Güncel

Ekim POLAT ve Hasta Tutsaklar

Siyasi Tutsaklara Özgürlük talebini daha gür ve sık atmalıyız. Af siyaseti değil, Özgürlük talebimizi haykırmalı ve bu konuda hasta tutsakların isyan çığlıklarını sırtımıza alarak bir parçadan başlamalıyız

‘Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.’ Albert Camus. Notunu düşmüştü ve ekleme yapmıştı son paragrafına ‘Hapishanelerde durumu ağır olan bir çok birey var. Ve bu bireylerin durumu gitgide kronikleşmektedir’ diyor Ekim Polat.

Her gün tedavi hakkı engellenerek bir bir yaşamdan koparılmakta olan mahpusların sayısı giderek çoğalmaktadır. Tedavileri bilerek engellenen tutsakların adım adım ölüme itilmeleri planlı bir siyaset haline getirilmiştir. Bu yazı kaleme alındığı gün yetmiş yaşındaki kanser hastası Şakir Turan Erzincan L tipi kapalı hapishanesinde hayata veda etti. Yüzlerce tutsak bilinçli bir şekilde Adalet Bakanlığı bilgisi dahilinde ölüme terk edilmiş bulunmaktadır.

İşte toplumsal duyarsızlığın ölüm sessizliğinin nüfus ettiği hapishanelerdeki sessiz ölümlerin ağır faturası tutsaklara ve az sayıda ailelerin omuzlarına binmiştir. Bu sürecin öznesi olmaya çabalayan ve 350 günlere dayanan direnişi ile Ekim Polat’ın annesi Songül annenin Ekim ve tüm hasta tutsakların sesi olmaya çalışıyor. Gündem yaratmaya çabalıyor.

2016 yılında gözaltına alındığında 19 yaşında bir genç. Altı hapishaneye sürgün gidiyor. Kendi deyimi ile ‘olmayan şeyleri varmış gibi yansıtmak. Süreçleri bu şekilde olgunlaştırmak.’ Örneğin iddianamede Okmeydanı’nda bir eyleme katıldığım ifade edilmiş. Oysa o tarihte Silivri 5 nolu L tipi hapishanedeyim’ der Ekim Polat. 24 yıl ceza kesilmesine engel olunmuyor. Mazlum İçli davasına ne çok benziyor. Üç arkadaşını öldürdüğü iddiası ile tutuklanan İçli olay günü yüz kırk kilometre uzakta bir düğünde olduğu kanıtlanmasına karşın 124 yıl 8 ay ceza kesilmişti. Olmayan adalet sisteminin hukuku nasıl yok ettiğinin çarpıcı örnekleri bunlar.

Ekim Polat’ın 2017 yılında hastalığının teşhisi hapishanede konulmuşken tedavisi engellenerek ilerlemesine sebebiyet vermişlerdir. Daha da vahim olanı ise bu teşhis ailesinden iki yıl gizlenmiştir. Tedavinin yapılmaması tamamen hapishane ve adalet bakanlığının bilinçli politikası sonucudur. Bugün ara ara tedavi edilmesine karşın esasta ilerleyen hastalığı geçiştirici tedavi yöntemleri ile yapılmaktadır. Akromegali hastası Ekim Polat insani koşullarda tedavi hakkı engelleniyor. Yirmi altı yaşında bir genç devletin ve faşist sistemin intikam alma histerisine kurban ediliyor.

Ekonomik kriz, siyasal tıkanıklık, askeri başarısızlık, yüksek enflasyon, ırkçı/faşist saldırganlık, kadına şiddet, vb. arttığı bir dönemde Y ve S tipi yeni hapishanelerin devreye sokulması tesadüfü değildir. ’Af’ yasası adı ile çıkarılmak istenen yasa ile Kürt ve Siyasi tutsaklar başta olmak üzere demokrat, muhalif kesimi kapsamayacak bir şekli ile düzenlenip geriye kalan kesimleri ‘af’ kapsamına alarak  buradan boşalan yerlere yine  toplumsal muhalefeti örmeye çalışan kesimi doldurmayı hedeflemekteler. Onun için tüm Siyasi Tutsaklara Özgürlük talebini daha gür ve sık atmalıyız. Af siyaseti değil Özgürlük talebimizi haykırmalı ve bu konuda hasta tutsakların isyan çığlıklarını sırtımıza alarak bu gedikten çıkmalıyız. Hapishane kapsamlı yaşanan işkence, adaletsizlik ve hukuksuzlukları teşhire daha fazla önem vermeliyiz. Hasta tutsakların insani tedavi hakkını demokratik kamuoyuna daha fazla ulaştırmalıyız. Toplumsal sahiplenmenin çözümlerine odaklanmalıyız. Hasta tutsak  Ekim Polat  bu gedikten çıkmanın başlangıç adımı olabilir. Ekim Songül’ün çığlığına kulak verelim. Ortak mücadeleyi hapishane cephesine yaymak acil bir sorundur.

Hasta tutsaklar sorununa sahip çıkmak günün ve anın ertelenemez temel sorumluluğudur.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu