GüncelManşet

Konfederasyon ve odalar: “OHAL değil, demokrasi istiyoruz!”

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipler Birliği’nin (TTB) ortaklaştığı, “OHAL değil demokrasi istiyoruz” kampanyası başlarken alanlara çıkmak için hazırlığa başladı.

2 Aralık’ta Ankara’da, 17 Aralık’ta ise İstanbul’da kitlesel etkinlikler düzenlemek için çalıştıklarını ifade eden emek meslek örgütleri, ardından ise İzmir’de mitingler düzenlemeye hazırlanıyor. OHAL’in kaldırılması için tüm demokratik kitle örgütleri ve siyasi partilere çağrıda bulunan emek örgütleri, referandum sürecindeki gibi bir birliktelik ile OHAL’in kaldırılmasının mümkün olduğuna dikkat çekti.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından “ülkede hukuk ve demokrasi sağlayacağım” naaları atan AKP hükümeti kendi darbesini, ülkede OHAL uygulamalarıyla yaptı. Darbe durumundan sonra devlet bünyesinde başlayan reorganizasyon sürecinden sonra kendi yönetimini daha da sağlamlaştırmak, hem de ülkede kendine karşı oluşacak muhalefeti bastırmak için OHAL’i kullanmaya başladı.

OHAL’i tam 5 kez uzatan AKP hükümeti daha bu uygulamayı sürdürmeye kararlı gözüküyor. 15 ay süren OHAL dönemi sürecinde 113 binden fazla kamu emekçisi hakkında bir soruşturma sonucu gerekçe bile yapılmadan işlerinden atıldı. 50’den fazla kamu emekçisi intihar etti. 216 gazeteci gözaltına alındı, 151 gazeteci ve medya emekçisi cezaevinde, 2 bin 300’den fazla gazeteci işsiz kaldı, 31 TV kanalı, 5 haber ajansı, 62 gazete, 19 dergi, 34 radyo, 29 yayınevi olmak üzere toplam 180 medya kuruluşu kapatıldı.

 

Gecikmiş bir OHAL kampanyası

AKP hükümetinin OHAL dönemindeki tutumuna bakıldığına var olan tüm demokrasi mücadelesi veren kuruluşlara saldırıdığı açık bir şekilde görünüyor. Sınıf mücadelesini illegal alana sıkıştırıp daha da terörize etmek için demokratik alanda mücadele veren kurum ve kurulaşların mücadelelerini sınırlandırmak adına yasaklayıp kapatmaya çalışmaktadır.

Bu süreçte yaşanan dernek kurum ve kuruluşların kapanması sebebi esasta budur. Böylesi bir süreci KESK, DİSK ve TÜMMOB gibi kuruluşların demokrasi mücadelesi vermesi çok değerli. Var olan koşullarda devrimci mücadelenin sokaklarda direkt kitlelere temas etmesi önemli. Demokratik alandan yayılacak olan propaganda faaliyeti örgütlenerek devrimci bir dinamiğe döneşebilir.

Demokratik alan devrimci mücadele için örgütlerim kitlelere açıldığı bir kapıdır. Bu kapının açık kalması için verilen mücadele aslında devrimci mücaelenin bir parçasıdır. O yüzden yaşaşan bu demorkasi mücadelesi içerisinde olmak anın görevi. Bugün yaşanan bu saldırılar devrimcilerin demokratik alan için varlık yokluk mücadelesi durumuna geldi. Ülkenin ekonomik durumunu incelediğimizde bu zorlu sürecin devam edeceği, ekonomik krizin derinleşeceği ve yoksulluk, işsizlik ile emekçi halkın daha fazla sınanacağı zamanların artacağı görülüyor.

Devletin elinde sıcak para kalmazken elindeki parayı da dolara çevirmek için elden çıkaran hükümetin bu politikası, eldeki paranın iyiden iyiye suyunu çekmesi ile krizin derinleşeceğine işaret etmektedir. İşçi ve emekçileri yaşadığı bu darboğaz durumunu doğru yönlerdirmek için de demokratik alanda varlıklarını sürdürmeleri, ciddi bir çıkmaz içerisine sürüklenen sendikalarin bu çalışmalarını yakından takip etmesi yoğunlaşmaları önemlidir. “OHAL değil demokrasi istiyoruz” kampanyası gecikmiş bir çalışma olsa dahi işçilerle buluşması açısından bir araç olarak ele alınabilir.

(Bir Özgür Gelecek okuru)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu