Güncel

Eğitim-Sen: Öğrencilerin barınma sorunu acilen çözülmelidir!

Eğitim-Sen'in açıklamasında, “İktidarın ve TOKİ’nin önceliği, Türkiye’de ve Dünya’nın çeşitli ülkelerinde lüks konut yapmak değil, öğrencileri barınma ve yurt sorununa acilen çözüm bulmak olmalıdır” denildi.

Eğitim-Sen, KYK yurtlarında yer bulunamaması, fahiş özel yurt ücretleri ve ev kiraları nedeniyle ‘Barınamıyoruz’ hareketi başlatarak parklarda sabahlamaya başlayan üniversite öğrencileri ile ilgili açıklama yaptı.

Eğitim Sen yaptığı açıklamada, yüz yüze eğitimin yeniden başlamasıyla öğrencilerin barınma sorunuyla karşı karşıya bırakıldığını belirterek, “2021/’22 eğitim öğretim yılı başında milyonlarca öğrenciyi etkileyen barınma sorunu, önceki yıllar ile karşılaştırılamaz boyutlara ulaşmıştır. Bu duruma ek olarak yüzde yüzden fazla artan ev kiraları ve özel yurt fiyatlarının yüksekliği öğrencileri ve ailelerini büyük bir çaresizliğe itmiştir.” ifadelerine yer verdi.

Devletin rantçı politikaları, halkın barınma gibi en temel haklara ulaşmasını bile imkansız kıldı

Eğitim-Sen yaptığı açıklamanın devamında, “AKP’nin, ‘her ile bir üniversite’ projesi ile birlikte 2002’de 93 olan üniversite sayısı, 2020’de 203’e yükselmiş, öğrenci sayısı ise 1 milyon 882 binden, 8 milyon 241 bine çıkmıştır. 2002’de Kredi ve Yurtlar Kurumu’na (KYK) bağlı 191 yurt varken 2020’de bu sayı 773’e çıkmış, ancak yurt sayısının öğrenci sayısı ile orantılı artmaması sonucunda çok sayıda öğrenci barınma sorunu yaşamaya başlamıştır. Aynı dönemde özel yurtların sayısı iki kat artışla 2 bin 210’dan 4 bin 406’ya yükselmiştir. Özel yurtların 2 bin 894’ü dernek, 416’sı vakıf yurdu, diğerleri şahıs yurtları (368), ticari yurt (666) ve üniversite yurtlarıdır. Pandemi ile birlikte ekonomik krizin yıkıcı etkilerinin özellikle yoksul halk kitleleri üzerinde derinden hissedildiği, öncelikli kaygının aç kalmamak olduğu bu günlerde, kira ve konut fiyatlarının özellikle büyük şehirlerde neredeyse %100 artması, öğrenciler başta olmak üzere krizden en fazla etkilenen alt gelir gruplarının kiracı olarak tutunmasını da neredeyse imkânsız hale getirmiştir. Piyasa koşularının kira ve konut fiyatlarını dayatması ve müdahale edecek ne sosyal devlet politikaları ne de mekanizmalarının olmaması, devletin ranta dönük neoliberal politikaları, halkın barınma gibi en temel haklara ulaşmasını bile imkansız kılacak derin bir krizi yaşamasına neden olmuştur.” değerlendirmesinde bulundu

Barınma sorununun bütün sorunların önüne geçti

Ailesinin yaşadığı il dışında üniversiteye giren asgari ücretli ya da ortalama gelire sahip bir ailenin çocukları için barınma sorununun bütün sorunların önüne geçtiği vurgulanan açıklamanın devamında Eğitim-Sen, “Çok sayıda öğrenci “Barınamıyoruz” diyerek parklarda yatarak seslerini duyurmaya çalışırken, kimi öğrenciler okullar açılıncaya kadar bütçesine uygun bir ev ya yurt bulmak için çabalamaktadır. İktidarın tutumu ise öğrencilerin barınma sorununu çözmek yerine kalacak yeri olmayan öğrencileri kolluk kuvvetleri aracılığıyla sürekli taciz etmek ve gözaltına almak olmaktadır.” dedi.

AKP öğrencileri TÜRGEV, TÜGVA, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti gibi tarikat-cemaat yurtlarına doğru itmektedir

Yıllardır kamu kaynaklarıyla yapılan destekler sonucunda dini vakıf ve derneklere ait yurtlara daha fazla öğrencinin yönelmesi sağlandığı belirtilen açıklamanın devamında şunlar söylendi;

İktidar, KYK yurtları önündeki uzun kuyruklar karşısında, önümüzdeki birkaç yıl kendisine sıra gelmeyeceğini gören ve kirasını ödeyebileceği bir ev bulmaktan umudunu kesen öğrenci kitlesini bilinçli bir şekilde TÜRGEV, TÜGVA, Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti vb gibi tarikat-cemaat yurtlarına doğru adeta itmektedir. İlim Yayma Cemiyeti’nin 107; Ensar Vakfı’nın 60; TÜGVA’nın 38; TÜRGEV’in 18 yurdu vardır. Bu yurtlar için vakıflara halkın vergilerinden her yıl milyonlarca lira aktarılmaktadır. Dini vakıf ve derneklere ait yurtlarda kalan öğrencilere öğrenci başına geçtiğimiz yıl 650-800 TL destek verilmiştir. Bu yılın ilk 9 ayında yapılacak destek miktarı ise toplamda 173 milyon 704 bin liradır.

Öğrencilerin barınma sorununu çözmek için yeni yurtlar yaptırmak, mevcut öğrenci yurtlarının fiziki ve altyapı koşullarını iyileştirmek için kaynak ayırmayan iktidar, yıllardır arka bahçesi olarak gördüğü tarikat-cemaat yurtları söz konusu olduğunda kamu kaynaklarını kullanmaktan geri durmamaktadır. Bu yurtlarda kalan öğrencilerin tarikat mensubu hocalar eşliğinde dini etkinliklere ve sohbetlere katılmasının zorunlu olduğu bilinmektedir.

Siyasi iktidar, dini eğitimin okul öncesi eğitim kurumlarından itibaren verilmesi yönündeki çabalarından, üniversiteye kadar eğitim müfredatını laiklik ve bilim karşıtı bir çizgide yeniden oluştururken, pratikte tarikat ve cemaatleri, dini vakıf ve dernekleri eğitim sisteminin somut bir parçası olarak devreye sokmuş durumdadır. Öğrencilerin yıllardır tarikat-cemaat yurtlarına yönlendirilmesi iktidarın “Dindar nesil yetiştirme” yönündeki siyasal-ideolojik hedeflerinden bağımsız değildir.

Ekonomik olanakları yetersiz öğrencilerin eğitim alma haklarını kullanmalarını sağlamak sosyal devlet olmanın ve toplumsal adalet ve fırsat eşitliği ilkelerinin temel gereklerindendir. Bunun için talep eden tüm öğrencilere her kademede, ama özellikle orta ve yükseköğretimde yurt olanağı sunmak sosyal devletin temel sorumluluğudur. Eğitim bir ayrıcalık değil, temel bir insan hakkıdır.

Öğrencilerimizin insanca yaşayabilecekleri beslenme ve barınma hakkı, anayasal bir hak, kamusal bir sorumluluktur.

Öğrenciler, siyasi iktidarla içli dışlı olan çeşitli dini grup ve cemaat yurtlarına mecbur bırakan bu sistemden acilen kurtarılmalıdır. İktidarın ve TOKİ’nin önceliği, Türkiye’de ve Dünya’nın çeşitli ülkelerinde lüks konut yapmak değil, öğrencileri barınma ve yurt sorununa acilen çözüm bulmak olmalıdır.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu