GüncelManşet

TKP/ML-MK: “Halk iktidarını kurana kadar bedel ödemeye devam edeceğiz”

H. Merkezi: Komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın Amed zindanlarında doksan gün örülen direnişle katledilişinin 43. yılında TKP/ML-MK yazılı bir açıklama yaptı.

Türkiye Komünist Partisi/Marksist Leninist-Merkez Komitesi (TKP/ML-MK)’nın elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklaması “Fethine mezarlıklardan başladığımız ülke topraklarının her bir tepesine proletaryanın kızıl bayrağını dikeceğiz!” şeklinde başlıyor.  

 

44 yıldır Kaypakkaya’nın açtığı güzergahta ilerlediklerini ve mücadele ettiklerini bildiren açıklamayı haber değeri taşıdığı için olduğu gibi yayınlıyoruz:

“Türk, Kürt Ulusları ve Çeşitli Milliyetlerden Emekçi Halkımız;

Türkiye denen coğrafyada enternasyonal proletaryanın kızıl bayrağı tam 44 yıldır Partimiz TKP/ML tarafından dalgalandırılıyor. Kurucu önderimiz İbrahim Kaypakkaya bu bayrağın dalgalandırılmasında birincil derecede rol oynamıştır. Kaypakkaya son nefesini verene kadar Partisinin çizgisini örgütleme ve inşa etme üzerine kurulu bir tutum sergilemiştir. Komünist çizgiyi inşa ederken sınıfsallık onun referansı olmuştur. Kaypakkaya komünist çizgiyi düşman zindanlarında ve işkence hanelerinde devrimci temelde yükseklere taşıyarak, sınıf karşıtlığına dayanan direnme ve karşı koyuşu arkasında bırakarak şehit düşmüştür.

 

İşçiler, köylüler, emekçiler, yoldaşlar;

Önderleşmek zor olanı göğüsleme cüreti ve duruşu ile mümkündür. Zorlu dönemler deyim yerindeyse önderleşme sürecinin bereketli toprağıdır. Kaypakkaya yoldaşı önderleştiren zorlu görevleri tarihsel sorumluluk olarak omuzlamasından ileri gelmiştir. Zorlu olan neydi? Kaypakkaya içinden geçtiği dönemde devrimin temel ihtiyaçlarını belirleyecek teorik karmaşa ile karşı karşıyaydı. Devrimci dinamizme denk gelmeyen bir ideolojik-teorik gerilik ve statüko söz konusuydu. Devrim istek ve talebi kendiliğinden ve dağınıktı. Devrimci teori revizyonist “ustaların” tekelinde ve onların hapishanesinde tıkılmıştı. Toplumsal, tarihsel ve bilimsel gerçekler bu revizyonist akımın manipülasyonuyla ters yüz edilmişti. Reformizm “devrimci” maske takarak devrimci enerjiyi tüketiyordu. Zorlu olan gerçeğin açığa çıkarılmasıydı, gerçeği haykıracak bir bilimsel inceleme ile devrimci teoriyi yaratmak zorunluluk ve dayatan bir durum olmuştu. Kaypakkaya işte bu sorumluluğu omuzladı.

Hepimizin bildiği ve bugün devrimci, ilerici tüm kesimlerin kabul ettiği Kemalizm, Kürt ulusal meselesi gibi esaslı toplumsal ve siyasal sorunlara komünist temelde yaklaşmıştır. Bugün açısından kolay, dün için zorlu olan bu sorunlar karşısındaki tutum komünistçedir. Onun miras olarak bıraktığı şey, yöntemi ve komünist çizgisidir. Bu kavrandığı oranda, onun teorik metinlerinden öte bıraktığı ruha hakim olabiliriz.

Kaypakkaya sorunları ele alırken tüm sınıf ayrımlarının, tüm üretim ilişkilerinin, tüm toplumsal ilişkilerin ve bunların ürünü tüm fikirlerin devrimcileşmesini hedef haline getirmiştir. Bu bütünlük içinde sorunları irdelemiş, devrimin yolunu, temel ve öncü sınıf ayrımını, devrimin niteliğini, esas ve tali ayrımlarını, zorun tarihsel rolünün somut durumda nasıl biçim alacağını belirlemiştir. Hiç kuşkusuz bunda sıçrama yaratacak düzeyde bir başarı elde etmiştir. Bu başarı “anarşizme”, “reformizme”, “revizyonizme”, “pasifist gevezeliğe” karşı da keskin bir duruşa dönüşmüştür. O “halkçı devrimcilerle”, reformizm rüzgarıyla, dogmatik “sınıf devrimcileriyle” arasına kalın bir çizgi çekmiştir. Onun çektiği bu çizgi komünist çizgidir.

Devrimimizin karakteri olan Demokratik Halk Devrimi’ni de, Kürt ulusunun özgürce ayrılma hakkını da, dönemin tüm siyasi hareketlerin sınıfsal temsiliyetlerini de, Kemalizm’in sınıfsal ve siyasal niteliğini de ancak böyle netleştirmeyi başarabilmiştir.

Kaypakkaya’yı özel ve ayrıcalıklı kılan kuşkusuz budur. Onu komünist bir devrimci yapan asla komünizm perspektifini unutmamasıdır. Bu tarihsel aşamaya görevli kılınan proletaryanın sınıfsal bakış açısını kuşanması ve onun siyasal temsiliyetini üstlenmesidir. Bu onu titiz çalışan bir teorisyen, cüretli ve gözü pek bir devrimci, fedakar ve dürüst bir komünist yapmıştır.

Onun öğrencileri olarak çizdiği siyasi güzergahta yürümekte kararlıyız ve ısrarlıyız. Can bedeli bir mücadele ile bu ısrarımızı sürdüreceğiz. Silah elde siyasal iktidarı hedeflemekten, onu zapt etme mücadelesinden geri durmayacağız. Kaypakkaya’nın temellerini attığı ideolojik-siyasi kimliğimizi yeniden üretme ve geliştirmede kararlılığımızı hiçbir şey gölgelemeyecek. Devrimi örgütlemedeki başarısızlığımız bu sorunu çözme kararlılığımızı tavsatmayacak tam tersine daha fazla mücadele edeceğiz, daha fazla iddialı olacağız. Bu uğurda yüzlerce yoldaşımızı toprağa verdik. On binlercemiz bu çizgi için emek verdi bedel ödedi. Kaypakkaya’nın çizdiği güzergahta halk iktidarını kurana kadar toprağa düşmeye, bedel ödemeye devam edeceğiz.

Devrimci durum günbegün olgunlaşıyor. Ezilen halk yığınları özgürlüğe, Halk Demokrasi ve Sosyalizm’e her geçen gün daha fazla ihtiyaç duyuyor. Faşist diktatörlüğün zulmüne karşı siyasal özgürlüğünü kazanmak için fikirleri daha fazla devrimcileşiyor. Bugün Kürt ulusu bu özgürlüğü koparıp almak için diş ile tırnak ile dağ başlarında, şehirlerde büyük bir enerji ile direniyor. Onu bağlamaya çalışan faşist zincirlere de, kırıntılarla yetinmesi gereken telkinlere de kulaklarını tıkıyor. Kadın-erkek, yaşlı-genç bir bütün faşizme karşı direniş sergiliyor. Bu direniş tüm ezilenlere ilham verdiği gibi, faşist diktatörlüğün anladığı dilin ne olduğunu bilinçlere kazıyor.

Kuşkusuz devrimci ve komünistlerde faşist diktatörlüğün zulmüne, baskısına karşı gücü oranında mücadelesini sürdürüyor, boyun eğmeden devrimci çizgisini örgütlemeye çalışıyor. Partimiz bu sürecin etkin bir öznesi olarak mücadelede yerini almış durumda. Dersim’de partimize bağlı TİKKO gerillaları ezilen halka umut olma, halk demokrasisi, sosyalizm ve komünizm mücadelesinin şanlı bayrağını dalgalandırmaktan geri durmuyor. Silah elde toprağa düşmeyi kavganın töresi olarak sürdürüyor. 2015 sonbaharında Şahverdi’de Cengiz, Özgüç ve Hakan parti bayrağını dalgalandırarak şehitler kervanına katıldı. Onlar bayrağı düşürmedi ardıllarına devretti. O bayrağı 6 Mayıs 2016’da Haydar ve Murat yoldaşlar devraldı. Onur ve şerefle, silahların eleştirel gücünü faşist diktatörlüğe yönelterek toprağa düştüler. Şehitlerimiz devrimin enerjisi, mücadelenin bilinci ve kavgamızın yeni gerekçeleri olarak bayrağı ardıllarına devretmeye devam ediyor. Onların Kaypakkaya çizgisine sadakatle sürdürdüğü mücadele zafere kadar devam edecek.

 

Komünist önder İbrahim Kaypakkaya ölümsüzdür!

Yaşasın Kaypakkaya’nın ihtilalci komünist çizgisi!

Yaşasın Marksizm-Leninizm-Maoizm!

Yaşasın halk savaşı

Haydar Arğal ve Murat Tekgöz yoldaşlar yaşıyor, savaşıyor!

Şehit Namırın!

Yaşasın partimiz TKP/ML, Halk Ordusu TİKKO, Gençlik Örgütü TMLGB!  

 

MAYIS 2016

TKP/ML-MK

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu