GüncelManşet

(Makale) Sistemdeki çürümenin kokusu Fizan’dan duyuluyor!

Sistemin içine girdiği bunalım artık kendini her alanda hissettiriyor, sistem bu kaostan sıyrılmaya çıkmaya çalıştıkça daha da batıyor. Yeni bir eğitim öğretim yılının başlamasıyla birlikte, zillerin çalmasına sayılı günler kala her yıl olduğu gibi sözde eğitim yapılacak kurumların hali harap. Öğretmen yok, boya badana, devam eden işler!

Eskiden de okullarda birçok eksikle başlardık derslere, tamam olan tek şeyimiz öğrencilerimiz olurdu. Artık onlarda eksik, çünkü birçoğu 4+4+4 katliamı ile hangi okula gideceği, hangi alım bölgesine girdiği belli olamadığı için onlarda eksik!

2014-2015 eğitim-öğretim yılında ise sorunlarımız daha çetrefilli. Torba torba çıkan kanunlardan yıllardır idarecilik yapan okul müdürleri de nasbini aldı. Pardon, hepsi değil tabii ki, iktidara yakın olmayanlar. 652 sayılı kanun hükmünde kararnamenin 37. maddesinde yapılan değişiklik ile çalıştığı kurumda 4 yılını dolduran müdür ve müdür yardımcılarının hangilerinin görevden alınacağı ve hangilerinin görevine devam edeceğinin belirlenmesi için çıkarılan yönetmelik ile hazırlanan internet üzerindeki formlarla bu kişiler değerlendirilmiş ve 100 üzerinden 75 alan müdür ve yardımcıların görevlerine devam etmesi kararlaştırılmıştır.  Peki bu nasıl bir değerlendirme, kimler bu formu dolduruyor?

 

TEOG hayatları karartıyor

İki aşamalı olan bu değerlendirmenin birinci aşamasını okul öğretmenleri (en kıdemliden en kıdemsiz öğretmene) okul aile birliği ve bir öğrencinin değerlendirmesinden oluşuyor, bu aşamanın toplam puanı 40.

İkinci aşama ise tabii ki üst bürokrat makam yani il-ilçe milli eğitim müdürlüğü toplam puanı 60. Bürokratlarla arası iyi olan puanı kaptı ve durmak yola devam dediler. Türk Eğitim-Sen’in verdiği bilgiye göre görevine son verilen yaklaşık 8 bin öğretmenin büyük çoğunluğu Türk Eğitim-Senli öğretmenlerden oluşuyor. Bu durumda göstermektedir ki eğitim yöneticileri sendikal siyasal referanslarla belirlenmekle kalmamış, eğitimde sürgün, siyasi kadrolaşma ve fişleme uygulamaları birer birer ortaya çıkmaya başlamıştır. Ciddiyetten uzak kendi gibi olmayana, düşünmeyene yaşam hakkı tanımayan bu iktidarın yolun sonunu görmesine çok kalmamıştır. Çıkardığı torbalardan zaten hakkı olan öğretmenlere 40 bin atama müjdesi diye manşet manşet yayarken diğer yandan öğrencilerin, ailelerinin TEOG ile hayatlarını karartmaya devam etmektedir.

 

4+4+4 katliamdır!

İlk ve en derinden hissettiğimiz 4+4+4 katliamı. Niçin katliam diyoruz bu uygulamaya? Çünkü bu uygulama ile birlikte okula gelen bütün çocuklar öncekiler gibi katledildi. Okullar bugün gencecik beyinlere beton dökme alanlarıdır. Soran, ayağa kalkan, düşüncelerini ifade edenleri tehlike olarak gördüğümüz için kapıda karşılarız onları hemen sayarız kuralları:

Parmak kaldırıp konuşacaksın!

Sınıfta konuşmak yasak!

Bir şeyler yemek yasak!

Oyun oynamak yasak!

Daha çok var ama bunlar yeterli.                                                                                                          

Eğitim sisteminde yapılan değişiklikler küçük çocukların okula başlamasından ibaret değil elbette. Yapılan okul dönüşümleri katliamın diğer önemli ayağıdır. İslamcı politikalara ağırlık veren iktidar bunu İmam Hatip okullarının en büyük destekçisi olarak yaptı. Bu destek sayısal verilerle daha iyi anlaşılacaktır. 1996-1997 eğitim-öğretim döneminde 400 binlerde olan imam hatip liselerindeki öğrenci sayısı, 2002-2003 eğitim-öğretim döneminde 71 bine kadar gerilemiştir. 2012-2013 eğitim-öğretim yılında 730’u bağımsız, 369’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam 1099 imam hatip ortaokulu varken 2013-2014 eğitim-öğretim yılında 945’i bağımsız, 410’u imam hatip lisesi bünyesinde toplam 1.355 imam hatip ortaokulu vardır. MEB, imam hatip okullarına beklenen talep olmamasına rağmen, imam hatip olmayan ortaokullar bünyesinde de imam hatip sınıfları açmaya başlamıştır.

Bu durumun son örneği İstanbul Beykoz’da yaşanmış, hiçbir yasal dayanağı bulunmamasına rağmen ilçedeki 30 ortaokulun 11`inde fiilen imam hatip sınıfları açılmıştır. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı, 2010-2011eğitim öğretim yılından itibaren Türkiye genelinde 1.477 genel lise dönüştürülmeye başlamıştır. 2014 Temmuz itibariyle Türkiye genelinde 952 Anadolu İmam Hatip Lisesi, 1.355 İmam Hatip Ortaokulu vardır.

Eğitimde 4+4+4 dayatması sonrasında okulöncesinde, ilkokul, ortaokul ve liselerde yaşanan dönüşüm sonrasında her şey alt-üst olmuş, çok sayıda öğrenci ve veli mağdur edilmiştir. Eğitim sistemi AKP’nin siyasal ve ideolojik hedeflerine ve piyasanın ihtiyaçlarına uygun olarak düzenlenmeye çalışılmıştır. Bu uygulamalar sistemin kendisini yeniden üretmeye çalıştığının göstergeleridir. Ancak bu durumun ezileni biz öğretmenler, öğrenciler ve velilerle birlikte karşı durmalıyız bunlara.

 

Kaynak olarak Eğitimsen yayınları ve MEB Örgün Eğitim Verileri’nden yararlanılmıştır.

 

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu