Güncel

Cumartesi Aileleri: “Deli gömleğini giymeyeceğiz”

H. Merkezi: Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerinin yargılanması talebiyle 628’inci haftalarında Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen Cumartesi Anneleri, Nurettin Yedigöl’ün akıbetini sorarken, referanduma ilişkin “Deli gömleğini giymeyeceğiz” dedi.

Bu haftaki eylemde 10 Nisan 1981 tarihinde gözaltında “kaçtı” denilerek işkenceyle kaybettirilen Nurettin Yedigöl’ün akıbeti soruldu. Eylemde ilk olarak gözaltında kaybedilen TKP/ML’nin şehit düşen ikinci genel sekreteri Süleyman Cihan’ın kardeşi Ahmet Cihan konuştu. Her hafta başka bir yakınlarının akıbetini sorduklarını hatırlatan Cihan, “Bugün hala iktidar cephesinde, iktidarı fiili olarak yürüten hükümet cephesinden ses yok” dedi. Referanduma dikkat çeken Cihan, “Deli gömleğini giymeyeceğiz. Cumartesi Anneleri ve yakınları olarak iktidarın yasaları hiçe sayan davranışlarını, daha totaliter şekilde yönetmesine izin vermeyeceğiz” dedi.

 

Gözaltında kaybetme sistematik işkencedir”

Nurettin Yedigöl’ün avukatı Eren Keskin de gözaltında kaybetme politikasının sistematik bir işkence olduğunu belirtti. Yasalarda kaybetme suçunun iki kişi arasındaki fiil olarak değerlendirildiğini söyleyen Keskin, “Gözaltında kaybetme Türk devleti tarafından savaş yöntemi olarak uygulandı. Kürtleri ve sosyalistleri gözaltında kaybetme sistematik olarak uygulandı. Bu sistematiğin bir parçasını da Türk yargısı oluşturuyor. İki kişi arasındaki bir fiil olarak değerlendiriyor, zamanaşımı kararı veriyor. Bu kadar insan katledildiyse, gözaltında kaybedildiyse, kontrgerillayı hepimiz biliyorsak bu nasıl bireysel suç olarak algılanır” diye sordu.

 

İşkencehanede lacivert kazağı ve ayakkabısı kalmıştı”

Cihan’ın ardından konuşan Nuretttin Yedigöl’ün arkadaşı ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) İstanbul Temsilcisi Ümit Efe, o günleri şu şekilde anlattı: “36 yıl önce İstanbul Gayrettepe Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltındaydık. Biz gözaltına alındık. Nurettin evde değildi. Saat 10 civarında eve geldiğinde gözaltına alınmıştı. Ben ve birçok devrimci kendisini gördük. Alınır alınmaz yoğun işkenceye başlanmıştı. İşkence halini de gördük. Aynı odada işkenceye maruz kaldık. Her yıl anlatmaktayız. Ailelerin hassasiyetine dikkat ederek ayrıntılara girmiyoruz. Öldüresiye işkenceydi. Yüzlerce insan gözaltında kaybedildi. Nurettin’in de kendisinden bir daha haber alamadık. İşkencehanede lacivert kazağı ve ayakkabısı kalmıştı. Kendisini sorduğumuzda kaçtı, alınmadı söylendi.

Savcılar tarafından gerçeğin üstünün örtüldüğünü söyleyen Efe, “36 yıldır Nurettin’in akıbetini bulmak için ifadeler verdik, alanlarda konuştuk. Hala konuşmaya devam ediyoruz, edeceğiz. Nurettin’e bu kadar yoğun işkence yapılması, onun devrimci bir insan olması, 12 Eylül darbesine karşı çıkmasından kaynaklanmaktadır” dedi.

 

81 yılından bu yana acıyla yaşıyoruz”

Son olarak söz alan Yedigöl’ün kardeşi Sevim Demir ise, “1981’den beri bu acıyı yaşıyoruz. Yaramız büyüyor. Çok acılar çektik. Bu yaramıza kimse çare olmadı. Ağabeyim çok ağır şartlar altında okudu. Babam elinden geldiğini yaptı. Annem o acıyla yaşıyor. Hep Nurettin’i sayıklıyor. Aydın bir ülke istedik. Kimse kimsenin hakkını yemesin istedik. Herkesin hürce yaşamasını istedik. Kimseyi öldürmedik, kimseyi kaçırmadık, hırsızlık yapmadık. Hepimiz aydınlık içinde yaşamak istedik. Gözümüz açık gideceğini biliyoruz. Hepimiz çok ağır bedeller ödedik. Ağabeyim geldi gelecek diyoruz. Rüyalarımıza giriyor. 81 yılından bu yana acıyla yaşıyoruz” diye konuştu. 

Bu haftaki basın açıklamasını gözaltında kaybedilen Hayrettin Eren’in kardeşi İkbal Eren okudu. Türkiye’nin hukuk devleti olmadığını söyleyen Eren, “Mevcut devlet sistemi insan haklarına saygı göstermek, bu hakları korumak ve ihlali halinde failleri cezalandırmak yükümlülüğünü yerine getirmiyor” diye belirtti. Eren, Yedigöl’ü kaybeden 12 Eylül darbecilerini ve 36 yıldır onları koruyanları unutmayacaklarını dile getirdi.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu