazdır. Başta da yoksul ülkelerin halkları. Bu ülkeler aşıdan yararlanamayacak ya da yeterince yararlanamayacaklardır. Afrika ülkeleri başta olmak üzere “Ebola”, “Kuş Gribi” vb. örneğinde olduğu gibi çok sayıda emekçi yaşamını yitirecektir.

Kısacası aşıda da tıpkı salgında olduğu gibi ayrımcılık, eşitsizlik, sınıfsallık söz konusudur. Bu sömürücü düzenden kurtulmak istiyorsak; işçiler, emekçiler, Kürtler, kadınlar, LGBTİ+lar, gençler, tüm emekçiler örgütlenerek faşizme karşı mücadeleyi yükseltmeliyiz.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu