GüncelMakaleler

Makale | Devletin bekası faşizmden geçer

Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırıların devlet nezdinde hız kesmeden devam edeceği açık. Hakim sınıflar kendi ekonomik kaderlerinin önemli ölçüde Ortadoğu’dan ve ülke ekonomisinin bütünlüğüne bağlı olduğunu bildikleri için savaş çığırtkanlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir.

Devletin Kürt halkına düşmanlığı tarihsel olarak ileri gelmektedir. Milliyetçilik kavramı TC devletinin uluslaşma sürecinden itibaren ülke topraklarında ülke halklarına dayatılmaktadır. Bölgede gelişen ekonomiyi hakim sınıfların kontrol altında tutmasından kaynaklı, bölgeyi Türkleştirme çabası çok uzun yıllardır Kemalizm kisvesi altında süregelmiştir. Dünden bugüne değişen hükümetler ve farklılaşan politik söylemlerin altında değişmeyen tek şey Kürt halkına yaşatılan düşmanlık olmuştur. Bu düşmanlık zaman zaman şekil değiştirse de esasta bakidir.

Şovenizm, dünya genelinde uluslaşma süreci boyunca ortaya çıkan ve kontrol çabası olarak hakim sınıf ve ulusların yıllarca kullanageldiği bir silahtır. Türk egemen sınıfları Kürt halkının coğrafyasına yönelik saldırılarını M. Kemal döneminden itibaren sistemsel bir şekilde devam ettirmektedir. TC kurulduğu ilk yıllardan itibaren bölgedeki kontrolü sağlamak için Dersim, Amed, Ağrı gibi kentlerde ciddi katliamlara girişmiştir.

Şark Islahat Planı devletin o zamandan itibaren Türkleştirme politikası hakkında ciddi doneler verir. Bu planın özü ve özetini dönemin Başbakanı İsmet İnönü şöyle formüle etmiştir: “Vazifemiz, Türk vatanı içinde bulunanları mutlaka Türk yapmaktır. Türklüğe ve Türkçülüğe muhalefet edecek unsurları kesip atacağız!”

Bugün de durum dünden farklı değildir. Dönem hükümeti olan AKP siyasi hayatına başladığı günlerden itibaren Kürt düşmanlığını politikalarının esasına koymuştur. Özellikle hükümet olduğu dönemin son yıllarında bu saldırıların ardı arkası kesilmemiş hem Ortadoğu’da hem de T. Kürdistanı’nda Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırılarını artırmıştır. Kürt halkına yapılan saldırı furyasını sadece AKP üzerinden görmek veya onun üzerinden tartışmak doğru bir tahlil olmayacaktır.

Devlet dediğimiz mekanizmanın belirli kurum ve kuruluşları vardır, bu kuruluşlar üzerinden kararlar alıp belirli bir prosedürün ardından bu kararları hayatı geçirir. Bu kuruluşlardan karar mekanizmalarından birisi de meclistir. Meclis devletler tarihinde özellikle ülkemizde devletin bekası dışında herhangi bir karar almamıştır.

Sistem partileri genel anlamda hakim sınıf burjuvazisinin ekonomik ve siyasi çıkarlarının gözetildiği ve bu gözetimin yasallaştığı bir mecra olarak kullanılmıştır. İktidar olan ile sözde muhalefette kalan partiler bu konuda her daim ortaklaşmışlardır. bunun pratik örneklerinin en sık yaşandığı yerlerden biridir bu coğrafya… Hele söz konusu Kürt düşmanlığı olunca…

Sözde muhalefet ve iktidar genel olarak birbirlerinin karşıtı politikalar üretse de konu Kürt halkına saldırı olduğu zaman çoğu dönemde ortaklaşmışlardır. Çünkü Kürt halkının kazanımları veya hakları devletin bekası için, yani ekonomik olarak hakim sınıfın bölge ekonomisini kontrolü içindir. Bu anlamda devletin bekası söz konusu olduğunda sistem partileri ortaklaşıp bir karar alabiliyorlar. Ekonomik krize uzun zamandır çözüm bulunamayan ve çözüm bulunacak bir önerge dahi sunamayan sistem partileri, Kürt halkına yapılacak olan savaş tezkeresini onaylamak söz konusu olunca daha öncesinde olduğu gibi bugün de tezkere onayı meclisten çıkmıştır.

 

Suriye ve Irak tezkeresi süratle onaylandı

Kürt ulusal hareketi son yıllarda Ortadoğu’da ciddi bir ivme kat etmiştir. Ortadoğu’daki başarımları hem bölgenin yönetimi anlamında hem de ekonomik ve siyasi açıdan önemlidir. Bu kazanımlar uluslararası boyutta özellikle DAİŞ’e karşı vermiş olduğu mücadele sonrasında giderek daha fazla meşrulaşmış ve kabul görmeye başlamıştır.

Ortadoğu sürecinden sonra devlet hem Ortadoğu’da hem de Türkiye’de Kürt halkına karşı başlatmış olduğu savaşı derinleştirmiştir. Ortadoğu’da politikalarının başarısızlığını Kürt halkının kazanımları üzerinden tartışan TC devleti bu dönemden itibaren her bölgede siyasi ve fiziki olarak bu kazanımlara saldırmaktadır. Bu saldırılar bölgede fiziki müdahaleye dönüşüp siyasi alanda HDP’li vekillere kadar topyekün olarak devam etmektedir.

Emperyalistler yeni ekonomik düzene ayak uydurup sermaye birikime gitmeye başladıkları andan itibaren bu durum, yabancı sermayeye bağımlı ülkelerde kriz sürecinin başlaması anlamına gelir. Bu krize, daha başlangıcında olduğumuz birçok ekonomist tarafından dikkat çekilirken buna yönelik meclis herhangi bir toplanma sürecine girip buna karşı bir ekonomik strateji uygulamazken geçtiğimiz günlerde Suriye ve Irak tezkeresi için hızlı bir şekilde bir araya gelip savaşın startını vermişlerdir.

Tarihte kriz dönemlerinde meclisin bu tarz ani toplanışları yeni değildir. 2001 krizinin sonlarına doğru 14 Mart tezkeresi tartışmaları o dönemde meclis gündemini uzun süre meşgul etti. Dönemin hakim sınıfları arasındaki klikler süreç konusunda anlaşma sağlayamadıkları için tezkere o dönemde onaylanmasa da tezkere sonrası çok ciddi sorunlar yaşandı. O dönemde Siirt’te seçim hazırlıkları içerisinde bulunan Tayyip Erdoğan tezkerenin onaylanması tarafında yer almış, tezkerenin reddinin TC için büyük bir kayıp olduğunu vurgulamıştır. Sonralarında devlet içerisinde örgütlenmesi arttıkça geldiği konumla birlikte Ortadoğu’ya yönelik hazırlanan tezkerelerini meclisin onayına sunmaya devam etmiş ve “TC için büyük bir kayıp olmaması” için neredeyse tamamını onaylatmıştır aynı şahsiyet…

Kürt halkının kazanımlarına yönelik saldırıların devlet nezdinde hız kesmeden devam edeceği açık. Hakim sınıflar kendi ekonomik kaderlerinin önemli ölçüde Ortadoğu’dan ve ülke ekonomisinin bütünlüğüne bağlı olduğunu bildikleri için savaş çığırtkanlıklarını sürdürmeye devam edeceklerdir.

Bu çığırtkanlık sürerken tıpkı Şark Islahat Planını devreye soktukları dönemdeki gibi şovenizm politikalarını da beraberinde getirecek, derinleştireceklerdir. Ne muhalefet maskeli CHP ne AKP’ye koltuk değneği MHP ne MHP’nin “yenilenen hali” İYİ Parti bunun dışında değildir. Keza geçtiğimiz günlerde meclisten geçirilen savaş tezkeresine oy veren tüm bu partiler, bu konuda bir kez daha ortaklaşmış ve söz konusu halk düşmanlığı olduğunda bu maskelerini bir çırpıda atıvereceklerini göstermişlerdir.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu