Emek

BMC işçileri alacaklarının ödenmesini istiyor!

İstanbul: İstanbul’un “modern” ve “çağdaş” yüzü olarak yansıtılır iş kuleleri, gökdelenler. Ne kadar geliştiğimizin, ne kadar zenginleştiğimizin birer kanıtıdır her biri. Bu devasa gökdelenler, zengin iş merkezleri ve muhitler şu sıralar daha sık gündeme gelir oldu. İşçilerin, emekçilerin gerçekleştirdikleri eylemlerle. Onlar büyüdükçe daha fazla işçi yoksullaştı çünkü. Onlar en zenginler listesine girdikçe emekçiler daha ağır şartlarda, daha yoğun bir sömürüye maruz kaldı. Sonunda buna yeter diyenler soluğu burada aldı. Kısacası holdinglerin sermayesi ne kadar büyüdüyse işçilerin yolu da buraya o kadar çok düştü.

BMC işçileri de bu zengin mahallesine yolu düşenlerden. Çukurova Holding’in de bulunduğu Levent semti BMC işçilerinin sesiyle yankılanıyor bir süredir. İşçiler alacakları için 1 Şubat’tan bu yana direnişte. Ellerindeki “Türk bayraklarıyla” Çukurova Holding’i protesto eden işçilerde büyük bir şaşkınlık hakim. Patronun maaşlarını ödememesine bir “anlam veremiyorlar”. Benzer bir durumla en son 1990’lı yıllarda karşılaşmışlar. Kısa süreli bir gerginliğin dışında bugüne kadar fabrikada şube başkanının deyimiyle “işverenle hiçbir sorun yaşamadan” çalışmışlar. Bundan sonrasını şube başkanı ve işçilerden dinleyelim.

 

“Emeğimizin karşılığını almak istiyoruz”

ÖG: BMC işçileri bir süredir oldukça hareketli. İzmir’de, ardından Ankara ve İstanbul’da eylemler yaptılar. İşçileri buraya getiren süreç nasıl gelişti?

Murat Salar: BMC 50 yıllık bir firma. Şehir içi otobüs, ağır taşımacılıkta kamyon ve son dört yıldan bu yana Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na Kirpi adı verilen araçlar üretiyor. Geçen yılın Mayıs ayından başlayan ödemelerdeki dengesizlik ve son altı aydır hiç maaş alamamamız ve üretimin durma noktasına gelmesi gibi bir durumla karşı karşıyayız.

Biz daha önce Kasım ayında da buraya geldik. Çukurova Holding’in sahibi ile bir görüşme yaptık. Bize Aralık ayı itibariyle işbaşı yapmamız durumunda ödemelerde bir sorun olmayacağını söyledi. Aralık ayı itibariyle ödemeler gününde gerçekleşti. Ancak 31 Ocak’ta yine maaş ödemesi yapılması gerekiyordu yine yapılmadı. Bizim de zaten sıkıntılarımız had safhada olduğu ve maaş alamadığımız için 1 Şubat’tan itibaren üretimden gelen gücümüzü kullanarak, kanunun bize vermiş olduğu hak olan çalışmama hakkını kullandık. Eylemselliğe başladık.

Ayın 18’ine kadar işyerinde geceli gündüzlü 1600 arkadaşımızla eylem yaptık. Bu süre zarfında mecliste grubu bulunan her siyasi parti geldi, bize destek verdi. 18’inden itibaren Ankara ve İstanbul’dan iki kollu yürüyüşe geçtik. Manisa’ya geldik. O gece burada geceledik. Sonra iki kola ayrıldık. Yol boyunca geçtiğimiz illerde basın açıklamaları yaptık.

Bir haftayı böyle geçirdik. Hafta sonunda iki kol burada buluşarak eylemimizi sürdürdük. Bu süre zarfında duyduğumuz şirketin yüzde 45’inin satıldığı ama gizlilik anlaşması olduğu için açıklayamadıkları şeklinde. Hem hükümet kanadından hem de şirket tarafından 1 Mart’ta bir lira borcun kalmayacağı söylendi. Ama 1 Mart geldiğinde bu sözü tutmadı. Bugün BMC’nin en büyük müşterisi hükümet. Askeri araçlar Savunma Bakanlığı’na teslim ediliyor. Onlar da araçları bir an önce almak istiyor. Şirketin avans ödemeleri yapılmış ama araçları teslim alamadılar.

– Neden alamadılar?

– 20 araç şu an fabrikada bekliyor. Araçları biz vermiyoruz. Buradaki arkadaşlarımızın dışında kalanlar şu anda fabrika önünde eylem yapıyorlar. 1 Şubat’tan bu yana üretimi durdurduk, biten araçların çıkışına da izin vermiyoruz. Emeğimizin karşılığını alamadığımız için bunu yaptık.

– Patronun fabrikadaki sendikal örgütlülükten dolayı bir rahatsızlığı olabilir mi?

– Biz bu şirket çalışsın istiyoruz, yoksa bu kadar insan işsiz kalacak. Sorunun bir an önce çözülmesini istiyoruz. Yaşananların sendikayla ya da örgütlü toplum olmakla bir ilgisi yok. 50 yıllık bu işyerinde 40 yıldır örgütlü bir Türk Metal var. Bizim işverenle herhangi bir sorunumuz olmaz. Yönetim anlamında bu şirkette bir zafiyet var. Paramızı almak ve üretimin yeniden başlamasını istiyoruz. Emeğimizin karşılığını alıncaya kadar eylemlere devam edeceğiz. Hiçbir sermaye grubunun bu eylemselliğe dayanamayacağını, en yakın zamanda sorunun çözüleceğini düşünüyoruz. Sonuç alıncaya kadar fabrikada beklemeye devam edeceğiz. Biz zaten bu yürüyüşün adını emek yürüyüşü koyduk. Uğradığımız her şehirde halkın ilgisiyle karşılaştık. Sınıf olarak emeğinin karşılığını almak istiyorlar.

11 ay maaş almamak…

 

“İşçilerin hepsi mağdur!”

– Ne kadardır fabrikada çalışıyorsunuz?

Bülent Sarıkaya: İzmirliyim. 21 senedir fabrikada çalışıyorum. Hakkımızı almaya geldik. 11 aydır maaşımızı alamıyoruz. İşçilerin hepsi mağdur. Herkesin bir borcu var. Alacağımız para borçlara ancak yetecek. Buraya üçüncü gelişimiz. Üç ay önce yine geldik.

Biz askeri araç yapıyoruz. Son kontrol bölümünde çalışıyorum. Üretim komple durmuş durumda. Paramızı alana kadar devam edeceğiz. Haftada bir nöbetleşe burada duruyoruz. 11 ay maaş almamak ne demektir onu milletvekillerine, bakanlara, Mehmet beye sormak lazım.

 

“Evimizin suyu-elektriği kesik”

– Siz de 11 aydır maaşınızı alamıyorsunuz…

Cengiz Koyutürk: Çok kötü durumdayız. İki tane çocuk okutuyorum. Okuldan aidat istiyorlar yok, çocuk harçlık istiyor yok. Evin elektriği, suyu kesik. Şu an burada parasız pulsuz geziyoruz. Kredi kartlarım doldu. Para oldu mu huzur oluyor. Bu Mehmet bey düşünmüyor mu acaba bu insanlar ne yiyor, içiyor? Gerçi tok açın halinden anlamaz ama. Sekiz yıldan beri Hafif Ticari Araç bölümünde çalışıyorum. Son iki yıla gelesiye kadar böyle bir şey görmedik. Gününden önce maaş alıyorduk. Ben Manisa Alaşehirliyim. Şu ana kadar ufak tefek üzüm bağlarımdan bir şeyler aldık. Ben diğer arkadaşlara göre gene iyiyim. Ama bu saatten sonra ben de patlamak üzereyim.

Şu an en az alacağı olan arkadaşımızın 6-7 bin lira alacağı var. Yüksek maaş alan arkadaşların ise 18 bin-20 bin arasında alacağı var. Sınıf olarak günübirlik yaşayan insanlarız. Maaşlar 3-5 gün geciktiğinde sıkıntı yaşıyoruz. İnsanlar eşlerinden ayrıldılar. Evlerinde elektrik, su kesildi. Üniversitede okuyan çocuklarını almak zorunda kaldılar. BMC’de 1600 kişi çalışıyor ama yan sanayi olarak bakıldığında 35-40 bin kişiye istihdam sağlıyor.

Biz Türk Metal olarak Türkiye’nin en büyük sendikasıyız. Genel başkanım da Türk-İş’in genel sekreteri. Küçük sendikaların yetkiyi alamayışı, büyük sendikaların ayakta kalışı belki de bir avantaj olacaktır.

Aynı sektörde hizmet veren sendikaların birleşmesi ve bundan kaynaklanan çoğunluk bizi daha güçlü kılacaktır. Aynı iş kolunda çalışan işçilerin tek çatı altında çalışmasıyla birlikten kuvvet doğacaktır. Dolayısıyla bu anlamda “böl-parçala-yönet”in karşılığı olarak bizim birleşmemiz, kanayan bir yara varsa o yaraya pansuman yapmak, tedavi etmek tüm sınıfın görevi olmalı.

Şu anda toplu sözleşme yetkisini kaybeden sendika yok ama gelecekte sıkıntı olacak. Bu süre içinde o sendikalar büyüyemez ise bu anlamda bir mağduriyet olabilir. Sendikal mücadele vermek isteyenlerin de ayakta kalan sendikalar içinde mücadele yürütmesinin doğru olduğunu düşünüyorum.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu