Makaleler

Emperyalizme Yunan Halkı oxi*, Syriza nae* dedi!

J.P.SATRE Çark adlı romanında tek geliri petrol olan bir ülkeyi anlatır. Petrol büyük güçlerin elindedir ve halk yoksulluk içindedir. Seçim döneminde petrolü millileştireceğini vaat ederse halk ona oy verir. Seçim sonrası büyük güçler gelir “petrolü millileştirirsen hükümete darbe yaparız” der ve gider. Petrol bir türlü millileştirilemez. Kurulan her hükümet büyük güçlerle anlaşır. Bu çark böyle dönmeye devam eder. Yunanistan’daki çark da dönmeye devam ediyor. “Asla üçüncü kurtarma paketi olmayacak” vaadiyle Ocak seçimlerini kazanan Syriza 7 ay süren uzlaşma-anlaşma sonrası yeni bir kurtarma paketini, Almanya ve Fransa emperyalizmin dayatmasını, kabul etti.

Ocak seçimleri öncesi halkın sesi sokaklarda yankılanıyordu. Devrim sesleri yükseliyordu. Syriza bu sesleri düzen içine çekmenin, öfkeyi denetlemenin aracı olarak radikal söylemlerle halkın oylarını topladı ve seçimleri kazandı. Bir “devrim dalgası” yaratıldı. Dalganın gölgesindeyse Syriza’nın programında ve söylemlerinde yer alan emperyalizmle uzlaşmak anlaşmak vardı. Syriza’nın “direnişi” “mücadelesi”, “karşı duruşu” “reddi” “anticiliği” bu esasa dayalıydı. Gelinen nokta Yunanistan’ın 50 milyar avroluk kamu kaynaklarını karşılık göstererek (ipotek ederek) yeni kurtarma paketini, kabul etmek oldu. Syriza her defasında “onursuz” olarak nitelediği emperyalist dayatmalara “evet” dedi. Şimdi Yunanistan kemer sıkma politikası uygulayacak. Çipras bir yazısında Yunan halkının güvenli sığınağı dediği sosyal sigorta sisteminde kesinti yapacak. Vergi artırımı, emeklilik yaşının yükseltilmesi, ilk etapta elektrik üretim-dağıtım olmak üzere özelleştirmeler yapılacak. Toplam 320 milyar avroluk borç, yine emperyalizmden borç alarak

ödenecek. Bunun anlamı Yunan halkı devrim olmadığı sürece uzun yıllar kemer sıkma politikalarının dayatılmasıdır.

Syriza en başından itibaren anti-emperyalist değildi. Neoliberalizm karşı söylemler, sloganlar onun “solculuğunun” gereğiydi. İdeolojisi ve politikasıyla, Syriza Yunan halkının emperyalizme duyduğu öfkeyi denetim altında tutma, sindirme ve düzene tabi kılma seviyesindeydi. 5Temmuz’da yapılan referandum’da Syriza’nın “hayır”  çağrısı yapması ve referandumda yüzde atmış gibi yüksek oranda “hayır” sonucu çıkması bir şeyi değiştirmiyor. Fakat emperyalizm için çok şeyi değiştirdi. Halkın öfkesini denetleyemeyen Syriza’nın ipini çekti. Yüzde 60’lık “hayır” karşısında ki emperyalizmin tavrı halkın öfkesinden duyduğu korkunun ürünü olarak, Yunanistan’a emperyalist tahakkümü dayatmak oldu. Bu aynı zaman da Syriza’ın uzlaşma-anlaşma politikasının kaçınılmaz sonucudur.

Sürecin uzaması ekonomik ve politik sonuçları bakımından Avrupalı Emperyalistlere Yunanistan’ın ödeyeceği borçlardan daha ağır gelmeye başladı. AB’de ekonomik krizin devam ettiği dönemde Yunanistan krizi ve krizin uzaması doğrudan azam, karı etkiliyordu. Avro Bölgesi içindeki ekonomik döngüyü ( ticaret, sermaye yatırımı, borsa…) olumsuz etkiliyordu. Siyasi sonuçları daha ön plana çıkmaya başladı. AB olarak tahayyül edilen sisteme olan güveni zedeliyordu. AB üyesi olan diğer yoksul ülkelerde de benzer sorunlara kapı aralıyordu. Emperyalizmin minderinde olup reformistte olsa, AB’yi teşhir ediyordu. Emperyalist kutuplaşmada, Rusya ve Çin emperyalizmine krizi derinleştirme fırsatı veriyordu. Nitekim Rusya ve Çin Syriza’ya kredi kapısı açıyor, yardım çağrısı yapıyordu. Tüm bunlardan dolayı Avrupalı emperyalistler “anlaşma” sürecini tahakkümle sonuçlandırdı.

Yunan halkına dayatılan bu tahakküm emperyalizmin sömürgeci zihniyetini bir kez daha açığa çıkardı. Aynı zamanda Syriza’nın emperyalizme “hayır” demesiyle,  Yunan halkının “hayır” demesi arasında ki farkı da açığa çıkardı. Yaklaşık beş yıldır devam eden kriz sürecinde kemer sıkma politikalarının tüm yükü ( işsizlik, yoksulluk ve açlık)  Yunan halkına çektirildi. Bunun yarattığı ve emperyalizme duyulan öfkenin sınıfsal derinliği Syriza’nın emperyalizme duyduğu “öfkeden” kat ve kat üstündür. Yunan halkı devrime kucak açarken Syriza’nın emperyalizme kucak açmasında da pek ala görülmektedir bu. Syriz’ya Yunan halkıyla değil, Yunan burjuvazisiyle bütünleşti, onun sesine kulak verdi. Çipras’ın emperyalist tahakküme “borçları yeniden yapılandırmayı başardık” demesi başka bir anlam taşımıyor. Syriza, Avrupalı emperyalistler, Yunan burjuvazisi ve Yunan halkı arasında ki çelişkide katalizör görevi üstlenmiş Avrupalı emperyalistler ve Yunan burjuvazisini uzlaştırırken, Yunan halkının talep ve öfkesini görmezden gelerek, emperyalist tahakküme boyun eğmiştir. Syriza’ya oy vererek onu iktidar yapan halk, anında emperyalizme “evet” diyenlere, sokaklara çıkarak cevap vermiş, emperyalizme karşı mücadelenin adresini göstermiştir.

Çark dönmeye devam ederken, Syriza hem Yunan halkına hem de dünya ezilen emekçi halklara düzen içi mücadelenin ne olduğunu, nasıl sonuçlanacağını bir kez daha gösterdi. Syriza ne taviz vermiştir nede teslim olmuştur. Tavır ve teslimiyet, her hangi bir direnişte tavrın geriye doğru atılan adımın politik ifadesidir. Syriza en başından beri uzlaşmacı tavrı nedeniyle bir direniş çizginde olmadığı gibi hiç bir zamanda bu çizgiye gelmemiştir. Borçları yeniden yapılandırmak için 7 aydır süren uzlaşma çabası ve Syriza’nın radikal söylemleri esas alındığında zaten bir taviz ve teslimiyet söz konusudur. Emperyalist tahakkümün altına imza atarak var olan durumu daha görünür kılmıştır. Türkiye devrimci hareketi içinde, Kürt Ulusal Hareketi rotayı reformizme kırması ile birlikte, reformizm hayranlığı arttı. Reformist bir hareket olan Syriza’yı devrimci değerlendirme ve hatta Syriza’nın iktidara gelmesini devrim gören yazılar hiçte az değildi. Komünistlerin Syriza değerlendirmesini bu çevreler sekter buluyorlardı. Bu devrimci arkadaşlarımızın politik körlüğü başlı başına ele alınabilir ama Syriza bir kez daha her parlayan madenin altın olmadığını göstermiştir. Komünistler, reformist hareketten devrim beklemedikleri için halkı bu doğrultuda bilinçlendirmiştir ve bugün hayal kırıklığı yaşamamaktadır. Reformizmi öven onu devrimci gören devrimci arkadaşlarımızın bir kez daha hayal kırıklığı yaşamasını da konuya değinirken bir yere not edelim.

Yunanistan’da dönen, döndürülen çarkın, Yunan İşçi Marşı’nda ki “Yine ıssız ovalarda / İsyan ateşi yanar” şiarına uygun isyan ateşleri yakarak ve de “Kazma -kürek patlayacak/ Orak-çekiç patlayacak/ Faşistlerin beyninde” şiarına uygun anti-emperyalist mücadeleyle tüm dişlileri kırılacaktır. Yunan emekçi halkının bunu yapacak sınıfsal gücü, tarihsel deneyimi ve enternasyonal desteği vardır. “ Varlığımız feda olsun/ Bu uğurda savaşa/ Yemin ettik biz devrimciler/ Sosyalizme kurmaya.”

*Oxi: Hayır

  Nae: Evet

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu