GüncelMakaleler

Bankalar topraklara el koyuyor

Kapitalist sermaye tarımsal alana yöneldikçe dünyanın her yerinde köylüler aynı sorunla karşı karşıya geliyor: Mülksüzleşme. Uzun süredir tarımda uygulanan emperyalist tarım politikaları sonucu asırlardır Anadolu topraklarını işleyen köylüler de bugün aynı sorunla karşı karşıya gelmiş durumda. Tarımın yabancı ve yerli tarım tekellerinin kâr alanına dönüştürülmesi uğruna küçük üreticiler yoksullaştırıldı, üretimden koparıldı. Geçimini sağlamak, yaşamını idame ettirmek için toprağından başka mülkü olmayan küçük üreticiler üretim yapabilmek için mecbur bırakıldıkları banka kredilerini ödeyemez hale getirildiğinden topraklarına el konuluyor, mülksüzleştiriliyor.

Küçük üretimin hakim olduğu tarımsal yapıda, egemen sınıflar 80’li yıllardan beri küçük üretimin tarımdan tasfiyesine dönük politikalar uyguluyor. Tarımsal üretimi tamamıyla büyük üreticilerin, tarım tekellerinin denetimine bırakma anlamına gelen bu uygulama, aynı zamanda ülke nüfusunun ihtiyacını karşılamaya dönük olmayıp kâr odaklı bir tarımsal üretim anlamına da geliyor. AKP/Erdoğan’ın sırtını yasladığı Sancak Grubu başkanı Ethem Sancak’ın ifadesiyle “tarımı köylülerin elinden kurtarma” dönem hükümetleri tarafından itinayla hayata geçirildi.

Bu eksende öncelikle küçük üreticilere verilen doğrudan devlet desteği ve KİT’ler üzerinden yapılan devlet desteği önemli ölçüde kesildi. Küçük üreticilere ciddi oranda katkı sağlayan birlik, kooperatif, oda, ofis gibi kurum ve kuruluşlar “zarar ediyor” gerekçesiyle ya kapatıldı ya da özelleştirilerek büyük üreticilerin hizmetine sunuldu. Böylece küçük üreticiler kredi, tohum, zirai ilaç, makine ve ekipman, alım-satım garantisi, fiyat, damızlık veterinerlik gibi daha önce rahatça ulaşabildiği desteklemelere artık ulaşamaz hale getirildi. Kendi imkânlarıyla serbest piyasada büyük üreticilerle rekabet ederek üretim yapmaya zorlandı. Bir diğer deyişle büyük üreticiler tarafından ezilerek üretim dışına atılması için gereken her şey yapıldı. On binlerce küçük üretici bu acımasız yol-yöntemle tarımdan tasfiye edildi.

Emperyalist tarım politikalarıyla büyük üreticilere devlet olanakları ardına kadar açılırken, küçük üreticilere kapatıldı. Küçük üreticiler ekim ve hasat yapabilmek için ihtiyaç duyduğu nakit parayı bulabilmek için, kendilerine bütçelerine uygun kredi sağlayan kurum ve kuruluşlar işlevsizleştirildiğinden, mecburi olarak banka ve tefeci-tüccar takımından yüksek faizle tarlasını ipotek ettirerek kredi almak zorunda bırakıldı.

2000’li yılların başında küçük üreticilere Tarım Satış- Kredi Birlikleri (TSKB) ve Ziraat Bankası uygun koşullarda kredi sağlarken AKP/Erdoğan hükümetinin kurulmasının hemen ardından durum küçük üreticilerin aleyhine döndü. IMF’ye verilen taahhütler ve DB’nin harfiyen uygulanan Tarım Reformu Uygulama Projesiyle önce TSKB Anonim Şirkete dönüştürülerek büyük üreticilere amade hale getirildi, daha sonra da Ziraat Bankası küçük üreticilere verdiği kredi olanakları zorlaştırılırken özel bankaların önü açıldı. 2007’ye gelindiğinde Ziraat Bankası’nın kullandırdığı kredi oranı yüzde 98’den yüzde 53’e düşerken özel bankaların kredi oranı yüzde 2’den yüzde 47’ye yükseldi.

Yüksek faizle kredi alıp üretim yapan küçük üreticilerin sıkıntısı bununla bitmiyor. Girdi maliyetinin yüksek olmasına karşın düşük taban fiyatı uygulaması nedeniyle küçük üreticiler ürettikleri ürünü pazarda yok pahasına satarak ekseri zarar ediyor. Maliyetini dahi karşılamakta zorlanan küçük üreticiler aldıkları kredileri ödeyemedikleri gibi hem borcunu ödemek hem de tekrar üretim yapabilmek için borçlanmak zorunda kalıyor. En nihayetinde borçlar ödenmez hale gelerek, borç-kredi karşılığı ipotek olarak gösterilen toprağa banka veya tefeci-tüccar takımının el koymasıyla küçük üreticiler mülksüzleştiriliyor.

Türkiye’nin dört bir yanında köylüler mülksüzleştirilirken, “özel güvenlik bölgeleri”nin ilan edildiği, yayla yasaklarının olduğu köylerin yakılıp-yıkıldığı, son yıllarda savaşın en şiddetli halinin yaşandığı T. Kürdistanı’nda en fazla mülksüzleştirilen kesimin Kürtler olduğu görülecektir. Altı Kürt ilinde bankaların gasp ettiği toplam tarım arazisi 5.560 dekar iken tüm bölgelerin (12 bin dekar) yarısı kadar olması oldukça dikkat çekicidir. Bu sonuç sadece tarımda uygulanan politikaların ürünü olmayıp aynı zamanda en koyu halini alan Kürtler üzerindeki ulusal baskının da kaçınılmaz sonucudur.

Seçimden seçime hatırlanan, bunun dışında serbest piyasa koşullarında büyük üreticiler tarafından ezilen küçük üreticilerin hiçbir sorunu çözülmediği gibi tasfiye süreci tüm hızıyla devam ettirildi. Tarımda şirketleşmeyi, tarım tekellerinin azami kârına hizmet etmeyi önüne hedef olarak koyan AKP/Erdoğan, on binlerce küçük üreticiyi (ki aileleriyle birlikte milyonları buluyor) işsizliğe, yoksulluğa ve açlığa, sefalet içinde bir yaşama sürüklüyor.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu