Kültür&Sanat

Bir YDG’li | Yine ve yeniden o soru: “Nasıl yapmalı?”

Olgular incelendikleri süreçler içerisinde dahi bir değişimi barındırmakta ve yeninin ortaya çıkışı söz konusu olmaktadır. Ancak bir olgunun incelenmesi ve değiştirilmesi için hem esas hem tali yanlarının göz önünde bulundurulması değişimin seyrinin gözlemlenmesi açısından ön açıcı bulunmaktadır.

Olgular içinde birçok özellik ve özgüllüğü taşımaktadırlar. Bu özellikler nesneleri tanımak ve anlamak açısından önemli bir yanı (esasını da denilebilinir) oluşturmaktadır.

Özgüllükler ise çoğu zaman gözden kaçırılan tali olarak nitelendirdiğimiz yanını oluşturmaktadır. Olgular incelenirken içinde bulunduğu değişim seyri de göz önünde bulundurulmalıdır. Olgular incelendikleri süreçler içerisinde dahi bir değişimi barındırmakta ve yeninin ortaya çıkışı söz konusu olmaktadır. Ancak bir olgunun incelenmesi ve değiştirilmesi için hem esas hem tali yanlarının göz önünde bulundurulması değişimin seyrinin gözlemlenmesi açısından ön açıcı bulunmaktadır.

Sosyal yaşamda karşılaştığımız her meseleyi düşünürken aklımıza olgulara dair birçok şey gelebilir. Olgulara derinlemesine incelendiğinde bu bazen oldukça sade bazen alabildiğine karmaşık bir tablo oluşturmaktadır. Doğallığında meselelere dair her yaklaşımımız öncesi kendi iç çelişkimiz içerisinde “nasıl yapmalı?” sorusunu görmekteyiz. Ancak bu soru sade basit dediğimiz durumlar açısından silik bir soru iken, karmaşık veyahut çok yönlü bakılma ihtiyacı duyulan konular açısından oldukça belirgin bir hal almaktadır. Yaşamda karşılaştığımız “şey”ler bütününe yönelik her pratiğimizi belirlediği gibi “Nasıl Yapmalı” sorusuna cevabımızı da dünyayı algılayış biçimimiz ve onu değiştirme irademiz belirlemektedir.

Nikolay Gavriloviç Çernişevki “Nasıl Yapmalı” eserinde “yeni insan” kavramıyla ortaya koyduğu karakterler üzerinden yaşamda bir meseleye nasıl yaklaşılmalı ve buna dair nasıl bir pratik gerçekleştirilmeli sorusuna bir iç tutarlılık çerçevesinde cevap vermeye çalışmış, “Nasıl Yapmalı” sorusuna, derinlikli nasıl bakılabilinir sorusuna iyi bir cevap vermiştir. Yoğun sansür altında kaleme alınmış eser birçok yönüyle bu sansürü yansıtırken edebi bir dille “yeni insan”ın nasıl anlatılabileceği konusuna ayrı bir cevap vermiştir. Edebiyat alanında bir başyapıt olarak kabul edilen kitap Tolstoy ve Dostoyevski’yi etkilerken  Marx ve Lenin gibi ustalar tarafından yoğun bir ilgiyle karşılanmıştır.

Kitabın içerisindeki karakterler üzerinden bir çok özgün konu işlenmiş ve birçok meselenin derinlikli düşünülebilmesi açısından bir ilham kaynağı olmaktadır. İktidar kavramının tüm kötü yanlarıyla günümüzde varlığını koruduğu bir durumda iktidar kavramına karşılık bireylerin kendi aralarındaki diyalogda nasıl bir yaklaşım geliştirildiğine, Lapuhov ve Vera Pavlovna üzerinden bir yaklaşım geliştiren yazar iki karakter arasındaki diyalog üzerinden nasıl yapmalı sorusuna birçok yönüyle cevap vermektedir. Küçük burjuva-aydın kimliğin yanı sıra yeni insanın nasıl ortaya konulacağı Kirsanov karakteri üzerinden, Mülkiyet ilişkisine karşı yaklaşımımız noktasında Rahmetov karakteri üzerinden bir yaklaşım geliştirmiş ve Nasıl yapmalı sorusuna bu yönüyle cevap vermeye çalışmıştır. Yeni insan yaklaşımını bu şekilde ortaya koyarken eski insanı anlatırken Mariya Alekseyevna’den bahsediyordu. Bugün çeşitli çevrelerce yüzlerce işçinin katledildiği 3. Havalimanı işçilerine iş cinayetleri gerçekleştirilirken direnişe geçmediler diye kızan yaklaşımla aynı yere koyabiliriz Mariye Alekseyevna’ya lanetler yağdıran okuru. Ancak kötü bir insan olarak tanımlamıyordu içinde bulunduğu bir bataklığın yansımasıydı onun için şöyle seyleniyordu: “Basiretli okurum, bu kadına kızıyorsun biliyorum. Ama onu bu duruma getiren nedenleri hiç düşündün mü? Bu nedenler ve bu nedenleri yaratanlar mı suçlu, yoksa Vera’nın annesi mi?”…

Eser birçok konuda meseleleri derinlikli olarak incelemememize yardımcı olurken aynı zamanda içinde bulunan bir bölüm üzerinden eserin yaratmak istediği etkiyi anlatmaktadır. Kitabın ana karakterlerinden Vera Pavlovna düşünde karanlık bir bodruma kapatılmıştır. Bir gün bodrumun kapısı açılmış kırlarda doğada koşmuş eğlenmiştir kendisine sorduğu soru “yıllarca o bodrumda nasıl kaldım?” olmuştur cevap ise “kırları, çayırları, gün ışığını görmemiştin”.Yine aynı düş içerisinde Vera Pavlovna inmelidir ve bu inme ortadan kaybolur yürümeye, koşmaya başlar ardı sıra şu soruyu yöneltir “Yıllarca inmeli nasıl yaşamışım?” yazarın bu soruya verdiği cevap “Daha önce koşmak yürümek nedir bilmiyordun.”  Okuyucu açısından “Yeni insan” ilişkileri “Eski İnsan” ilişkilerine nasıl dayandığını sordurtacak bir yerde duruyor.

Kitap daha önce Yar Yayınları tarafından Türkçe’ye çevrilmiş daha sonra Evrensel Yayınları tarafından üç defa basılmış Evrensel Yayınlarının KHK ile kapatılmasının ardından son baskısı Ceylan Yayınları tarafından gerçekleştirildi.

(Bir YDG’li)

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu