GüncelMakaleler

EMEK | Köylüler Ürünlerini Çöpe Dökmeye, Milyonlar Açlığa Mahkûm Ediliyor!

"Pandeminin getirdiği kriz ile birlikte iktidar sahiplerinin bu krizi kendi lehlerine çevirme çabaları sonucu milyonlarca ezilen hastalıktan ölmekte, işsizliğe açlığa mahkûm bırakılmaktadır. Yoksulluğun geldiği boyutun gizlenecek bir durumu kalmadığı ortadadır"

Pandemi döneminde sağlığa erişim gibi, gıdaya erişimin ve sağlıklı gıdayla beslenmenin önemi açığa çıkarken ne üretici, ne de tüketici bu dönemde herhangi bir destek alabildiler.

Pandeminin başından itibaren üretici köylülere herhangi bir destek verilmezken, büyük şirketler pandemiyi bahane ederek köylünün ürettikleri ürünleri yok pahasına ellerinden alıp karlarını yükseltirken, esas üreticiler borç ile birlikte hasat yapamaz hale getirildi. Girdi maliyeti sürekli yükselen köylüler, her hasat döneminde ürünlerini daha ucuza satmak zorunda bırakıldı.

Salgının hızla yayılması, artan vakalar, bu vakaları artık gizleme olanağının kalmamasının ardından yaklaşan turizm sektörünün etkisiyle iktidar tam kapanma kararı aldı. Bu tam kapanma işçi ve emekçilerin yüzde sekseninin çalıştığı bir kapanma olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kapanmanın insan sağlığını düşünerek alınmadığı başından bu yana hepimizin bildiği bir gerçeklik. Nitekim Dışişleri Bakanı “turistlerin gördüğü herkesi aşılayacağız” diyerek aşıdaki ‘insancıl’ durumu gözler önüne sermiş, Maliye Bakanı kapanmanın esas nedeninin turizm sezonu olduğunu açıkça ifade etmekten çekinmemiştir.

Ele alış böyle olunca alkol yasakları, temel gıda ürünleri hariç diğer ürünlerin satışının yasaklanması vb. alınan kararlar iktidarın geldiği durumu bizlere göstermektedir. Kapanmanın özü böyle olunca elbette halkın 17 gün boyunca nasıl yaşayıp, giderlerini nasıl karşılayacağına dair herhangi bir desteğin olmaması şaşırtıcı değildir. Geçtiğimiz haftalarda köylülerin ürettikleri ürünlerini yok pahasına bile satamamaları sonucu ürünlerini sokağa döktükleri videoların ardı arkası kesilmedi. Tarlalardan toplanan ürünlerin mevsim dolayısıyla tam da bollaştığı bu dönemde pazarların kapanmasıyla sebze ve meyveler hallerde yığıldı. İktidar semt pazarlarını yasakladığından hallere gelen ürünlerin alımı maliyetinin çok altında gerçekleşmesi üreticinin isyanına dönüştü.

Tam kapanma ile beraber mağdur olan çiftçi elindeki ürünleri satamadığı için çöpe dökmeye başladı. İktidar tarafından alınan 17 günlük tam kapanma kararının ürünlerin hasat zamanına denk geldiğini söyleyen Antalya Kumluca Ziraat Odası Başkanı Hidayet Kökce, “17 günlük sokağa çıkma yasağı çiftçiyi felç etti, bitirdi. Çünkü ürünlerin tam hasada çıktığı zamandı. Kış döneminde 100 kilo çıkan ürün, şu an 1,5 ton çıkıyor.

Şu an semt pazarlarının kapanması nedeniyle, zincir marketler lüks malı 1 liraya alıyor raflarda 10-15 lira arasında satıyor. Üretici zaten mağdur, tüketici ise daha mağdur. Burada, zengini zengin etme durumu var sanki” sözleriyle yaşanan durumu özetledi. Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Üyesi Cüneyt Doğan, “Çürüyen ürün çöpe gidiyor. Çöp yerine dar gelirli ihtiyaç sahibine dağıtılsa onun da nakliye bedeli var. Komisyoncu, üretici bu parayı bile ödeyemez. Tek çare semt pazarlarının açılması” açıklamasında bulundu.

Sosyal medyada paylaşımda bulunan bir köylü durumu özetlemektedir. “Fırsatçı Migros sebze halindeki komisyonları arayıp zararına toplanan 2,5 lira satış fiyatı olan biberi 1 liraya verirseniz bilmem kaç ton alacağız pazarlığı yapıyordu. Migros’taki etiket fiyatı ise 13 lira, ON ÜÇ LİRA!”

İktidar üreticileri ve tüketicileri tamamen büyük market zincirlerinin insafına bırakmıştır. Köylülerin elindeki tonlarca ürün çöpe gitmiştir. Tarlada hasat olmayı bekleyen ürünlerinin ise geleceği belirsizdir.

Köylülerin ürünlerini çöpe döktükleri haberinin hemen ardından, soğan üreticilerinin tarlalarında ürün hasadı yapmadığı, ürünlerini toplamadan tekrar ekim yaptığı haberi hızlıca yayıldı. Soğan üreticisi kilosu 35 kuruş olan soğanlarının toplama maliyetinin bile 40 kuruş olmasından kaynaklı hasat yapmayacaklarını belirterek tekrar ekim yaptılar. Köylüler gelecek hasat dönemine de umutsuz bakmaktadırlar.

Geçtiğimiz haftalarda patates soğan dağıtımındaki izdiham, köylünün yok pahasına satamadığı ürünü çöpe dökmesi, ürününü hasat etmeden tekrar ekim yapması, kapitalist sistemin çalışma şeklini bizlere açıkça göstermektedir. Bir tarafta gıdaya muhtaç milyonlar diğer tarafta ürünlerini çöpe dökmek zorunda kalanlar. Bu ikili durum bize her şeyi özetlemektedir.

Üreticilerin ürünlerini çöpe dökmesi ve gelen tepkiler üzerine iktidar semt pazarlarını her yerde aynı gün olmak şartıyla haftada bir gün açılmasına izin verdi. Pazarlarda sadece yaş meyve ve sebze satışı yapılacak. Bu duruma bir açıklama yaparak tepki gösteren Çiftçiler Sendikası; “Tüketicilerin daha uygun koşulda gıdaya erişebildiği, üreticilerin de daha iyi fiyata ürünlerini satabildiği pazar yerlerinin Covid-19 koşullarına uygun bir hale getirilmesi, çoğaltılması ve gerekli denetimi kamunun yapması gerekirken, her yerde hafta da bir ve aynı gün pazar yeri açma uygulamasıyla tüketicilerin gıdaya erişebilmesi için market zincirlere muhtaç kalması sağlanıyor.” diyerek alınan kararın yetersizliğini ifade etmektedir.

Aynı zamanda pazarların açık olduğu günde market zincirleri indirimler yaparak yüksek fiyata sattıkları ürünleri düşük fiyata satıp pazardaki esnafın ürününü yine satamamasına neden olmaktadır.

Çöpe Dökülen Domates Zam Şampiyonu!

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Nisan ayına ilişkin enflasyon verilerini açıkladı. Aylık enflasyon yüzde 1.68, yıllık enflasyon ise yüzde 17.14 olarak gerçekleşti. Böylece yıllık enflasyon, Mayıs 2019’dan bu yana görülen en yüksek seviyeye çıktı. Gıda fiyatlarında ise yıllık artış yüzde 16.98 şeklinde gerçekleşti. Nisanda zam şampiyonu, yüzde 24.91’lik fiyat artışıyla domates oldu.

Çöpe dökülen ve tarlada bırakılan domatesleri düşündüğümüzde nedenin sistemin kendisi olduğunu tekrar etmek anlamlı olacaktır. İktidarın büyük şirketlerin isteklerine göre davranması çöpe dökülen ürünün zam şampiyonu olmasını beraberinde getirmiştir. Eldeki ürün bolluğuna rağmen ne üretici nede gıdaya muhtaç olanlar bu ürünlerden yaralanamamaktadır. Pandemi döneminde köylüyü borç batağına sürükleyip traktörünü, tarlasını hacze gelenler büyük market zincirlerinin aynı dönemde karlarını tarihlerinin en yüksek seviyesine çıkarmalarına olanak sağlamışlardır.

Pandeminin getirdiği kriz ile birlikte iktidar sahiplerinin bu krizi kendi lehlerine çevirme çabaları sonucu milyonlarca ezilen hastalıktan ölmekte, işsizliğe açlığa mahkûm bırakılmaktadır. Yoksulluğun geldiği boyutun gizlenecek bir durumu kalmadığı ortadadır.

Sadece nisan ayında en az 129 kişi intihar ederek yaşamına son vermiştir. Yoksulluk nedeni ile gerçekleşen intiharlar kat be kat artmıştır. Bunu iktidar temsilcilerinin “intiharların nedeninin yüzde 90’ı eşle yaşanan sorunlardır.” diyerek gizleyebileceklerini sanmaları devamında “elbette ekonomik sorunlardan kaynaklı intiharlarda vardır.” sözü ile boşluğa düşmekten kurtulamamaktadır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Diğer içerik
Kapalı
Başa dön tuşu