Dünya

Erdoğan’nın Almanya ziyareti ve görüşmelerin arka perdesi

Alman kamuoyunun ve muhalefetinin tepkilerine rağmen en üst düzeyde karşılanan Erdoğan, Başbakan A. Merkel ile görüştükten sonra ortak basın toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan basın açıklamasında R. T. Erdoğan ile A. Merkel’in konuşmalarından bir çok konuda anlaşamadıkları ve derin görüş ayrılıklarının olduğu gözlerden kaçmadı. Her iki ülke arasında gerilen ilişkileri, normalleştirme amacı ile her iki liderinde çoğu konuda karşılıklı tavizlerden bulundukları gözlerden kaçmadı.

Berlin: 27 Eylül Perşembe öğleden bu yana Almanya’nın başkenti Berlin’de bulunan diktatör katil Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Eylül Cuma günü Alman Cumhurbaşkanı Frank Walter Steinmeier ve Almanya Başbakanı Angela Merkel ile görüşmeler yaptı. Alman kamuoyunun ve muhalefetinin tepkilerine rağmen en üst düzeyde karşılanan Erdoğan, Başbakan A. Merkel ile görüştükten sonra ortak basın toplantısı gerçekleştirildi. Yapılan basın açıklamasında R. T. Erdoğan ile A. Merkel’in konuşmalarından bir çok konuda anlaşamadıkları ve derin görüş ayrılıklarının olduğu gözlerden kaçmadı. Her iki ülke arasında gerilen ilişkileri, normalleştirme amacı ile her iki liderinde çoğu konuda karşılıklı tavizlerden bulundukları gözlerden kaçmadı.

R.T. Erdoğan önderliğindeki faşist TC Devleti ile var olan tüm çelişkilere rağmen, Cumhurbaşkanı Walter Steinmeier’in iyi polisi, Başbakan A.Merkel’in kötü polisi oynadığı görüşmelerde, yapılan ikili basın açıklamaları bir çok konuda mutabık kalmadıklarını ortaya koyuyor. Diplomatik bir hassasiyet içinde birbirlerine yaptıkları açıklamalar tüm kamuoyuna göstermiştir ki; her iki ülke arasında var olan derin görüş ayrılıklarına rağmen, Alman devleti diktatör faşist R.T. Erdoğan önderliğinde Türkiye, Türkiye Kürdistan’ı ve Orta Doğu’da yapılan tüm katliam, insan hakları ihlallerini, kirli savaş politikalarını kendi çıkarları üzerinden onaylamış ve görmezden gelmiştir.

İki liderin basın açıklamasında ele aldıkları konulara kısaca bakılırsa, her iki ülke arasında anlaşmazlıkların mevcut olduğu, fakat buna rağmen karşılıklı çıkarlara dayan ilişkilerden dolayı birbirlerine göz yumdukları yada taviz verdikleri ortaya çıkmıştır.

Almanya’nın FETÖ hareketini “terör örgütü” olarak kabul etmesi ve PKK ile mücadelede Türkiye’ye daha fazla destek vermesi gerektiğini söyleyen R. T. Erdoğan, Alman devletinden bu örgütlerle ilişkisi olan ve Türkiye tarafından aranan kişileri teslim etmesi gerektiğini savunuyor.

Almanya Başbakanı A. Merkel ise; “PKK’nin Almanya’da yasaklandığını, bütün aktivitelerinin yasaklandığın, Almanya’da aranan kişilerin var olduğunu ve henüz bazı konularda başarılı olamadıklarını öne sürüyor. Gülen hareketi için ise; “Bazı insanların Almanya’da olup olmadığından da emin değiliz, araştırmalar devam ediyor. Ama bu Gülen hareketini gerçekten PKK ile aynı seviyede değerlendirme açısından bu durumda değiliz, bu konuda daha çok bilgiye ve ispata ihtiyacımız var.” diyen Merkel, R.T. Erdoğan ile aynı fikirde olmadığının ipuçlarını veriyor.

Almanya olarak istikrarlı bir Türkiye olsun istemekteyiz

Basın açıklamasında Almanya Başbakanı A. Merkel’in “Almanya olarak istikrarlı bir Türkiye olsun istemekteyiz” demesi, her ülke arasında gerileyen ticaret hacmini tekrar canlandırmak ve Türkiye üzerinden ekonomik çıkarlarını güçlendirmektir. Alman devletinin Türkiye’ye yaptığı silah satışı ve diğer alanlardaki ihracatları düşünüldüğü zaman ekonomik sorunların görüşmelerin ana konularından biri olduğu olarak ortaya çıkıyor.

Türkiye’de basın özgürlüğü ve Can Dündar meselesi

Türkiye’de 15 Temmuz darbesi ardından uygulanan OHAL ve bu süreçte çıkarılan KHK’lar ile FETÖ’ye karşı mücadele kisvesiyle tüm muhalif kesimlere saldırılmıştır. Devrimci, ilerici, demokratların yanı sıra bir çok gazeteci ve köşe yazarı da Erdoğan önderliğindeki faşist AKP iktidarının baskısına maruz kaldılar. Türkiye’yi açık hava hapishanesine çeviren faşist AKP iktidarı tüm muhalif toplumu susturma ve yıldırma aracı olarak OHAL’i bir fırsata çevirerek, tüm baskı ve zulüm araçlarını devreye sokmuştur.

Türkiye’de uygulanan devlet terörü, insan hakları ihlallerinden ve adaletsizlikten nasibini alan gazeteci Can Dündar Türkiye’den kaçarak geldiği Almanya’da uzun süredir yaşamaktadır. Her iki liderin bir gazetecinin sorduğu soru üzerine Can Dündar ile ilgili verdikleri cevap, Erdoğan ve Merkel’in Türkiye’de muhalif gazetecilere uygulanan politikalarda hem fikir olmadıklarını bir kez daha ispatlamıştır.

R.T. Erdoğan’ın Can Dündar ile ilgili, “Bir ajan olduğunu, devletin sırlarını ifşa eden bir kişi olduğunu ve 5 yıl 10 aya mahkum edildiğini biliyorsunuzdur. Bir boşluğu fırsat bilerek, kaçarak Almanya’ya gelmiştir. Şu anda bir kişi Türk yargısına göre bir mahkumdur. Devletin sırlarını ifşa etmiştir. Bir diğer konu bizim Almanya ile suçluların iadesi anlaşmamız vardır. Bizim böyle bir suçlunun iadesini istemek en doğal hakkımızdır. Aynı durum Almanya için de geçerli olabilir. Biz de böyle birisi olsa burada yargılanmış mahkum olsa, böyle bir şey benim başıma gelse, ben veririm.” diyerek, Almanya’nın Can Dündar’ı kendilerine teslim etmesini talep etmiştir.

Erdoğan’ın tersine Can Dündar hakkında şunları söyleyen A. Merkel, “Dündar konusunda belli ihtilafların olduğu açıkça ortada. Kendisi karar verdi katılmamaya çok net bir şekilde. Yanlış anlama olmasın diye söylüyorum.

Akreditasyon için belli bir hukuki zemin vardı. Kimin soru sorma hakkı var, yok diye ikiye bölünmüşlük yok. Çok sayıda gazeteci var. Kendisi katılmama kararı vermiştir. Sayın Cumhurbaşkanı ve benim görüşlerimin farklı olduğunu kabul edebilirim. Süreklilik taşıyan bir süreç içindeyiz ve geçtiğimiz günlerde çözüme ulaştırabildiğimiz vakalar da oldu. Büyük ilerleme vardır diyorum” Erdoğan ile fikir ayrılığının olduğunu söylemiştir.

Sonuç olarak;

Her iki ülkenin karşılıklı hassasiyetlerinin ve tavizlerinin arkasında elbette karşılıklı çıkarlar konusunda birbirine olan ihtiyaçları yatıyor. Almanya’nın bölgesel (Orta Doğu) çıkarları bakımından ve mülteci sorunu noktasında  ortaya çıkan yeni durum, Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlalleri, demokratik olmayan politikalar, basın özgürlüğüne getirilen yasaklar, katliamları görmezden gelmesine itiyor. Almanya’nın başkenti Berlin’de her iki ülke arasında yapılan görüşmelerin gündemini Türkiye’deki demokrasi ve insan hakları ihlalleri oluşturmamıştır. Orta Doğu’da ve Türkiye Kürdistanı’nda Kürtlere karşı yapılan katliamlar ve toprak işgalleri de konuşulmamıştır. Her iki ülkenin çıkarlarının öne çıktığı karşılıklı ticaret ilişkileri, Avrupa Birliği’ni zor durumda bırakan mülteci krizi, Orta Doğu bölgesinde iki ülkenin çıkarlarının geleceği, ekonomik ilişkiler gibi konular kirli pazarlıklar üzerinden ele alındığı bir gerçekliktir. Suriye’nin geleceği konusunda Ekim ayında Rusya, Almanya, Türkiye ve Fransa’nın katılımı ile Dörtlü Zirve’nin yapılacağının Merkel tarafından açıklanması bunun ispatıdır. Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa’nın katılımıyla yapılacak zirve aynı zamanda Suriye’nin geleceği konusunda yeni bir ittifakın kurulabileceğinin mesajını veriyor. Bu noktadan bakıldığında Almanya için bölgesel çıkarlar bakımından Türkiye’nin neden önemli olduğu ortaya çıkıyor ve bu amacına Türkiye üzerinden ulaşma hayallerini kurduğunu gözler önüne seriyor.

Kaynak: ATİK Haber Merkezi

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu