GüncelMakaleler

Rojava Direnişi’nden | Pınarın ve Direnişin Başı: Serekaniye

Bugün büyük tarihsel direnişin yaşandığı Serekaniye, eskiden bir Asuri toprağıydı. Asuriler bu topraklara Xozana, Araplar Raslayn, Kürtler ise Vaşokani ismini verdi.

Doğası çok güzel olan bu topraklar etrafa canlılık saçan, yeşilin her tonuna ait renkleri barındıran güzel bir yerdir. Bu şehir, yeşili kadar pınarlarıyla da bilinir. 450 doğal pınarın buluştuğu ve birleştiği yerdir Xabur Çayı. Serekaniye, yeşile ait sayısız tonla birlikte rengarenk çiçekler ve gölgeliğinde yaşamın ve sohbetin buluştuğu bir şehirdir. Şairlerin, yazarların şehri olduğu kadar dillere destan aşkların da yaşandığı Vaşokani, aynı zamanda dile getirilemeyecek acılara ve soykırımın trajedisine de ev sahipliği yapmıştır.

Yıllar önce sayısız deprem ve yıkımlara tanıklık etmiş bu şehir, halkların yaratıcı elleriyle ve bitmeyen memleket aşklarıyla yeniden inşa edilmiştir. Her yıkımda, kendisini küllerinden yaratmış ve acıların ortasında halkların çarpan kalbiyle birleştirmiştir.

Türkiye’yle sınırı olan, sayısız pınarların birleştiği ve sayısız yeşilin buluştuğu Serekaniye, 1915 Ermeni Soykırımı’yla birlikte tehcire maruz kalmış, kafilelerin birleştiği ve buluştuğu bir toplama istasyonu olmuştur. Urfa’dan, Diyarbakır’dan, Sason’dan; dağlarından, ovalarından, ırmaklarından koparılan; bağ ve bahçelerinden sökülüp tehcir yollarında aç, susuz ve ayakkabısız bırakılan kafilelerin toplandığı bir istasyon olmuştur. Bu kafileler, Musul-Şedade üzerinden en son durak olarak imha ve yok edilmek için Der-zor’a yollanmışlardır. Der-Zor, soykırımın gerçekleştiği en büyük insan mezbahası olmuştur.

70 bin Ermeni, kadın-çocuk-yaşlı, ince çadırlar içinde Mahmad denilen tepelerde, insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda bırakılmıştır.  Karanlık çökünce, açlıktan ve soğuktan kurtlar gibi ulumaya başladıkları söylenir. Bu ulumadan dolayı çadırların başında nöbet tutan çavuşların, kaymakamın ve yakında yaşayan Ermeni olmayan halkların ciddi rahatsızlık duydukları da bilinmektedir.

O dönemde, çok sayıda Çeçen çete, çarlık zulmünden kaçarak Serekaniye’ye yerleşmişti. Çeçenler, Sünni-Müslüman olduklarından dolayı Türk halifeleri tarafından etkili yerlerde görevlendirilmişlerdi. Hıristiyan olan Ermenilerin Ruslar tarafından korunmuş olduklarını düşünen Çeçenler, ayaklarının dibine kadar sürülmüş, açlıktan ve susuzluktan zayıf ve güçsüz düşmüş Ermenilerden intikam alma fırsatını yakalamışlardı.

Güzel buldukları Ermeni kadınları ve çocukları zorla evlerine kapatıp kendilerine hizmet etmeleri için köle olarak kullandılar. Bir kısmını para karşılığında satmak için kaçırıp diğerlerini ise öldürdüler. Kadınları, bir tas su karşılığında bir eşyaymış gibi alıp satıyorlardı. Bir tas suyu da Ermenilere bir altın karşılığında satıyorlardı. Vicdan ve insanlık kaybolmuştu. Günler aç, susuz ve soğuk geçince kısa sürede Serekaniye’nin güneyindeki bütün tepeler, Ermeni halkının kemikleriyle dolmuştu. Büyük bir şans eseri hayatta kalıp kurtulabilenler, iş bulmaya başlayarak hayatlarını devam ettirmeye çalıştılar. Katliamdan kurtulup mucizevi bir şekilde hayatta kalmayı başaranlar ise yeniden doğmuş gibi yaşama tutundular. Çalışıp para toplayarak, bir dua yeri olarak, Serekaniye’de Surp Hagop Kilisesi’ni yaptılar. Yine 1931 yılında kendi elleriyle, kilisenin yanında üç odalı Mesropyan isimli okulu yaptılar.

Türk-İttihatçı-Kemalist iktidar, Ermenileri katlederek kendi köklerinden kopardıklarını düşündü. Fakat çok kötü yanıldı. Bir mucize eseri hayatta kalan Ermeniler, binbir zorluk içinde kendi yaşamlarını devam ettirdiler. Yaklaşık 120 Ermeni aile, saygı ve sevgi içinde Serekaniye’de yaşamını sürdürdü. Akıl ve çalışkanlıklarıyla kendi komşularını bile hayranlık içinde bırakacak şekilde onurlu bir yaşam sürdürdüler.

“Eğer iki Ermeni yan yana gelirse bir Ermenistan kurarlar!”

Ermeniler, kendi dilleri ve ülkeleri hakkında büyük sevgi beslediler. Kendi ana dillerini konuşmayı korudular. Bu küçük toprak parçasında, komşularında hayranlık uyandıracak iyi ve güzel şeyler yaptılar. Eğitim ve çalışkanlıklarıyla diğer halklar tarafından sevilen ve sayılan bir halk oldular.

Serekaniye Ermenileri, genç kadın ve erkeklerden oluşan futbol takımları ve spor ekipleri kurdular. Bu nedenle her zaman denilir ki; “eğer iki Ermeni yan yana gelirse bir Ermenistan kurarlar.” Eğer Türk-İttihatçı-Kemalist iktidar Ermenilere, Asurilere, Keldanilere, Rumlara, Araplara karşı yaptığı katliamlardan dolayı yargılanmış ve mahkum edilmiş olsaydı, bugün faşist TC emrindeki ordusu ve çeteleriyle Serakaniye’yi kirli bir şekilde işgal etmeye cesaret edemeyecekti. (Rojava’dan Bir TİKKO Gerillası)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu