EmekGüncel

RÖPORTAJ | “Tarihi Bir Mücadele Veriliyor Agrobay’da!”

"Tarım iş kolunda, Bakırçay Havzası’nda daha önce yaşanmamış bir olay yaşanıyor. Ve sadece Bakırçay Havzası’ndaki sigortalı tarım işçilerinin, sera işçilerinin değil başta havzadaki sigortalı ya da sigortasız fark etmez tarım işçilerinin ama havzada çalışan başka iş kollarındaki işçilerin de yoğun bir şekilde izlediği, takip ettiği bir mücadele bu"

Agrobay direnişi üç ayı geride bırakırken işçilerin üye olduğu Tarım-Sen ile direnişi konuştuk. Daha önceki sayılarda işçilerle yaptığımız söyleşimizi bu kez de Tarım-Sen Başkanı Umut Kocagöz ile yaptık.

Kocagöz’ün değerlendirmelerinde “Sınıf mücadelesini büyütmek isteyen unsurların bu mücadelenin kazanmasına yönelik her türlü çaba içerisinde olmasını anlamlı görüyorum” vurgusu öne çıktı.

– İşçiler 90 gündür direniyor, bugün mücadele ne aşamada?

– İşçilerin talepleri; tazminatlarını, içeride kalan maaş ve yevmiyelerini geri alma, işten çıkarılanların geri alınması, kod 46’nın ortadan kaldırılması yani başka bir kodla düzeltilmesidir. Bu temelde mücadele devam ediyor.

İlk zamanlar yani ilk iki ayımız epey yoğun geçti. Sonraki bir ay, biraz daha düşük tempolu bir nöbet süreciyle geçti. Son bir aydır ise daha düşük yoğunlukta bize verilen sözlerin tutulmasını bekledik. Bazı siyasilerin verdiği sözler vardı, milletvekillerinin. Bu işi çözebileceğini düşündüğümüz, akil bir yol bulabileceğini düşündüğümüz insanlardan beklentilerimiz, taleplerimiz vardı. Onlar üzerinde kamuoyu ve basınç yaratma çabası içerisinde olduk.

Son bir ayı bu şekilde biraz düşük yoğunlukta geçirdik açıkçası. Geçtiğimiz hafta Bergama Belediye Başkanı Hakan Koçlu ve Dikili Belediye Başkanı Adil Kırgız ile görüştük.

Onlar, bir “müzakere masası” oluşması noktasında aracılık yapabileceğini düşündüğümüz kişilerdi. Ne yazık ki onların girişimleri de sonuçsuz kaldı. Yani şirket; “Dava açın, bu iş yargıya intikal etsin, hakkınız varsa orada veririz” gibi bir yaklaşım içerisinde. Davanın belirli bir sürede açılması gerekiyor. Biz bu davaları açtık geçtiğimiz bir ay içerisinde. Fakat şunu biliyoruz ki, bu davalar çok uzun sürüyor. İki ya da üç yıl, hatta 5 yıl… Agrobay’da daha önce işten çıkarılmış bir işçi arkadaşımızın davayı kazanmıştı, sonra şirketin temyize gitmesinin üzerinden yedi yıl gibi bir sürede ancak tazminatını alabildiğini falan biliyoruz.

Türkiye gibi enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ülkede 7 yılda o paranın pul olacağı çok açık. Şirket bunu istiyor açıkçası. Bunun için direnç gösteriyor, davanın uzun süreceğini biliyor. Orada paranın pul olduğunu biliyor. Orayı yokuşa sürüyor açıkçası.

Biz de bu süreçte bu işçilerin sorunlarıyla kimler ilgileniyor, neden ilgileniyor, nasıl ilgileniyor, kim söz veriyor, sözünü niye tutmuyor? vb. bunları izliyoruz, takip ediyoruz, not alıyoruz. Ona göre de herkes kendince bir pozisyon alıyor. Böyle bir süreçteyiz.

  1. günümüz olacak pazar günü ve o gün büyük bir buluşma yapacağız. Daha öncesinde yaptığımız türden bir buluşma olacak. Bu buluşmayı düzenlerken şöyle bir şiarla yola çıktık; “İşçilerden mi tarafsın yoksa patronlardan mı?” Çünkü bu süreçte işçilerden yana olduğunu söyleyen insanların da pozisyon alırken bu tavırlarını çok koruyamadıklarını ya da ikircikli bir tutum içerisinde olduklarını gördük.
    Bizim açımızdan 90. gün, bunun da bir testi olacak. Emekten yana, işçiden yana, hak mücadelesinden yana olduğunu söyleyen -sağdan sola fark etmez- bütün renkleri, bütün çeşitleriyle insanların orada olmasını, bizimle birlikte olmasını, destek olmasını istiyoruz.

 

Hasanbey markalı ürünleri boykot çağrımız olacak”

– Bu buluşmadan sonra nasıl bir planınız var?

– Dediğim gibi hukuki süreç başladı. Direnişi bitirmek gibi bir niyetimiz yok ama “nasıl bir mücadele, nasıl hangi araçlarla sürdüreceğiz” vb. konularda değerlendirmelerimizi yapıyoruz. Ülkenin gündemini, siyasi gündemini takip ediyoruz, her gün bunları değerlendirerek adım atıyoruz. Bir takım girişimlerimiz var, onların sonuçlarını bekliyoruz. Pazar günkü buluşmanın ardından değerlendirmelerimizi yapacak ve mücadelemizin rotasını belirleyeceğiz.

Kasım ayı itibari ile Agrobay’da hasat dönemi başladı. Bu da bizim gündemlerimizden biri. Bu şirketin işçi düşmanı, sendika düşmanı tavrı devam ettiği sürece biz buradaki hakların savunulmasına yönelik kamuoyu baskısı oluşturmayı önümüze koymuş durumdayız. Ve bunlardan biri de bu şirketin ürünleri olan domates başta olmak üzere Hasanbey markalı ürünlerin alınmamasına yönelik –farklı kesimlerin de müttefiki olduğu– bir boykot sürecini organize etmek gibi bir ajandamız da var. Bunu da devreye sokma noktasında çalışmalarımız sürüyor.

 

Bakırçay Havzası’nda daha önce yaşanmamış bir olay yaşanıyor!”

– Devrimci ilerici kamuoyundan nasıl bir beklentiniz var. Ya da nasıl bir çağrınız var?

– Bir yanıyla çok tarihi bir mücadele veriliyor açıkçası. Tarım iş kolunda, Bakırçay Havzası’nda daha önce yaşanmamış bir olay yaşanıyor. Ve sadece Bakırçay Havzası’ndaki sigortalı tarım işçilerinin, sera işçilerinin değil başta havzadaki sigortalı ya da sigortasız fark etmez tarım işçilerinin ama havzada çalışan başka iş kollarındaki işçilerin de yoğun bir şekilde izlediği, takip ettiği bir mücadele bu. Bergama’da, Kınık’ta, Ayvalık’ta, Dikili’de, Soma’da, Aliağa’da bulunan işçiler bu süreci takip ediyorlar. Sadece işçiler de değil köylüler de takip ediyor. Çünkü buradaki sınıfsal kompozisyon işçilikle-köylülük arasında çok geçişli bir kompozisyon.

Dolayısıyla bölgede çok ilgi uyandırmış ve sonucu merakla beklenen bir mücadele bu. Bu direnişin, bölgedeki sınıf mücadelesinin gelişimi açısından önemli bir yeri olacağını düşünüyorum kişisel olarak. Sınıf mücadelesini büyütmek isteyen unsurların da bu ciddiyetle ele alıp mücadelenin kazanmasına yönelik her türlü çaba içerisinde olmasını anlamlı görüyorum. Kamuoyu yaratmak, varsa ilişki, bu ilişkileri zorlayarak bir basınç yaratmak vb. Yani mücadelenin kazanabilmesi için yapılması gereken her şeye, her türlü desteğe açık bir pozisyondayız.

Daha fazla göster

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu