GüncelManşet

(Röportaj)”Peşmerge bizi sattı, Peşmerge de artık IŞİD’dir”

 

Cizîr: Cizre… Gabar Dağı eteklerinde, Şehr-i Nuh’un, Şırnak’ın bir parçası. Suriye sınırının sıfır noktası, sınır karakolunun kuş bakışı baktığı 130 binlik nüfusa sahip kadim bir bölge. Bu günlerde Ortadoğu’da, Şengal’de yaşanan katliama kilitlenmiş, en ufak bir gelişmede ayakta. İlçede neredeyse Mustafa Kemal büstü kalmamış, devlete sıkı bir mesaj vermek istiyor bir yandan. TC Devleti’nin tutumuna bu dönem daha bir öfkeliler çünkü yanı başlarında bir vahşet yaşanıyor.

Şengal’de IŞİD vahşetinden sağ kurtulmayı başarmış, ailesinin bir kısmını alabilmiş, sevdiklarinin bir kısmını da Şengal’de bırakmak zorunda kalmış olan Êzidilerin yaraları Cizre Belediyesi ve Cİzre halkı tarafından sarılmaya çalışılıyor. Sanayi sitesi için yapılan büyük yapılı depolara yerleştirilen Êzidi halkı, kurulan mini bir sağlık ekibiyle karşılıyor bizi. Güvenlik sıkı; çünkü vahşetten çıkıp gelen halka sorulacak sorumsuzca bir soru onlarda travma etkisi yaratabilir. Dolayısıyla güvenlik görevlileri ve kamp yetkilileri ile görüşüyoruz ilk olarak. Onların belirleyeceği bir kişi ile yapacağımız röportaj için onay alıp sağlık kabininin yanıbaşında bekliyoruz yapacağımız görüşmeyi.

İlk olarak hangi basın adına çalıştığımızı sıkıca sorup not aldıktan sonra açıklama gereği duyuyor; kampa geçenlerde gelen bir kişi ‘kafasına göre’ yaptığı çekimleri facebook aracılığıyla paylaşmış ve sonucunda olumsuz etkiler yaratmış. Yapılan açıklamalara biz de ‘kontrolün olması gerektiği’ yönlü yorumlar yapınca gergin yüzler bir anda gevşeyip ‘hoşgeldiniz’ sözcüklerine dönüşmeye başlıyor. Ve ekliyorlar;  “HaberTürk, Sabah gelse almayız buraya, çünkü yalan söylüyorlar”.

Kampta kalan ve pasaportla giriş yapan bir Êzidi ile yapıyoruz görüşmemizi. Konuşmak için oldukça istekli, beli anlatacakları var. Soru gelmeden başlayacaklar. Hazırlıyoruz ses kayıt cihazımızı ve başlıyoruz:

Kamptan sorumlu komisyon yetkilisi İsmail YANIK: Öncelikle şunu belirteyim, buradakilerin çoğu sınırdan pasaportla gelmişler. Pasaportla gelenlerin durumu daha iyi, yürüyerek gelenlerin durumu çok perişan. Onlar daha çok Roboski sınırından giriş yapıp oradan diğer kamplara dağıtılıyorlar. Mesela dün 2150 kişi Roboski’den buraya geldi. Dün gece onları yerleştirdik. Zor oluyor onlar için.

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Biliniyor ki IŞİD Şengal’e girdi. Şengal’deki halk kaçtı. Yaklaşık 600 bin nüfusu var Şengal’in. Kaçış yolculuğu sırasında zulümle karşılaştık. Geçiş yollarını kapattılar. Aç kaldık, susuz kaldık, öldürüldük. Çaresiz bir şekilde kaldık. Halk katledildiğinden kaynaklı mecbur kaldık kaçmaya, kendimizi çöllere vurduk. Kimileri 14–15 saat yürümek zorunda kaldı. Bir kısmı Roboski’ye geldi, bir kısmı Cizre’ye. PKK oradaki halkı güvenli bir şekilde oradan çıkardı. Durum Irak’ta oldukça kötü, hiç iyi değil. Özellikle Irak’ta durum çok ağır.

ÖG: YPG ile IŞİD arasındaki çatışmalar ile ilgili bir bilginiz var mı? Peşmergenin savaştaki tutumu üzerine gözlemleriniz nedir?

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Güvenlik yolunu PKK, YPG sağladı. Peşmerge bizi sattı. 8 bin Peşmerge Şengal’de bulunuyordu. Hiçbirisi savaşmadı, kaçtılar. Bizi sattılar. PKK gelip bizi kurtardı. Şengal’den kaçan Êzidilerin yolunu Peşmerge kapattı, geçişlere izin vermedi. PKK hem Şengal’de hem burada bizi koruyor, sahip çıkıyor.

Başta Telâfer’de savaş başladı. Orada Êzidi halkı Türkmenlere sahip çıktı, onlara korudu. 100 bin insan evlerimize geldi, biz onların bakımını üstlendik, sahip çıktık. PKK burada nasıl bize sahip çıktıysa, biz de orada Türkmenlere öyle sahip çıktık.

Şengal’de durum kötüye gidince biz Türk Devleti’ni yanımızda göremedik. Bize yardım etmediler, bizi yalnız bıraktılar. Telafer’de Türkmenleri korurken Türk Devleti Şengal halkına teşekkür etti. Nasıl ki Şengal’de durum bozuldu, biz Türkiye’yi yanımızda göremedik.  Biz uzun zamandır buradayız. Türk Devleti’nden herhangi bir yardımla karşılaşmadık. Tek yardımı PKK yaptı. Peşmerge de hiç yardım etmedi. Hem bizi sattılar hem bizi katlettiler. Peşmerge de IŞİD’dir. Bİzim için farkları yoktur.

İsmail Yanık: Buraya 24 Ağustos tarihinde gelenlerden bir kısmının anlattığına göre;  Şengal’den gelirken ellerindeki silahları peşmerge tarafından alınmış. Onları korumak için savaşmadığı gibi onları resmen ölüme terk etmişler.  Zaten ölümlerin çoğunun da sebebi budur. Yoksa halkın bir kısmı kendini koruyabilirdi.

ÖG: Sınırdan giriş yaparken yürüyerek gelen kimseyi gördünüz mü? Onların durumu nedir?

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Bir kısmımız arabalarla geldik. Halkımızın çoğu yoksul olduğundan kaynaklı arabası yoktu. 300 km yol yürüdüler, 47–48 derece sıcaklık altında.

İsmail Yanık: Dün gelenlerin anlattıklarına göre 9 gün boyunca bu koşullarda yürüyerek Roboski’ye ulaşanlar varmış. Yol boyunca bazen saklanmak zorunda kalmışlar. Aç, susuz kalmışlar. Çok çocuk ölmüş.

ÖG: Ailelerinizden orada kalanlar oldu mu?

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Orada kalan çok aile oldu. Babası orada kalan, çocukları, kızları orada kalanlar oldu. Halkın bir kısmı IŞİD elinde esir düştü. Çok da katledilen oldu.

İsmail Yanık: Gelenlerden bir ailenin 13 çocuğundan sadece 3 tanesi buraya ulaşmıştı. 10 çocuk hala kayı, belki onların elindedir. Bu sabah da birini gönderdik Şengal’e. Annesi ölmüş, onun için gitti. Şengal’e gitseniz, kaybolmuş bir sürü çocuğa rastlayabilirsiniz. Durum o kadar perişandır.

ÖG: Burada, kampta durumunuz nasıl?

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Biz buradan çok memnunuz. Hemen hemen tüm ihtiyaçlarımız karşılanıyor. PKK’nin ve Cizre halkının çok yardımı var. Tek sorunumuz Türk Devleti ile. Bize yardım etmiyorlar, biz insan değil miyiz?

ÖG: TC Devleti’nin IŞİD’e olan desteği konusunda bir bilginiz var mı?

Hûseyîn Mûşan Alîalî: Nasıl olmaz? Biliyoruz tabi ki! IŞİD’in yaralılarını Türk Devleti’nin tedavi ettiğini de biliyoruz. Mesela Antep, Kilis. Bize yapmadığı yardımı onlara yapıyorlar. 20 gündür buradayız, tek bir Türk yetkilisi bizimle gelip görüşmedi. Şengal’in durumunu görmezlikten geliyorlar. Haberlerde bile konu yapmıyorlar, basın ilgisiz kalıyor. Bunun sebebi nedir?

ÖG: Burada nasıl bir organizasyon yapıyorsunuz? İhtiyaçları nasıl karşılıyorsunuz?

İsmail Yanık: Buraya sürekli gelenler, gidenler var. Aileler dağılmış. Mesela dün bir ailenin çocukları Midyat’a gitmiş, kendileri burada kalmış. Biz onları ağlayan çocuklarının yanına gönderemedik çünkü Midyat’taki kamp TC Devleti’nin kampı. Giriş çıkış yasak orada. Aldıklarını dışarı bırakmıyorlar, dışarıdan da kimseyi almıyorlar. Ailelerin her bireyi başka başka kamplarda kalmış olabiliyor.

Şu an Roboski’de 5000 kişi var, onları da buraya bekliyoruz.

ÖG: Roboski’den giriş yapanlar direkt buraya mı geliyor?

İsmail Yanık: Dağılıyorlar, buraya gelenler oluyor. Batman’a, Silopi’ye gidenler oluyor. İmkânlar dâhilinde dağıtılıyorlar. Milletvekilleri de ilgileniyorlar konuyla.

Giriş çıkış çok olduğu için günlük yaşamı oturtmakta zorlanıyoruz. Bir düzen kuramıyoruz. Günlük ihtiyaçlar karşılanıyor, bunda çok sorun yaşamıyoruz. Ama toplu gelişler bizi zorluyor. Dün gelen 2000 kişinin ihtiyaçlarını karşılamak için dünden beri uğraşıyoruz.

İmkânlarımız çok kısıtlı. Bazı odalarda 60–70 kişi kalıyor. İnanın, dün gelenler için battaniyeleri daha önceden gelenlerden aldık. Rojava’ya da yardım gönderiyorduk ancak artık sadece bura için kullanacağız. Çünkü yetişemiyoruz. Kış geliyor, ne yapacağız henüz bir planımız yok.

ÖG: Psiko-sosyal destek konusunda ihtiyacınız nedir?

İsmail Yanık: Kreşimiz vardı düne kadar ancak 2000 kişi gelince kreşi de dağıtmak zorunda kaldık. Bu konuda desteğe ihtiyacımız var.

[widgetkit id=832]

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu