GüncelMakaleler

Başkan Gonzalo | Patikaları Işıldatanlara Saygıyla…

Alıkonulduktan sonra da takriben 30 yıl, dile kolay çeyrek asırdan fazla, zindanda susmadı yüreği.

Başkan Gonzalo Peru gerici devleti tarafından 29 yıldır tutsak edildiği askeri üstte tedavisi engellenerek 86 yaşında ölümsüzleşti. Gonzalo’nun katledilmesine ilişkin bir Halk Ordusu savaşçısı yazdı:

“Komünistler dünyanın neresinde olursa olsun aynı kararlılıkla direnirler. Onların direnişi, kuru bir gürültü ya da öylesine pratikler değildir. Gerçeği bildiklerinden, düşmanı kavradıklarından ve zaferin kaçınılmaz olduğundan emin olarak direnirler. Zaferin bir parçasıdır komünistlerin direniş türküleri.

Başkan Gonzalo’nun ismini ilk duyduğumda dikkatimi çekmemiş, dünyanın birçok yerinde olduğu gibi direnişte olan özgürlük militanlarından biri gibi algılamıştım. Bir fotoğrafı ve birkaç konuşması dışında kendisine dair fazlaca fikrim oluşmamıştı. Ta ki, yeniden hastalığından kaynaklı gündeme gelene kadar…

Sağlık sorunları nedeniyle kampanyalar başlatıldığında, Başkan Gonzalo hakkında daha fazlasını bilmeye ihtiyaç duydum ve imkan buldum. Savaşçı yoldaşlarımızla birlikte bulabildiklerimizi okuyup, izledik. Bir felsefe profesörü olduğu için kendisine “Doktor Guzman” denildiğini hiç bilmiyordum. Ben “muhtemelen bir sağlıkçı” diye düşünmüştüm. Genelde “Doktor” denilince ne doktoru olduğu sorulmaz, tıp doktoru olduğu varsayılır çünkü. Oysa o, Marks’ın “Filozoflar şimdiye kadar dünyayı yalnızca çeşitli biçimlerde yorumladılar, oysa aslolan dünyayı değiştirmektir” sözünü rehber edinmiş bir felsefe doktoruydu.

Peru Komünist Partisi’nin (PCP) lideri Başkan Gonzalo, ölümsüzler kervanına katıldığında ardında geleceğe uzanan aydınlık bir yol bıraktı. İsmi Türkçe’ye “Aydınlık Yol” diye çevrilmiş “Sendero Luminoso”, başka bir Perulu devrimcinin José Carlos Mariátegui’nin “El Marxismo-Leninismo abrirá el sendero luminoso hacia la revolución” (“Marksizm-Leninizm, devrimin parlayan yolunu açacak”) sözünden türetilmişti. Bununla birlikte “Sendero Luminoso”, “Işıldayan patika” diye de çevrilebilir. Bir yoldaşım bunu söylediğinde “ne güzel bir isim” diye düşünmüştüm, gerillaların adımladıkları patikaları nasıl ışıldattıklarını düşünerek…

Örgütü, Başkan Gonzalo’nun fikirlerini ve eserlerini, Marksizm-Leninizm-Maoizm ideolojisi üzerine kurulmuş yeni bir teorik anlayış olarak değerlendirmiş ve onun önderliğinde oldukça uzun bir yolu katetmişti. Bir 12 Eylül günü Başkan Gonzalo, düşman tarafından sürdürülen uzun ve detaylı bir takibin sonunda tutsak düşene kadar. Bizdeki 12 Eylül AFC’sinden 12 yıl sonra… 1989 yılında yaptığı değerlendirmede Başkan Gonzalo, artık stratejik dengenin sağlandığını ve eski rejimin yönetemez haline geldiğini belirterek stratejik saldırı aşamasına geçeceklerini ilan etmişti. 1990 yılında darbeyle gelen Fujimori hükümetinin anti-komünist iktidarının Aydınlık Yol gerillalarına karşı başlattığı ağır saldırılar ve kontrgerilla faaliyetleri sonucu yakalanan Başkan Gonzalo’nun aklımda kalan tek fotoğrafı da bundan sonrasına ait.

Kafeste yaptığı konuşmada söyledikleri ise aklıma gerçek kahramanımızın, önderimiz İbrahim Kaypakkaya’nın mahkemedeki tutumunu getirmişti. “Esasen biz komünist devrimciler, prensip olarak siyasi kanaatlerimizi ve görüşlerimizi hiçbir yerde gizlemeyiz. Ancak örgütsel faaliyetlerimizi, örgüt içinde bizimle çalışan arkadaşlarımızı ve örgüt içerisinde olmayıp da bize yardımcı olan şahıs ve grupları açıklamayız. Kişisel sorumluluğum açısından gerekeni zaten söylemiş bulunuyorum. Ben buraya kadar anlattıklarımı samimiyetle inandığım Marksist-Leninist düşünce uğruna yaptım. Ve sonuçtan asla pişman değilim. Ben bu uğurda her türlü neticeyi göze alarak ve can bedeli bir mücadeleyi öngörerek çalıştım ve neticede yakalandım. Asla pişman değilim. Bir gün sizin elinizden kurtulursam gene aynı şekilde çalışacağım” demişti.

Düşman, onu kitlelerin karşısında yargılamayı bırakalım bir kenara herkesten gizli ve tam da düşmana yakışır şekilde alçakça katletti. TC devleti onu “en tehlikeli komünist düşüncelere sahip terörist” olarak görüyordu.

Başkan Gonzalo da tek bir pişmanlık duymaktan alıkonulduğu yerden sesleniyordu; “Benim adım Abimael Guzmán Reinoso, ben bir Marksist-Leninist-Maoistim ve tutuklanana kadar Peru Komünist Partisi başkanıydım ve partimin 17 Mayıs 1980’den beri önderlik ettiği halk savaşından sorumluyum. Bu nedenle, ima edilen sorumluluğu hiçbir zaman inkar etmedim ve etmeyeceğim de. Ancak mahkemenizce hakkımda verilmiş olan kararı aşağıdaki sebeplerle reddediyorum…” diyerek devletin halk düşmanlığını teşhir ediyor ve devam ediyordu sözlerine; “Bizim içinde savaştığımız siperler bu siperlerdir. Çünkü bizler komünistiz. Çünkü biz halkın çıkarlarını savunuyoruz. Bizim yapmakta olduğumuz ve yapmaya devam edeceğimiz şey budur. Bırakın, rüya görmeye devam etsinler. Bugün bu durum bizim yolumuzun üzerinde sadece bir büküntü. Yol uzundur. Ve biz bu yolu katedeceğiz. Hedefe erişeceğiz. Biz muzaffer olacağız. Göreceksiniz!”

Alıkonulduktan sonra da takriben 30 yıl, dile kolay çeyrek asırdan fazla, zindanda susmadı yüreği. Bizimkilerin yüreği ne zindanda ne bedenen aramızdan ayrıldıktan sonra da susmaz zaten. Şimdi birlikte kurtuluşun ve özgürlüğün şarkılarını haykırmaya devam ediyorlar, edecekler…

İki komünist önder, iki farklı zamanda, iki farklı coğrafyada ölümsüzleşti arkalarında geleceğe uzanan ve elbet bir gün bir yerde kesişecek ışıldayan patikalar bırakarak. Şimdi o patikayı tamamına erdirmenin, zafere ulaşmanın kararlılığını sürdürecek sıra neferleri olarak onların hayatlarından öğrenmeye devam ediyoruz, dünyanın farklı yerlerinde, başka isimlerle savaşan sıra neferleri olarak…”

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu