Güncel

Binler, Özgürlük Meydanı’nda ‘Adalet ve Barış’ için buluştu

H. Merkezi: İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda Adalet ve Barış Mitingi düzenledi.

Çok sayıda siyasi parti, demokratik kitle örgütü ve sendikalarında içinde bulunduğu İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu, “Barış, özgürlük, adalet, OHAL’e hayır, KHK’ler iptal edilsin” şiarıyla, Bakırköy Özgürlük Meydanı’nda Adalet ve Barış Mitingi düzenledi. Miting alanına yapılan yürüyüş boyunca “Direne direne kazanacağız”, “Zindanlar yıkılsın tutsaklara özgürlük”, “AKP halka hesap verecek”, “Nuriye Semih yalnız değildir”, “Yaşasın halkların kardeşliği”, “HDP halktır halk burada” sloganları atılırken açlık grevi direnişinin 186’ncı gününde olan akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’ya adalet istenen dövizler taşındı. Özgürlük Meydanı’nda sona eren yürüyüşün ardından, devrim ve sosyalizm şehitleri anısına saygı duruşu ile miting başladı.

 

Barış söyleminden asla ve asla taviz vermeyeceğiz

Mitingde ilk olarak söz alan HDP Ankara Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın mitinge yolladığı mektubu okudu. Demirtaş mektubunda, “Ülkemizde ve bölgemizdeki barış ihtiyacı her zamankinden daha güncel. Barış, bölge ve Türkiye halkları için her gün ısrarla gereken bir hedef” ifadelerini kullandı.

Barış mücadelesinin aslında imkân ve koşulların olmadığı zamanlarda önemli ve değerli olduğunu vurgulayan Demirtaş, barış söyleminden asla ve asla taviz vermeyeceklerini dile getirdi. Barışın gelebilmesinin biricik yolunun kurumsallaşan faşizme karşı omuz omuza direnme olduğunu bıkmadan bütün Türkiye’ye anlatacaklarını kaydeden Demirtaş, bugün direnişin faşizme karşı, savaş politikalarına karşı direniş olduğunu belirtti. Faşizmi kurumsallaştırmak isteyen iktidara karşı direnen demokrasi güçlerinin siyaseti savaş ekseninden çıkarabileceğine dikkat çeken Demirtaş, “Bu mücadele demokrasi ve siyasetin önde gelen amacıdır. Demokrasi ve barış mücadelesini faşizme ve her türlü adaletsizliğe karşı kararlı şekilde sürdüreceğiz. Demokrasi, adalet, barış, özgürlük ve eşitlik mücadelesi ortaklaştırmak bu gidişi durdurmak için önemli bir adım atmak demektir. Gelin demokrasi mücadelesini büyütelim, barışı hep birlikte kuralım. Yolumuz açık olsun. Mutlaka kazanacağız” dedi.

 

Devlet korkusundan siyasi soykırım operasyonu yapıyor

Demirtaş’ın mektubunu okumasının ardından konuşmasını sürdüren Önder, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş’ın tutuklanarak haklarının gasp edildiğine dikkat çekti. “Biz barışı nasıl talep edeceğiz?” sorusunu yönelten Önder, bu mücadelenin bir bedel olduğunu kaydetti. Demokrasi talep eden herkesin barış, barış talep eden herkesin de demokrasi demek zorunda olduğunu vurgulayan Önder, barış ve demokrasi mücadelesinde bedel ödeyen tutsakları selamladı.

Devletin paranoya ve korkusundan siyasi soykırım operasyonu yaptığını belirten Önder, Erdoğan’ın yanına Tansu Çiller’i aldığını söyledi. Bütün hukuksuzlukların hesabını soracaklarını belirten Önder, “Tansu Çiller’i yanına almasından perişanlığının ne boyutta olacağını görebiliriz. Barışın gelemeyeceğini bu fotoğraftan görebiliriz” ifadesini kullandı.

 

“Bir tek ferdimiz nefes aldığı müddetçe faşizme bu ülkeyi dar edeceğiz”

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın ise en iyi belediye başkanlarından olduğunu hatırlatan Önder, Gültan Kışanak’ın rehin alındığını anımsatarak: “Gültan Kışanak tutsak olacak Kadir Topbaş özgür olacak öyle mi? Sonra bize cemaatle mücadele ediyoruz diyeceksiniz” dedi. Başbakan Binali Yıldırım’ın önümüzdeki seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmayı hayal ettiğini belirten Önder, Yıldırım’a tavsiyede bulunarak “Bu sevdadan vazgeç ve Meclis’ten çıkma” dedi.

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu’nun, Hakkari’de SİHA’yla katledilen köylüler için gerçekleri söylediği için linç edilmesine tepki gösteren Önder, “Sezgin Tanrıkulu’nu selamlıyoruz. Tüm CHP’lilere de O’na sahip çıkmasını söylüyoruz” dedi. Bu zor günlerden çıkışın tek yolunun yan yana olmak olduğunu kaydeden Önder, dayanışma çağrısı yaptı ve ekledi: “Bir tek ferdimiz nefes aldığı müddetçe faşizme bu ülkeyi dar edeceğiz.”

 

Hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğiz

İstanbul Emek ve Demokrasi Koordinasyonu’nun ortak basın metnini Kürtçe’sini Hunav Altun, Türkçe’sini ise Özge Akman okudu. Savaşın bir ülkede itaatkâr insanlar yaratmak için elverişli zemin hazırladığını ve iktidarın bunu kullandığı belirten Akman, OHAL ve KHK’larla yönetilmek istenmediklerini kaydetti. Sokaklarda tank-toma seslerinin değil, çocuk çığlıklarının yükseldiği bir ülkede yaşamak için, barış mücadelesini yükselteceklerini belirten Akman, bu ülkenin emekçileri, halkları, kadınları ve gençlerinin hiçbir faturayı can pahasına ödemeyeceğini söyledi.

 

Türkiye’nin aydınlık geleceği için bedel ödenmesi gerekiyorsa çekinmeden ödeyeceğiz

KHK’larla ihraç edilen akademisyen Özgür Müftüoğlu, da bir konuşma yaparak, hükümetin OHAL’e dayanak birçok hukuksuzluk yaptığını ifade etti. İşsizlik tehdidiyle insanlara biat dayatıldığını kaydeden Müftüoğlu, “KHK’larla yüzbinden fazla kamu emekçisi hukuksuz şekilde ihraç edildi. 50 kamu emekçinin intihara sürüklendi, yaşamını yitirdi” dedi. Saray’ın halka açtığı savaşta binlerce insanın yaşamını yitirdiğini belirten Müftüoğlu, “Bizler her türlü baskıya rağmen bu hukuksuzlukların karşısında susmadık. Tüm baskılara, tehditlere rağmen biat etmedik. Toplum için bilgi üretme, bilgilendirme görevimizi yerine getirmeye çalıştık” ifadesini kullandı. Türkiye’nin aydınlık bir geleceği için bedel ödemek gerekiyorsa çekinmeden ödeyeceklerini ifade eden Müftüoğlu, “Barışın, hukukun insan haklarının egemen olduğu bir ülke için mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.

 

Halkın vekillerinin, gazetecilerin tutsak edildiği yerde, hepimiz tutsağız

Barış Bloku adına Prof. Dr. Ayşe Erzak ise yaptığı konuşmada, “Her türlü farklılığın ve direnişin görünmez kılınması, hatta yok edilmesi gereken bir isyan olarak algılanması, düzenlerinin ‘cam ve çelikten’ AVM görüntüsüne bir tehdit sayılması yabancımız değildir” dedi. AKP iktidarının yaşattığı çatışma ortamını ve körüklediği Suriye savaşını kendi cuntasını pekiştirmek, ülkede zoraki bir mutabakat ve rıza üretmek için kullandığını dile getiren Erzak, “Halkın seçilmiş vekillerinin, gazetecilerin tutsak edildiği, siyasi faaliyetlerin suç sayıldığı, haber alma özgürlüğünün yok edildiği her yerde hepimiz tutsağız. Munzur’da, İstanbul’da Yüksekova’da, Sur’da, Diyarbakır’da, Artvin’de, Şırnak’ta ve Rojava’da yaşam. Barış, kardeşlik, özgürlük ve adalet” ifadelerini kullandı

{gallery}adalet-ve-baris-mitingi-bakirkoy-ozgurluk-meydanindan-duzenlendi{/gallery}

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu