GüncelManşet

Bir ÖG okuru yazdı: “Suudi Arabistan, “yönetilebilir” Arabistan için “ılımlı İslam” projesi”

24 Ekim günü Riyad’da düzenlenen ve 60 kadar ülkeden 2 bin 500 kişinin katıldığı Gelecek Yatırımlar Girişimi toplantısında Suudi Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, ülkesini “Ilımlı İslam”a döndürme sözü verdi!

Toplantı vesilesiyle İngiliz basınına söyledikleri, Bin Selman’ın bu sözleriyle kimi haber sitesinde  “son dakika” kimi yerde ise “tuhaf açıklama” şeklinde yer alırken esas mesele bu “Ilımlı İslam” dönüşümünü kimin ve niçin istediğidir. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, ülkesinin ılımlı İslam’a döneceğini belirterek, “aşırıcılığı” yok edeceklerini söyledi.

Prens, 1979’a kadar geriye gidiyor ve o tarihten bugüne otuz senedir Suudi ülkesinin “anormal” durumda olduğunu belirtiyor.  Peki, ne oldu da Prens Selman, 40’a yakın yıldır olanları “anormal” ifadesiyle adlandırmaya başladı. Bu kısma dair söz söylemeden önce Sudi Arabistan’ın “Ilımlı İslam’a” geçişine dair attığı “adımlara” bakmakta fayda var.  Suudi Arabistan spor idaresi, 2018 itibariyle üç büyükşehirde bulunan üç stadyumlara kadınların “aileleriyle” katılabilmesi için yapılacak reformların yanında restoran ve kafelerin, sinemaların açılması, konserlerin tekrar başlaması gibi adımlar attığını duyurdu. Bunun gibi daha pek çok adımdan bahsetmek mümkün. Ancak en öne çıkanı ve en fazla propagandası yapılan kadınlara araba kullanma hakkının tanınması oldu!

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman’ın, kısa süre önce göreve getirildikten hemen sonraki hamleleri de dikkat çekici! Salman’ın Suudi Arabistan’ın “ılımlı İslam’a geri döneceğini açıklaması “devrim niteliğinde” yorumlanırken Bin Selman, radikal ve muhafazakâr dönüşümün ya da kendi ifadesi ile “anormal” dönüşümün “sorumlusu” olarak İran Devrimi’ni görüyor. Müslüman ülkelerde İran devriminin siyasal bir hareketlilik yarattığını, ülkesinde de aynı gelişmelerin yaşandığını, İslamcılık endeksli “uyanış” projesinin bunun bir yansıması olduğunu ileri sürüyor, fakat bununla baş etmeyi başaramadıklarını da söylüyor. Bin Selman’a göre bu durumdan kurtulmanın çoktan zamanı gelmiş, bir otuz yılın daha boşa geçmesine izin verilmeyecektir, dolayısıyla radikalizm derhal yok edilecektir. “Biz daha önce olduğu gibi tüm dünyaya, geleneklere, halklara ve dinlere açık olan ılımlı İslam’a dönüyoruz” temennisi ile “Suudi Arabistan’ı iyileştirmek, bölgeye yardım etmek ve dünyayı değiştirmek demek. İşte bizim de yapmaya çalıştığımız bu. Herkesin desteğini almayı umuyoruz” şeklindeki sözleri Prens’in meramını açıklar nitelikte.

 

Yeniden dizayn planları

Belki klasik ancak doğru olan başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin bölgeyi yeniden dizayn çabalarıdır. Trump’ın başkan olmasıyla işler bu şekilde yoluna girmeye başladı! İlk yurtdışı ziyaretini geçtiğimiz mayıs ayında Suudi Arabistan’a yapan Trump, ilişkileri onarmakla kalmadı, Suudilerin başını çektiği Bahreyn, BAE ve Mısır’ı içine alan yeni bir bölgesel ittifakın temelini attı! Bölgedeki monarşileri koruyup kollayan ve dikta rejimlerinin geri dönüşünü sağlayan malum siyaseti ile ılımlı İslam’ın demokrasi kartı olarak gösterilmesi alışkanlık haline gelmişti. Bu ara ara gösterilen kart bu kez de “dönüşüm”de kalıcı olmadığı,  bugün ihtiyaç duyulan bir kart olduğunu anlatır nitelikte.

Ilımlı İslam’ın kaynak metinlerine bakıldığında, bu projenin açık ifadelerle din-siyaset, din-devlet, din-hukuk ayrımını öngördüğü ortadadır, dinin modernize edilmesi durumudur. Bu dönüşüm, bize emperyalistler için radikal İslamın işlevinin bugün için bölgede yeterince karşılığı olmadığı ve yeni projelere ihtiyaç olduğunu hatırlatıyor. Yarın tersi amaçları ya da hedefleri için daha kullanışlı araç olursa devreye koyulacaktır.

Kadın muhalefetini bastırma aracı: “Araba kullanma hakkı verdik”

kral suudi kadinlarin araba kullanma yasagini kaldirdi 27092017 001840ABD yönetimine karşı İslam ülkelerinde yükselen muhalefeti hafifletmek ve direniş odaklarına dönük destek ve sempatiyi izole etmek için böyle bir projeye ihtiyaç duyuldu. İşgaller başarılı olamamıştı. Zamanın ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’a göre, “Teröre karşı savaşı kazanmak için öncelikle fikirler arası savaşı kazanmak lazımdı” “Terörü besleyen” radikal dini düşüncenin karşısına ılımlı dini düşünceyi koymak ve ılımlıları desteklemek bu nedenle elzemdir.

Tam burada Prens Selman’ın Erdoğan misali dikensiz gül bahçesi yaratmak istediği ve muhalefeti gözaltı ve de tutuklama ile bastırdığına dair onlarca örnek var. Misal Eylül ayında Selman el-Avde, Avaz el-Karni gibi meşhur İslamcı Sahve şeyhlerinin tutuklanmasıyla başlayan baskı süreci halen devam ediyor. Tespiti kesinleşmiş rakamlarla 73 kadar aydın, gazeteci, bilim insanı tutuklu bulunuyor ve yargılamalar henüz başlamış değil. Ilımlı İslam projesi ile esas “gönlü” kazanılmak istenenlerin başını kadın ve gençlerin çektiği malum, ancak bu muhalefeti bastırmak öyle kolay da değil.

Son söz yerine şunu söylemekte fayda var. Suudi Arabistan’daki “dönüşüme” daha doğrusu desteklenebilir reformlara karşı değiliz. Polemik konusu olan bu “değişimin” emperyalistler tarafından istendiği ve başta kadınlara bahşetme şeklinde sunulan “hakların” emperyalistlerin kendi amaçları için bugün ihtiyaç duydukları canları istediğinde ise kaldırabilecekleri “değişikler” olması.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu