Güncel

Özgürlükçü Hukukçular Platformu: Hapishanelerde işkence ve kötü muamele arttı

ÖHP İstanbul Şubesi’nin, Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerin 3 aylık hak ihlali raporunda, tutsaklara işkence ve kötü muamelenin arttığı belirtildi.  

H. Merkezi: Özgürlükçü Hukukçular Platformu (ÖHP) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, Marmara Bölgesi’nde bulunan hapishanelerinde Haziran-Temmuz-Ağustos ayları hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu kamuoyu ile paylaştı. Rapor, Toplum Hukuk Araştırmaları Vakfı’nda (TOHAV) düzenlenen basın toplantısında açıklandı. ÖHP üyesi Avukat Ahmet Baran Çetin tarafından okunan raporun tutsakların aktarımı ile hazırlandığı belirtildi.

Raporda Silivri 5 Nolu Hapishanesi’nde bulunan İbrahim Koçer’in hapishanesine gittiğinde yeni geçirmiş olduğu ameliyat nedeni ile dikişleri olup, tedavisine düzenli devam etmesi hayati bir zorunluluk iken hastaneye götürülmediği, dikişlerinin açılmasına rağmen tedavi edilmediği belirtildi. Raporda yine aynı hapishanede tutsak bulunan Cengiz Sinan Halis Çelik’e işkence uygulandığı, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi’nde tutsak bulunan Yakup Kaymaz’ın gardiyanlar tarafından fiziki şiddete maruz kaldığı, “sizi öldüreceğiz” gibi tehditler ve ayrımcılığa uğradığının altı çizildi.

Yine raporda, Tekirdağ 2 Nolu F Tipi’nde bulunan trans Buse’nin cinsel kimliği sebebiyle bu hapishanede tutulmasının ayrımcılık olduğuna dikkat çekildi. Ahmet, Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’nde ise tutsaklara çıplak arama ısrarının devam ettiğini dile getirilerek, Kandıra F-2 Kapalı hapishanesinde de aynı şekilde çıplak arama dayatıldığının, Edirne de ise hücrelere sık sık baskınlar yapılma durumunun devam ettiğinin altı çizildi.

Tutsaklara telefon görüşmesinde tekmil dayatması

Jin News’in haberine göre, Bolu F Tipi’nde baskın şeklinde yapılan keyfi aramaların devam ettiği vurgulanarak, “Yapılan aramalarda odalar ciddi anlamda dağıtılmakta olduğundan söz konusu durum mahpuslarca provakasyon olarak değerlendirilmektedir. Dahası aylardır telefonda tekmil dayatması da devam etmekte, mahpuslarla ailelerinin görüşmeleri aniden kesilmektedir. Zaten aramaları tamamen denetim altında olan mahpusların tekmil vermesi konusundaki ısrar insan onuruna aykırıdır. Bolu da Ege Üniversitesindeki öğrenci olaylarından yargılanan Nurullah Semo yaklaşık olarak 5 ay önce bu cezaevine getirilmiş olup, tecritte tutulmaktadır. Hükümlü girişte 3 kez çıplak aramaya maruz bırakılmış ve darp edilmiştir. Gardiyanlar tarafından darp edilip tehdit edilen Nurullah revire çıkarılmayı talep etmiş; ancak 2 hafta sonra ancak Revire götürülmüştür. Söz konusu durumu şikayet eden hükümlü gardiyanlarca tekrar tehdit ve darp edilmiştir” denildi.

Kırklareli E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutsak bulunan Welat Çiçek’in burnunun kırık olmasına ve acilen ameliyat olmasına rağmen sevkinin yapılmadığını belirtildi.

Raporun devamında tutsakların yaşadığı hak ihlallerine dair şu ifadeler yer aldı:

Tecrit

Bir ada hapishanesi olarak tamamen kendine özgün koşulları olan bu yerde aynı zamanda avukat ve aile görüş hakkı tamamen ortadan kaldırılmıştır. Platformumuz ve birçok STÖ ‘Ada’da kalanların sağlık durumundan endişe duyduklarını’ defalarca kez belirtmiştir. İmralı tecritine paralel olarak 3 kişinin ya da tek kişinin kalmasına olanak sağlayan F tipi hücreler, şehirlerden uzak kampüs tipi hapishaneler, mahpusların ailelerinden çok uzak yerlere sürgün edilmesi tabloyu açıkça gözler önüne sermektedir.

Sosyal izalasyon yaşanıyor

Söz konusu hapishanelerde sosyal izolasyon çok yoğun olarak yaşanmaktadır. Sınırlı sayıda kişiyle, çok küçük boyuttaki hücrelerde yaşayan mahpusların psikolojik ve fiziksel olarak sorunlar yaşamaları kaçınılmazdır. Bolu F Tipi Hapishanesi’nde tutuklu olarak bulunan Siirt Belediye Başkanı Tuncer Bakırhan ile ilgili tecrit durumu devam etmektedir. Silivri 9 Nolu Kapalı Hapishanesi’nde bulunan mahpus Hatice Çırğaniş 1 yılı aşkın gibi bir süre boyunca tek başına tutulduğunu, tek başına avluya çıkarıldığını, tek başına ortak etkinliğe çıkarıldığını ifade etmiştir. Havalandırmanın üstünün tel örgülerle kapatıldığını, ‘kafeste yaşatıyorlar’ diye ifade ederek yaşamının yoğun tecrit koşullarında geçtiğini dile getirmiştir. Mahpus kendisiyle benzer davalardan yargılanan kadınların olduğu hapishanelere gidebilmek için sevk başvurusu yapmışsa da herhangi bir olumlu yanıt gelmemiş, kadın bölümüne alınmasına rağmen tek kalmaya devam etmiştir. koridorlarda geçerken gördüğü mahpuslara ‘merhaba’dediği için 3 günlük hücre hapsi verilmiştir. Bu cezayı infaz ettiği anda kendisi ile avukat görüşü gerçekleştirilmiştir.”

“Hücrelerin durumu sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli değil”

Sağlık

Raporda ayrıca sağlık hakkına erişim konusundaki sıkıntıların halen devam ettiği belirtilerek tutsakların rutin sağlık kontrollerine ve revire getirilmesi götürülmesi esnasında kelepçeleri çıkarılmamakta ve hekim önünde kelepçeli bir şekilde tedavi edilmeye zorlandığı, Hekimlere bu hususun iletilmesi halinde büyük bir çoğunlukla hekimler güvenliklerini bahane ederek kelepçeli tedavi uygulamasında pay sahibi olduğu vurgulandı. Yine, hücre ve koğuşların durumu da sağlıklı yaşam sürdürmeye elverişli olmadığı, temizlik, hava alma, güneş alma, ısınma gibi açılardan mahpuslar bir hayli zorlandığı ayrıca revire çıkma, muayene olma, hastaneye götürülme gibi konularda ciddi sıkıntılar yaşandığı ve tutsakların sağlıkları bu nedenlerle tehdit altında olduğu dile getirildi.

Raporun devamında Adalete Erişim ve Savunma Hakkı’nda yaşanan ihlaller dile getirilerek, “Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde hükümlü tutsakların avukat görüşünün kaldırıldığı belirtilmektedir. Kanunların açık hükmüne rağmen usulüne uygun vasi vekaletnamesi olan avukatlar bile mahpuslarla görüştürülmemektedir. Söz konusu hükümlü mahpus devam eden başka bir yargılamadan eğer tutuklu değilse vekalet olsa bile avukat görüşü yapamamaktadır. Bu nedenle bu hapishanede kalan mahpuslar tutuksuz yargılandığı dosyaları için hiç bir şekilde avukat desteği alamamaktadır. Silivri 9 Nolu Hapishanesi’nde TMK kapsamında yargılanmış olan iki mahpus için bu uygulamanın var olduğu ve gerekçesiz bir biçimde görüşün dinlenmesi ve kararlarının verildiğini gözlemlemek mümkündür. Silivri ( 9 Nolu) Kapalı Hapishanesi’ne getirildikleri Aralık 2015 tarihinden beri bu mahpusların avukat görüşmeleri sesli kayıt cihazı ve infaz koruma memuru aracılığı ile kayıt altına alınmakta ve denetlenmektedir” denildi.

Ziyaret ve telefon hakkı

Silivri hapishanesinde OHAL ile birlikte getirilen üç kişilik görüş hakkı sınırlandırılmasının devam ettiği tespit edilen raporda,  OHAL düzenlemesi olmasına rağmen OHAL’n kalkması ile kendiliğinden bu kısıtlamaya son verildiği, aynı şekilde birinci derece akrabalar dışında kalan akrabalar ile de görüş sınırlaması konusunda bir değişimin olmadığı kısıtlamaların devam ettiği belirtildi. Bolu Cezaevi’nde telefon görüşü sırasında tekmil dayatıldığı, bu zorlamaya karşı çıkan mahpusların uzun süredir yakınları ile telefon görüşmesi yapamadığı, arayıp tekmil vermedikleri zaman telefon bağlantısı kesildiği kaydedildi.

Mektuplar

Yine geciktirildiği, yahut hukuka aykırı şekilde el konulmasının, karalanmasının en sık karşılaşılan durumlardan olduğunu, Düzce T Tipi Hapishanesi’nde tutsaklara gelen mektuplar ya çok geç, ya da hiç verilmediği, ayrıca tercüman olmadığı gerekçesi ile tutsakların Kürtçe yazdığı mektup ve kartlar gönderilmediği, mahpuslara gelen Kürtçe yazılmış mektup ve kartlar da aynı gerekçe ile verilmediği belirtildi.

Yayınlar ve diğer haberleşme araçları

Raporda, cezaevlerinde kitap ve gazete sınırlaması olup, bazı hapishanelerde hakkında toplatma kararı dahi bulunmayan bazı kitaplar ile Evrensel, Birgün, Yeni Yaşam, Umut, Özgür Gelecek, Atılım vb. muhalif gazeteler, mahpusların tüm taleplerine rağmen hiçbir şekilde hapishaneye alınmadığı hatırlatıldı.

Odalarda bulundurulan eşyalar

2016 Mart ayında Diyarbakır’daki bir kısım tutsağın firarı gerekçe gösterilerek bir yazının yayınladığına dikkat çekilen raporda, “Bu yazının ardından mahpusların çek bas sapları kısaltılmış, temizlik eşyaları (kova, çöp sepeti, leğen vs.) toplanmıştır. Şu anda mahpuslar hijyen ve bu anlamda sağlık hakkı ile doğrudan ilgili olan bu eşyaları hücre ve koğuşlarda sınırlı sayıda bulundurabilmektedir. Zaten bel fıtığı gibi hastalıkların çok yoğun yaşandığı hapishanelerde fırça ve çek bas saplarının kısalığı ciddi bir sorundur. Kalabalık koğuşlarda tek bir leğende çamaşırlar yıkanması da ciddi sağlık risklerini beraberinde getirmektedir. Son dönem mahpusların sosyal yaşamlarını, iletişim haklarını engelleyecek birçok el koyma olayı yaşanmıştır.Kandıra ve Edirne hapishanelerinde Radyolara, defterlere, kitaplara vs – cımbız , küçük makas gibi eşyalara el koyma olayları son dönem bir hayli artmıştır. Bolu F tipi’nde Hükümlülerde bulunan tablo, boya kalemlerinin hepsine el konulmuş, depoya götürülmüş ve talebe rağmen iade edilmemiştir. uzun süredir, tüm kurslar (resim, daktilo, bilgisayar) durdurulmuş, sosyal uğraşları tümüyle gasp edilmiştir” denildi

Tutsakların istemleri dışında başka hapishanelere sevk edildiğini, kapasitesinin çok fazla üstünde kalabalık koğuşlarda tutulduğu belirtildi.

Raporda, hasta tutsakların değerlendirilmeleri, her koşulda sadece klinik yaklaşım ile değerlendirilmesi gerektiğini, alıkonulmasının uygun olmadığına dair tıbbi raporları olan tutsaklar ivedilikle serbest bırakılması istenilerek, ayakta sayım, telefonda tekmil uygulaması, çıplak arama gibi işkence ve kötü muamele biçimlerine, kitap- gazete yasaklarına, mektup engellemelerine derhal son verilmesini, mahpusların günün en az 8 saat olmak üzere makul bir kısmını alıkonuldukları yerin dışında geçirmeleri sağlanması istenildi.

“Cezasızlık pratiğine güvenilerek işkence uygulanıyor”

Raporun ardından konuşan ÖHP üyesi Rengin Ergül, Düzce Hapishanesi’nde yaşanan işkence kötü muameleyi anlattı. OHAL’in devam ettiğini dile getiren Rengin, “İstisna dediğimiz birçok olay cezaevlerinde yaşanıyor. Düzce T Tipi işkence kötü muamelelerin ayyuka çıktığı bir yer. A 12 Koğuşunda 21 mahpus var. Siyasi suçlar kapsamında tutuluyorlar. Bunlara bir süredir yapılan ayakta sayıma ilişkin birtakım yaklaşımlar oluyor. 25 Eylül de sayım esnasında yapıldıktan sora cezaevi müdürü emir vererek 21 mahpusu tehdit etti. ‘Bu devleti tanıyacaksınız her şeyi kabul edeceksiniz’ diye tehditlerde bulunuyor. Koridorda sürüklenerek süngerli odaya getiriliyor. Süngerli odalara getirilenler ters kelepçe halde getirilerek işkence ediliyor. Aydın Akış isimli tutsak içlerinden alınarak aramaya eşlik edecek deniliyor. Koğuşa götürülüp ters kelepçeli Filistin askısı modelinde işkenceye maruz bırakılıyor. Aydın Akışla görüşemedik. Gözle görülür şekilde o mahpuslara işkence yapıldığı belli oluyor. İşkencede cezasızlığın yarattığı bir keyfiyet var. Kameraların önünde işkence yapılıyor. Yargının cezasızlık pratiğine güvenilerek işkence uygulanıyor. Cezaevi müdürlerine geniş bir inisiyatif verilmektedir. Cezaevi müdürü ceza infaz memurları hakkında suç duyurunda bulunduk” dedi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu