Kadın

Devlet “koruduğu” kadınları öldürüyor!

Devletin “koruduğu” kadınların yüzde 73’ü öldürüldü. Tecavüze Karşı Hukuk Bürosu’nun 2015 Raporu ve birçok derneğin açıkladığı veriler bu gerçeği doğrulamaktadır. Devlet kendisinden “koruma” talep eden kadınları koruyamadığı gibi yüzlerce kadını ise kendi kolluk güçleri tarafından katletmektedir.

Erkek egemen TC, tarihi kadın katliamları ile dolu iken kadına yönelik her türden şiddet ise AKP döneminde “rekor” düzeyde artmaya devam ediyor. AKP iktidarı boyunca kadına yönelik şiddet rekor kırarak artarken katledilen kadınların yüzde 47’sinin eski kocası ya da boşanmak üzere olan kocası tarafından öldürülmesi de dikkati çekiyor. İstatistikler, 2002-2015 yılları arasında 7.427 kadının katledildiğini işaret ediyor. Günde en az 5 kadın öldürülüyor ve bu bir kadın katliamı/kırımı olduğunu bir kez daha hatırlatıyor.

Son on ayda 271’i trans olmak üzere toplamda 617 kadın, erkek şiddeti sonucu katledilirken, 2016 Mart ayında erkekler eliyle 28 kadın yaşamını yitirdi. Gözaltında Cinsel Taciz ve Tecavüze Karşı Hukuk Bürosu’nun 2015 Raporu’na göre, 420 kadını ise devletin kolluk güçleri katletti.

“Arabulucu” devlet kadın katliamına davetiye çıkarıyor

Kadın katliamına dair ANF’ye konuşan Hukukçu Sevda Aydın kadınların katledilmesinde esas sorunun devletin zihniyeti olduğunu belirtti. Aydın, şiddete uğrayan ve ayrılmak, boşanmak isteyen kadınlara “arabuluculuk” yapılarak öldürülmelerine onay verildiğini dile getirdi. Kadının değil ailenin korunmasının esas alındığını ifade eden Aydın, kadınların hapishaneyi andıran sığınaklara yerleşmek istememelerinin de kadına yönelik şiddeti önemli ölçüde artırdığına vurgu yaptı.

Kanunların “sağlam” olduğunu, ancak patikte eksiklikler olduğunu savunan Aydın, “Polislerin, savcıların, hâkimlerin eksiklikleri var. İhmal söz konusu. Başvuranlar savcılığa bildirilmeden evine geri gönderiliyor. Bu ölümlere yol açıyor. Kadın sığınma evlerinin çoğu uygun değil. O evlerin bir süresi var ve oradan ayrıldıktan sonra kendilerine bir yaşam olanağı sunulmadığı için, çaresiz kalındığı için kadın, kocasına geri dönmek zorunda kalıyor ve sonradan öldürülüyor” dedi.

Aydın, bakış açısı değişmediği sürece kanunlar ne kadar sağlam olursa olsun yarar getirmediğini belirterek şöyle devam etti: “Kadın, hâkim karşısında çıktığında kendisini ifade edemiyor. Zihniyet çok sakat ve kadının mağduriyetine yol açıyor. Hâkim, savcı, polis mutlaka kadının açığını arıyor. ‘Kadının yalanını ortaya çıkaralım’ duygusu var. Polis memurunun zihniyeti ‘kocanın yanına geri dön’ şeklinde.” Devlet polisi mahkemeleri veya kolluk güçleri yoluyla ya arabuluculuk ya “koruma” talebini yerine getirmeyerek kadınların katledilmesine davetiye çıkarıyor, seyirci kalıyor.

Devlet kadınları koruyamadığı özsavunmasını kuşanan kadınlara da ceza yağdırıyor. Özsavunma pratiği ile yaşamını savunan Nevin Yıldırım’a müebbet hapis cezası verilirken, evliliği boyunca şiddet görmüş, fuhşa zorlanmış, 9 kez koruma kararı verilmiş, her boşanmak istediğinde tehditlerden dolayı vazgeçmek durumunda kalmış Çilem Doğan müebbet hapis cezası istemi ile yargılanıyor.

Yaşamını devlet koruyamadığı için savunan Semra ise bize çok açık olan bir şeyi şu sözleri ile tekrar gösterdi: “Çekin çekin, hep erkekler mi öldürecek? Bir de karı öldürsün? O beni öldürecekti, ben öldürdüm.”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu